Sokaklarda mutant türler, mafya artık çocukları kullanıyor!
Yılmaz Özdil’in İpek Özbey’in sunduğu “Kırmızı Beyaz” programındaki sözleri, Türkiye’nin son yıllarda içine düştüğü toplumsal çürümeyi özetliyor.
Gazeteci, artık klasik mafya düzeninin bittiğini, yerine “çocuk tetikçiler”in, “Z kuşağı çeteleri”nin geçtiğini söylüyor.
Özdil’e göre Türkiye, eğitimdeki çöküş, yoksulluğun derinleşmesi ve cehaletin normalleşmesiyle birlikte yeni bir suç ekosistemi yarattı.
Bu ekosistem, çocukları dijital ortamda kandırıyor, tetikçi yapıyor ve toplumsal şiddeti bir virüs gibi yayıyor.
ÇETELEŞME VE ÇOCUKLAR: YENİ NESİL TEHDİT
Özdil’in verdiği örnekler, soğukkanlı bir toplumsal tablo çiziyor:
14 yaşında tetikçiler, 15 yaşında tacizciler, 16 yaşında el bombası atan çocuklar…
Bu sadece birer istisna değil, giderek büyüyen bir dalga.
Artık sokaklar, Yılmaz Özdil’in deyimiyle “cehaletin lağımından fışkıran mutant türlerle dolu.”
Bir zamanlar çizgi film izleyecek yaşta olan çocuklar, bugün Redkit ya da Dalton lakaplarıyla çeteleşiyor.
Mafya, Z kuşağını kullanıyor. Çünkü bu çocuklar dijital olarak yönlendirilebiliyor, ucuz, kolay ve iz bırakmadan kullanılabiliyor.
DEVLETİN YUMUŞAK KARNI – EMNİYETİN TESLİMİ
Yılmaz Özdil’in en çarpıcı çıkışlarından biri ise devletin güvenlik yapısına dair:
“Polis araçlarından ‘Polis’ kelimesini silip ‘Hizmet’ yazdılar. Cemaatin sloganını devlete kazıdılar.”
2010’dan bu yana yaşanan bu dönüşümün, Emniyet teşkilatını cemaatlere ve kliklere teslim ettiğini, kurumsal kimliğin ağır hasar gördüğünü söylüyor.
“Devletin güvenlik refleksi çöktü, suç örgütleri boşluğu doldurdu” diyen Özdil, özellikle 17/25 Aralık’tan sonra oluşan kargaşanın, yeraltı dünyasına büyük alan açtığını vurguluyor.
Bugün ise o alanı “çocuklar” dolduruyor.
SUÇUN MAHİYETİ BÜYÜDÜ, YAŞI KÜÇÜLDÜ
Türkiye’de artık suç sadece mafyanın değil, sokaktaki yoksul çocuğun da gerçeği.
Özdil’in ifadesiyle, “Uyuşturucu kullanma yaşı 12’ye indi. Torbacıların tamamı 14-15 yaşında.”
Yani bu artık sadece adli bir mesele değil; sosyolojik bir facia.
Suç örgütleri, fakir mahalleleri hedef alıyor, gençleri lüks ve şöhretle kandırıyor, internet üzerinden “kahramanlık hikâyeleri” pazarlıyor.
Ve devlet, bütün bunlar olurken “siyasi gündemle” meşgul.
ARABAŞLIK: MEDYANIN SESSİZLİĞİ VE TOPLUMUN UYUTULMASI
Yılmaz Özdil, bu tablonun en tehlikeli yanının medyanın suskunluğu olduğuna dikkat çekiyor.
“Tunç Soyer haberi görmeyeli kaç gün oldu?” diyor.
Çünkü medya, artık gündemi değil, gündemin siparişini takip ediyor.
Oysa ülke narko-devletleşiyor, çocuklar suç örgütlerinin taşeronu haline geliyor.
Toplum ise sosyal medyadaki magazin haberleriyle uyuşturuluyor.
BİR NESİL KAYIYOR, AMA KİM UMURSAR?
Türkiye artık sadece ekonomik olarak değil, ahlaki olarak da fakirleşiyor.
Zengin mahallelerin duvarları yükselirken, fakir mahallelerin çocukları çetelerin eline düşüyor.
Ve bu çocukların elinde artık telefon değil, bıçak; ekran değil, silah var.
Yılmaz Özdil’in “mutant tür” benzetmesi, sadece öfke değil, bir tespit:
Devletin, eğitimin, medyanın ve toplumun birlikte yarattığı bir canavarla karşı karşıyayız.
SONUÇ: BU HAL BÖYLE GİTMEZ
Türkiye’nin en sert kalemlerinden biri olarak Yılmaz Özdil, bir kez daha toplumun karanlık tarafına ışık tuttu.
Bu kez hedefi siyasetçiler değil, görmezden gelinen gerçeklerdi.
Çünkü artık mesele sadece siyaset değil; ülkenin ruhu söz konusu.
Suç örgütleri, 14 yaşında çocukları tetikçi yaparken; gazeteciler, siyasetçiler, kanaat önderleri hâlâ kendi kavgalarıyla meşgul.
Yılmaz Özdil’in dediği gibi:
“Milleti oyalaya oyalaya ülkeyi narko-devlet haline getirdiniz.”
Ve eğer bu sözler hâlâ yankı bulmuyorsa, en korkutucu sessizlik budur.