Bülent Tezcan yerel basına tepeden, ulusal kanallara dört koldan
Bülent Tezcan yerel basına tepeden, ulusal kanallara dört koldan
Siyaset sahada yapılır derler ama belli ki Tezcan bunu yanlış anlamış. O sahayı televizyon stüdyosu sanıyor. Aydınlı seçmen onu artık canlı yayında izliyor, canlı görmüyor.
Siyaset sahada yapılır derler ama belli ki Tezcan bunu yanlış anlamış. O sahayı televizyon stüdyosu sanıyor. Aydınlı seçmen onu artık canlı yayında izliyor, canlı görmüyor.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, son dönemde ulusal kanalların “vazgeçilmez konuklarından” biri haline geldi.
Konu ekonomi mi, dış politika mı, parti içi dengeler mi… hiç fark etmiyor; her konuda fikri var, her yayına bağlantısı hazır.
Ekranlarda adeta CHP Genel Başkanı gibi konuşuyor.
Ama ironik olan şu: Aydın’a gelince bir mikrofon bulmak bile zor.
Anlaşılan o ki Tezcan, siyasetin nabzını artık halkla değil, stüdyo kameralarıyla tutuyor.
Kameralar döndüğünde muhalif, yayın bittiğinde sessiz.
Aydınlı esnaf “Televizyonda iyi konuşuyor ama bizim köye hiç uğramıyor” demekle yetiniyor.
YEREL BASINA BURNU KALKIK
Yerel medyaya ise hiiiç yüzü yok!
Sanki mikrofon uzatmak ayıpmış gibi davranıyor.
Küçük bir yerel gazeteci soru sorsa, bakışıyla cevap veriyor: “Sen kimsin?” der gibi.
Halbuki o yerel medya, zamanında kendisini parlatan, halkın önüne taşıyan kanallardan biriydi.
Ama belli ki artık “küçük mikrofonlar” ağrına gidiyor.
Ulusal televizyonlarda dakikalarca konuşmak kolay; çünkü orada kimse hesap sormaz, kimse “Aydın’da ne yaptın?” diye sormaz.
Ama yerel basın öyle değildir, sorar, sıkıştırır, köşeye alır.
Tezcan da işte tam bu yüzden, o mikrofonlardan uzak durur.
Korkudan değil belki ama kibirden…
Bir tür “stüdyo konforu” bağımlılığı bu: Halkın gözüne bakmaktan kaçınmak, kameranın gözüne sığınmak.
SAHADA YOK, SÖZDE VAR
Bir milletvekili düşünün…
Seçimden seçime sahaya inen, seçim bitince yayınlara çıkan!
Tezcan’ın siyaset anlayışı, “vatandaşla göz teması” değil, “ekranla göz teması” üzerine kurulu.
Bu yüzden de halk onu değil, televizyon kumandasını tanıyor.
Aydın’daki parti örgütü bile artık alışmış durumda.
“Yine televizyonda mıydı dün gece?” diye soran bir partiliye, diğeri “Evet, bu sefer ekonomi yorumladı” diyor.
Sanki bir milletvekili değil, part-time politik analist!
SONUÇ: MİKROFON VAR, MEYDAN YOK
Eğer siyaset bir tiyatroysa, Bülent Tezcan artık sahnede değil, kuliste.
Işıklar açıkken repliklerini okuyor, ışıklar söndüğünde ortadan kayboluyor.
Aydın seçmeni ise perdeyi çoktan kapatmış durumda.
BEDAVA ULUSAL KANAL DİYE BİR ŞEY PEK YOKTUR
Şunu herkes bilir: O kanallar kimseyi bedava konuşturmazlar
O yayınların da bir maliyeti vardır, hem görünürde hem görünmeyen tarafında.
Peki bu kadar yayının, bu kadar konuşmanın halka, Aydın’a ne etkisi var?
Bizce: sıfır.
Çünkü ekrandaki her cümle, Aydın’daki sessizliğin üstünü örtmekten başka işe yaramıyor.
Halk faturasını öderken, siyasetçi yalnızca “yayın süresi” biriktiriyor.
Tezcan’ın bu televizyon diplomasisi, kendi siyasetini unutturuyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
