ANALİZ
Cuma gecesi televizyonlar normal akışındayken birden “son dakika” haberi girmeye başladılar.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Mansur Yavaş ve özel kalem müdürü için soruşturma izni istemişti.
Niye?
Başsavcılık Yavaş’ı konser soruşturmasına dahil etmek istiyormuş.
Aklıma takılan şu; Kamu görevlileri hakkında bir soruşturma açılacaksa bunun için mülki amirden yani dolayısıyla içişleri bakanlığından izin alınması gerekiyor.
Daha önce tutuklanan İstanbul, Adana, Antalya büyükşehir belediye başkanları ile diğer belediye başkanları hakkında da bu iznin istenmiş olması gerekiyor.
Ancak diğer operasyonlarda polis şafak operasyonları yaptı, daha önceden “soruşturma için izin istendi” açıklaması yapılmadı.
Mansur Yavaş için ise operasyon yapılmadan izin istendiği açıklandı.
Bana göre bu konuda AKP içinde bir tartışma çıktı.
İzin verilmemesi ihtimaline karşı başsavcılık “izin istendiğine” ilişkin açıklama yaptı.
ŞAKA GİBİ
Gerçek vergi şampiyonları çalışanlar
Haberi maliye bakanlığının bir çalışmasından öğrendim. Hazırlanan tabloda bazı meslek mensuplarının beyan ettikleri aylık brüt gelirler var.
Bu tabloya bakınca şu çarpıcı gerçek ortaya çıkıyor.
Bu ülkenin asıl vergi şampiyonları maaşla ya da sabit gelirle çalışan ve vergileri kaynağından kesilenler.
İşte bazı meslek gruplarının beyan ettikleri aylık brüt gelirleri;
Galerici: 7.842 TL
Emlakçı: 5.226 TL
Kadın kuaförü: 4.729 TL
Berber: 3.633 TL
Bakkal: 10.149 TL
Taksici: 12.961 TL
Restoran: 20.329 TL
Avukat: 33.641 TL
Kuyumcu: 42.360 TL
Doktor: 61.031 TL
Eczacı: 66.236 TL
Müzisyen: 136.900 TL
Aktör, aktris, dublör: 157.265 TL
ÇOK GÜLDÜM
Biri şunun sebebini anlatsın!
Bu hafta Yıldırım Tuna’dan yine günün “mana ve ehemmiyetine” uygun bir fıkra geldi.
Konumuz, nedenine bir türlü akıl erdiremediğimiz yaz saati uygulamasında neden ısrar edildiği.
Adam, yaz saati uygulamasının devamı nedeni ile sabah zifiri karanlıkta uyanamamış, işine geç kalıp patronundan da fırçayı yiyince sinirinden odasındaki lambaya tekmeyi patlatmış, birden odada dumanlar arasında bir Cin belirmiş, “Beni özgür bıraktın, sana bir dilek hakkı veriyorum” demiş saygıyla öne doğru eğilerek.
“Yahu bugünlerde bütün dünya barış için ayağa kalktı... İsrail ile Filistin arasındaki barışı sağlayabilir misin?” demiş bizimki şaşkınlığını bastırmaya çalışarak.
“Bu... Bu mümkün değil” demiş Cin, “Senden başka, yapılabilir bir dilek dilemeni rica ediyorum.”
“O zaman ısrarla yaz saati uygulamasının devamının faydalarını bana açıklayabilir misin?”
“Dur... Tamam... Tamam...” demiş Cin, “Şimdi Netanyahu’yu arıyorum!”
GÜNÜN SÖZÜ
Maliye, yüksek harcama
yapanların peşine düşecekmiş.
Acaba içerisinde
Cumhurbaşkanlığı da olacak mı?
Erdem Beliğ Zaman
KOMİK
Hülya Koçyiğit’e gıcık olunca
Sosyal medya gruplarından birinde yazan gençlik döneminde Yeşilçam’da çeşitli roller almış bir dostumun paylaştığı anıyı size aktarmak istiyorum.
Özel grupta yazdığı için adını vermeyeceğim bu dostum ve arkadaşları bir film çekiminde Hülya Koçyiğit’e nedense gıcık oldukları için acısını kızı Gülşah’tan çıkarmışlar.
Bakın olayı nasıl anlatmış;
“Film setindeydik, senaryo gereği çocuklar arasında mahalle kavgası çıkıyordu. Bizlere mantardan sopa dağıtmışlardı. Biz de mantar sopaları harbi sopalarla çaktırmadan değiştirmiştik. Reji ‘kamera motor’ dedi biz giriştik Gülşah’a. Zavallı kız bas bas bağırıyor millet de diyor ki ‘ne güzel rol yapıyor.’ ‘Kamera stop’ dendi. Gülşah yerde sürünüyor. Bize sordular ‘niye dövdünüz?’ Biz de dedik ki ‘siz dediniz ya dövün diye biz ne bilelim.’ Ağzımız sıkıydı. Eee Beyoğlu Tarlabaşı çocuklarıydık. Mantar sopaları değiştiren suçluyu bir türlü bulamadılar. Yazık oldu kıza! Anasının yüzünden bizden dayak yedi. Sonra film setleri bitene kadar Gülşah’ı koruyup kolladık, belki de suçluluk duygusuydu.”