Bu gidiş, gidiş değil: Demokrasi pespaye edildi, hak hukuk paspas oldu!
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yaşanan son fotoğraf, sadece bir protesto değil; aynı zamanda bir çığlıktı. CHP Aydın Milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi Av. Süleyman Bülbül, sosyal medya hesabından paylaştığı kareyle ve altına yazdığı birkaç kelimeyle, memleketin vicdanına hançer gibi saplanan gerçekleri haykırdı.
TBMM Genel Kurulu’nda belediye başkanlarımıza ve yol arkadaşlarımıza yönelik yargı aparatları kullanılarak yapılan siyasi operasyonları protesto ettik.
Haksız hukuksuz kumpas davalarıyla tutukladığınız tüm belediye başkanlarımız onurumuzdur.
Hak, hukuk, adalet!" sözleri, sadece bir milletvekilinin değil; susan, korkan, bastırılmış milyonların feryadıdır.
DEMOKRASİ ARTIK SADECE HATIRA DEFTERLERİNDE
Fotoğrafta milletvekillerinin ellerinde tuttukları isimler tesadüf değil; tutuklu, ev hapsinde ya da görevden uzaklaştırılmış, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları… Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar, Abdurrahman Tutdere, Caner Çaykara, Mehmet Murat Çalık ve niceleri…
Bu isimler, yalnızca kişi değil; bir halkın iradesinin sembolleri. Her biri bir şehrin nabzı, bir ilçenin soluğudur. Bugün ise demir parmaklıklar arkasına, ev hapsine, susturulmuş ekranlara mahkûm edilmek isteniyorlar.
Ve bu görüntülerin sergilendiği yer, ne yazık ki Meclis’in ta kendisi. Bir zamanlar halkın iradesini temsil eden bu çatı, artık susturulmuş vicdanların sahnesine dönüşmüş durumda.
“NE HUKUK KALDI, NE DE ADALET”
Ekonomik krizle ezilen halk, akşam pazarı çürüğüne razı olmuşken; üniversite mezunu gençler kariyer yerine simit tezgâhı kurarken; çiftçi mazotu litre litre değil, damla damla hesap ederken; memur, emekli, işçi “yaşamak” için değil, “hayatta kalmak” için mücadele verirken; milletin meclisinde bu ülkenin seçilmişlerine zulmediliyor.
Bir yanda geçim derdiyle cebelleşen vatandaş, öbür yanda siyasi kumpaslarla görevinden edilen, gözaltına alınan, tutuklanan yerel yöneticiler… Adına adalet sarayı dedikleri yerde saraylar yükseliyor ama adaletin kendisi yıllar öncesinden yıkılmış hâlde...
“BUNLARIN DİLİNDE ZAFER, HALKIN DİLİNDE FERYAT VAR”
Oturdukları saraylarda milletin çektiği ıstırabı unutanlar, şimdi demokratik seçimle gelmiş yöneticileri suçlayarak kendi koltuklarını sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Ama bilmiyorlar ki her bastırılan ses, bir gün bin çığlık olarak döner. Her susturulan oy, bir gün sandıklarda infilak eder.
“İŞTE TAM DA BU YÜZDEN BU GİDİŞ GİDİŞ DEĞİLDİR”
Süleyman Bülbül’ün o elinde tuttuğu fotoğraf, sadece bir siyasetçinin değil; adaleti arayan bir halkın simgesidir. O karede sadece tutukluların değil, tüm halkın susturulmuş sesi vardır.
Her köşesinde bir zulüm hikâyesi barındıran bu iklimde, umut da, direniş de Meclis sıralarında yankılanıyor. Demokrasi bugün askıya alınmadı; fiilen ilga edildi, çöpe atıldı. Kalan son birkaç vicdanlı vekilin protestosu, belki de bu dev çöküşün kaydını tutan son satırlardır.
Tarihe not düşmek gerek:
O gün mecliste, ellerinde birer fotoğraf vardı.
O fotoğraflar, sadece kişiler değildi.
O fotoğraflar bir milletin iradesiydi.
Ve o irade, haksızlığa susmadı…