Tunç Soyer ve niceleri: Adalet mi, intikam mı?
Tunç Soyer ve niceleri: Adalet mi, intikam mı?
Bisikletle belediyeye giden, halkın arasında dolaşan bir başkan şimdi demir parmaklıklar ardında. Tunç Soyer’in hikayesi sadece bir kişinin değil, bir dönemin aynası...
Bisikletle belediyeye giden, halkın arasında dolaşan bir başkan şimdi demir parmaklıklar ardında. Tunç Soyer’in hikayesi sadece bir kişinin değil, bir dönemin aynası...
ÜMİT YEŞİLDAĞ - Tunç Soyer’in hikayesi, aslında Türkiye’nin hikayesi.
Bir dönemin umut sembolü, halkın içinden çıkmayan, belediyeye bisikletle gidip gelen bir başkan...
Bugün ise cezaevinde, “halkına ev yapmak istedi” diye suçlanan bir adam.
Kaderin garip cilvesi mi, yoksa iktidarın politik intikamı mı?
Bunu zaman gösterecek, ama benim vicdanım şimdiden hükmünü verdi: haksızlık var, hem de büyük!
Şeytan diyor ki git, yattığı cezaevinin önünde çadır kur…
Ama sonra diyorum ki, bizim çadırımız kalemimizdir.
Biz o kalemle çadır kurarız, duvarları yıkarız, sesi olmayanın sesi oluruz.
HALKTAN GELEN, HALKIN ARASINDA KALAN BAŞKANLAR
Tunç Soyer yalnız değil.
Onun gibi mütevazı, halkın içinden gelen başkanlar var bu ülkede.
Makam arabasına binmeyen, şoför kullanmayan, hatta belediyeye yürüyerek gelen insanlar…
Mesela Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci.
Bir dönem sokakta yürüyen, kahveye oturan, esnafla sohbet eden bir başkanın haber değeri bile kalmadı artık.
Çünkü bu ülkede dürüst olmak, halktan olmak değil; ranttan uzak olmak suç sayılıyor.
31 MART SEÇİMLERİNDEN SONRA DEĞİŞEN DENGE
Birileri diyor ki, “önceden de bunlar oluyordu.”
Evet oluyordu, ama o zaman CHP ile AKP arasında gizli bir denge vardı.
Rant paylaşılıyordu, herkes payına düşeni alıyordu.
Ama 31 Mart seçimlerinde dengeler değişti.
CHP, birinci parti olunca rantın musluklarını kapattı, “artık her şey bizim” dedi.
Ve işte o gün, iktidarın sabrı taştı.
Artık paylaşım bitti, hesaplaşma başladı.
CHP’li belediyelerin her adımı incelendi, dosyalar açıldı, raporlar hazırlandı.
En ufak bir hata, bir eksik, bir imza…
Ve sonuç: tutuklama!
İMAMOĞLU, YAVAŞ VE GERİSİ…
İmamoğlu için işler daha farklı yürüdü.
Cumhurbaşkanına posta koyan bir siyasetçi olarak, iktidarın sabrını sınadı.
Belki “cesurdu” ama siyasette cesaretle öfke arasındaki çizgiyi kaçırdı.
Bugün yargılanıyor, eleştiriliyor, ama hiç kimse Tunç Soyer kadar mağdur değil.
Soyer, halka ev yapmak istediği için içeride.
Bu ülkede halk için çalışanlar değil, halkı sömürenler ödüllendiriliyor.
Mansur Yavaş’a gelince…
Eğer bir gün onu da cezaevine koymaya kalkarlarsa,
açık söylüyorum, o gün AKP için sonun başlangıcı olur.
Çünkü millet Mansur’a yapılanı “bir kişiye yapılan zulüm” değil, “kendine yapılmış haksızlık” olarak görür.
ADALETİN YÜZÜNE BAKMAK
Adalet terazisi bir tarafa doğru kaydığında, herkesin susması beklenir.
Ama bazıları susmaz, bazıları kalemiyle direnir.
Bizim görevimiz de bu zaten; çadır kurmadan da direnmeyi bilmek.
Tunç Soyer, Burak Zencirci, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu…
Hepsi farklı karakterler, ama hepsi aynı çemberin içinde.
Birileri susturulmak isteniyor, birileri gözdağıyla hizaya sokulmak.
Ama bilsinler ki;
Kalem sustuğunda bile, kelimeler yankılanmaya devam eder.
Tarih, bugün yaşananları not ediyor.
Bir gün o notlar, adaletin el kitabı olacak.
SON SÖZ
Ben Tunç Soyer’i sadece bir belediye başkanı olarak değil,
bir dönemin vicdanı olarak görüyorum.
Cezaevinde değil, halkın gönlünde yaşıyor.
Ve o gönül, beton duvarlardan daha sağlamdır.
Demedi demeyin…
Bu ülkede bir gün o duvarlar yıkılacak,
bisikletini yeniden sürecek o başkanlar...
Halkın arasına karışacaklar.
Ve o zaman anlayacağız,
kim adaletle, kim intikamla yönetmiş bu memleketi…
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.