Atatürk kelimesini yeryüzünde duymayan ve bilmeyen insan sayısı yok denecek kadar azdır. Dünyanın pek çok ülkesinde adını yaşatan kent yapıları, caddeleri, parkları, okulları yanısıra büstleri, anıtları bulunur. Pekiyi.. Bu özel isim nereden, ne zaman ve nasıl doğdu merak ettiniz mi?.. Mutlaka bilirsiniz ama unutanlar için anımsatayım. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Osmanlı döneminden kalan alışkanlıkla lakaplar, ünvanlar ve mesleki isimleri yaygın şekilde kullanılmaktadır.  Bazıları paşa dedesinin, kimileri demirci ustası babasının ünvanını kullanmakta, bazıları da kendisine "Ağa- Paşa- Hafız- Hoca- İmam- Hacı- Hazret- Haşmetli- Efendi- Kadınefendi- Hocaefendi" gibi lakaplarla hitap edilmesini istemektedir. Ancak modern toplum yaşamında bu tür lakap, ünvan ve takma isimlere yer yoktur. Her özgür vatandaşın doğumuyla birlikte bir adı ve soyadı olması esastır.  Dileyen vatandaşlar da "Göbek adı" olarak bir üçüncü veya dördüncü ismi seçebilirler.  ************** Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'e 24 Kasım 1934 günü TBMM'de oybirliğiyle kabul edilen yasayla Atatürk soyadı verildi. Hemen arkasından 3 hafta sonra çıkarılan bir kanunla bu soyadının ailesinin bireyleri dahil başka kişilerce kullanılması yasaklandı. Konya milletvekili Naim Hazım Onat "Atabey- Atabaş- Atakol- Atayol" gibi isimler önerdi ancak Atatürk ismini Agop Martanyan isimli bir Ermeni vatandaşımız bulup önerdi. Kısaca anlatmaya çalışayım..   Agop, ticaretle uğraşan köklü bir ailenin çocuğu olarak 1895 yılında İstanbul’da dünyaya gelir.  Kimilerinin “1915 yılında Osmanlılar Ermenilere soykırım uygulamıştır..” iddialarına nazire yapar gibi tam da 1915 yılında Martanyan, Robert Kolej’den mezun olur. Dahası aynı Agop Martanyan Osmanlı ordusunda yedek subay olarak Suriye cephesinde görev alır ve 1. Dünya Savaşı’na katılır.  Agop Martanyan’ın en önemli özelliği ise döneminin dil alimi olmasıdır.  İngilizce, Yunanca, İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça ve Bulgarca’yı ileri derecede bilmektedir.  Osmanlıca yanısıra Türkçe’yi doğru kullanan ender kişilerden biridir ve Türkçe gramer kitabı yazmıştır.  1932 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirilen Türk Dil Konferansı’na katılan Martanyan “Türk-Sümer ve Hitit Dilleri Arasındaki İlişkiler” bildirisini bu toplantıda sunar ve başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere herkesin büyük takdirini toplar.  1934 yılında Atatürk’ün talimatıyla Türk Dil Kurumu’na baş uzman olarak atanır. Agop Martanyan gerçek anlamda dil bilginidir ve yabancı sözcüklerin kökünü açmada uzmandır.  Bu nedenle Atatürk, kendisine “Dilaçar” soyadını teklif eder ve Agop Dilaçar adıyla TDK baş uzmanı olarak 1979 yılına yani, ömrünün sonuna kadar hizmet verir. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın “Atatürk” adını almasını Türk milleti Agop Martanyan’a borçludur. Soyadı kanunu çıktığı zaman TBMM’e teklifte bulunan Agop Martanyan, Atatürk soyadının, dünyada tek bir kişiye, Mustafa Kemal Paşa’ya verilmesini ve bunun yasal korumaya alınmasını önerir. ********** Bu kısa bilgileri neden kaleme aldım? Son günlerde bazı kendini bilmez hain, dangalak, ezik pislikler ulu önderimiz Atatürk'ün adını sözde yıpratmaya yönelik, şapşalca sözlü saldırılarda bulunmaya çalışıyorlar. Dünyanın tarih süzgecinde tanığı olduğu gerçek en büyük önder Atatürk'ün manevi kimliğini bu alemde yok edecek güç ve kudret olmadı, olamaz, olmayacak. Ne mutlu Türküm diyene. Ne mutlu Atatürk nesillerine.