Ben Neden Sevilmiyorum

- Ben Neden Sevilmiyorum? - Sevilmek Neden Önemlidir? - Gerçekten Sevilmiyor Muyuz? - Sevilmediğimizi Düşünüyorsak Ne Yapmalıyız? 2022 yılı Türkiye istatistiklerine göre Google aramalarında yapılan “Ben Neden…” ile başlayan aramalarda ilk sırada yer alarak galibiyeti kazanan “Ben Neden Sevilmiyorum?” sorusu olmuştur. Sevmek ve sevilmek, insanların çoğu zaman arzuladığı ve uğruna mücadele ettiği kavramlardır. Genelde, sadece sevmek ya da sadece sevilmekle yetinmeyip ikisini birden gerçekleştirmek isteriz. Ancak bazen insanlara karşı gösterdiğimiz sevginin karşılığını alamadığımızı hissedebiliriz, böylece sevdiğimiz halde sevilmediğimizi düşünürüz. Sevdiğimiz halde sevilmediğimizi düşündüğümüz durumlar, bizde haksızlık, suçluluk, öfke ve hayal kırıklığı gibi duygular uyandırabilir. Peki neden sevilmek bu kadar önemli? Sevilmek Neden Önemlidir?           İnsan yaşamını sürdürebilme işlevini çeşitli ihtiyaçlarını karşılayabilmesiyle gerçekleştirir. İhtiyaçlar, insanlık için çeşitli araştırmaların konusu haline gelmiştir. Bunlar sınıflanabilir ve hiyerarşik olarak sıralanabilir. İhtiyaçları, fizyolojik ihtiyaçlar ve psikososyal ihtiyaçlar olarak iki sınıfa ayırabiliriz. Yemek, içmek, uyumak, barınmak gibi ihtiyaçlar fiziksel ihtiyaçlar olarak adlandırılırken; sevme, sevilme, beğenilme gibi ihtiyaçlar psikososyal ihtiyaçlar olarak adlandırılır.            İnsan yaradılış gereği sosyal bir varlıktır. Doğduğumuz andan itibaren başta bakım verenlerimiz olmak üzere birçok kişiyle etkileşim kurmaya başlarız. Toplum içinde yaşıyor olmanın getirdiği yükümlülüklerle, iletişim kurmayı, insan ilişkilerini, uyum sağlamayı, isteklerini ve hedeflerini şekillendirmeyi vb. çevremizdekilerden ve deneyimlerimizden öğreniriz. Hiçbir zaman tek başımıza, kendimizi çevremizdekilerden ve toplumdan soyutlayarak yaşayamayız. Dolayısıyla hayatta kalabilmek için fiziksel ihtiyaçların yanı sıra toplum içinde, birlikte yaşama özelliğinden oluşan psikolojik ihtiyaçların da karşılanması gerekir. Bizler insan olarak kabul görmek ve bir gruba ait olmak isteriz. Sevilme ihtiyacı ancak bu ihtiyaç giderilmediğinde fark edilir. Giderilmeyen sevgi ihtiyacı kişide depresyon ve öfke problemi gibi psikolojik sıkıntılara yol açabilir. Yalnızlık, değersizlik, yalıtılmışlık ve dışlanmışlık gibi duygular ortaya çıkar. Bu gibi sebeplerden ötürü sevildiğini hissetmek oldukça önemlidir.  Gerçekten Sevilmiyor Muyuz?           İhtiyaç duyduğumuz sevgi yalnızca romantik partnerimizden değil, ailemizden, arkadaşlarımızdan veya patronumuzdan bile olabilir. Öncelikle gerçekten kimse tarafından sevilmediğimizi düşünmemize sebep olan olay veya ipuçlarını bir gözden geçirelim. Kanıtlarımız neler? Acaba gerçekten hiç kimse tarafından sevilmiyor muyuz yoksa biz mi bu şekilde yorumluyoruz? Aslında gerçek şu ki biz yaşadığımız olayları nasıl algılarsak hissettiklerimiz de ona göre şekillenir. Yani her şey bizim algımıza bağlıdır. Duygular evrenseldir ancak herkes her durumda aynı duyguları hissetmez. Örneğin; yaptığı bir şeyden ötürü arkadaşına kırılan ve değersiz olduğunu, arkadaşının onu sevmediğini hisseden birine karşı, bir başkası bu davranışı değersiz olduğu ya da kendisini sevilmeyen biri olduğu şeklinde yorumlamayabilir.            Hiç kimse tarafından gerçekten sevilmediğimize inanmak pek de gerçekçi olmayan bir inanıştır. Kişi, yaşadığı olaylar sonucu sevilmediği düşüncesine bir kere kapıldıktan ve buna ikna olduktan sonra, kişinin bilişi olayları her ne kadar asılsız da olsa sürekli sevilmediğine ve değersiz olduğuna dair çarpıtır ve kişi de bu çarpıtılmış düşüncelerine uygun davranırsa kehanet gerçek olmaya yaklaşır.  Sevilmediğimizi Düşünüyorsak Ne Yapmalıyız?           Sevilmenin, karşılanması gereken önemli bir ihtiyaç olduğunu göz önünde bulundurursak sevilmeme hissiyle baş etmek kişi için oldukça güç olacaktır. Bu his kişide depresyon, anksiyete, öfke problemleri gibi birçok psikolojik sıkıntıya yol açabilir. Bu noktada çarpıtılmış düşüncelerimizin gerçekliğini sorgulamak gerekir. Anca bu sorgulamalara rağmen kişi hiç kimsenin onu gerçekten sevmediğine inanıp yoğun bir şekilde bilişsel çarpıtmalara devam ediyor ve bu hisle kendi başına baş edemiyor ise mutlaka bir psikologdan psikolojik destek alması önerilir.