Uyuşturucu ölümlerinde çarpıcı veri: 25 yaş altı alarm veriyor

GÜNDEM 26.06.2025 - 13:51, Güncelleme: 26.06.2025 - 14:07
 

Uyuşturucu ölümlerinde çarpıcı veri: 25 yaş altı alarm veriyor

Prof. Dr. Kültegin Ögel, Türkiye'nin “25 yaş altı uyuşturucu ölümlerinde dünyada ilk 5 ülke arasında yer aldığını” açıkladı. Sentetik maddelerin yeniden yaygınlaştığı uyarısında bulunuldu. Psikolojik destek, veri üretimi ve farkındalık vurgulandı.

Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Kültegin Ögel, Türkiye’nin “25 yaş altı bireylerde uyuşturucuya bağlı ölümlerde dünyanın ilk 5 ülkesi arasında” olduğunu belirtti. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin 2024 raporuna göre, genç yaş grubunda madde kaynaklı ölüm oranları yüksek seyrediyor. ATIK SU ARAŞTIRMALARI TEHLİKEYİ GÖSTERİYOR Prof. Dr. Ögel, Türkiye’de saha araştırmalarının eksik olduğunu fakat “atık su analizlerinin Avrupa şehirleriyle kıyaslandığında ülkemizde ciddi düzeyde uyuşturucu kullanımını ortaya koyduğunu” belirtti. Bu bulgular, daha fazla önleme ve etkin bir tedavi sistemi gereksinimini ortaya koyuyor. BAĞIMLILIK: YALNIZCA BİREYSEL DEĞİL, TOPLUMSAL BİR YIKIM Ögel, bağımlılığın bireyin fiziksel ve ruhsal sağlığını olduğu kadar akademik ve ekonomik geleceğini de tehdit ettiğini söyledi: “Uyuşturucu, yaşamdan kaybedilen sağlıklı yıllar açısından ilk 5 neden arasında yer alıyor.” TEDAVİYE ERİŞİMDE KORKULAR ENGEL Bağımlı bireylerin tedaviye başvurmaktan kaçınmasında “tıbbi kayıtların gizliliğine dair güvensizlik” etkili oluyor. “Bu süreçte elde edilen verilerin gelecekte karşılarına engel olarak çıkmasından korkuyorlar” diyen Ögel, sosyal ve hukuki reformlara işaret etti. YENİ TEHDİT: SENTETİK KANNABİNOİD VE GABAPENTİNOİD Son dönemde “sentetik kannabinoid ve gabapentinoid kullanımında yeniden artış gözlendiğini” vurgulayan Ögel, bu maddelere karşı tüm kurumların hazırlıklı olması gerektiğini belirtti. “En iyi savunma düzenli ve kapsamlı araştırmalardır” dedi. VERİ EKSİKLİĞİ MÜCADELEYİ ZAYIFLATIYOR Prof. Dr. Ögel, bağımlılık konulu bilimsel çalışmaların yetersizliğini “ciddi bir eksiklik” olarak değerlendirirken, “Bağımlılık alanındaki araştırmaların önündeki engeller kaldırılmalı, veri üretimi artırılmalı” çağrısında bulundu. FARKINDALIK, BİLİM VE DAYANIŞMA VURGUSU “Bağımlılık bir sonuçtur; bu sonuca giden yolu değiştirmek toplumun ortak sorumluluğudur” diyen Prof. Dr. Ögel, mücadelede sadece güvenlik değil, halk sağlığı politikalarının, erişilebilir tedavinin ve kaçakçılıkla mücadelenin eş zamanlı yürütülmesinin şart olduğunu söyledi. GENÇLERDE EN BÜYÜK RİSK: DUYGU DÜZENLEME GÜÇLÜĞÜ Moodist Hastanesi Psikoloğu Mert Kaya, bağımlılığı “bir beyin hastalığı” olarak tanımlayarak, madde kullanım bozukluğunun ruhsal temellere dayandığını vurguladı. “Ergenlik dönemindeki bireylerde duygu düzenleme güçlüğü, sosyal izolasyon ve kimlik karmaşası temel faktörlerdir” dedi. Klinik veriler, “riskli sosyal çevre, aile içi problemler ve ruhsal hastalıklar” ile madde kullanım bozukluğu arasında doğrudan ilişki olduğunu gösteriyor. ÇÖZÜM: PSİKOLOJİK DESTEK VE KAPSAYICI POLİTİKALAR Uyuşturucuyla mücadelenin, bireyin ruhsal iyilik halini güçlendiren çok boyutlu bir yaklaşımı gerektirdiği vurgulanıyor. Bu nedenle politikaların bireysel farklılıkları gözeten, sürdürülebilir ve bilim temelli olması gerektiği ifade ediliyor.
Prof. Dr. Kültegin Ögel, Türkiye'nin “25 yaş altı uyuşturucu ölümlerinde dünyada ilk 5 ülke arasında yer aldığını” açıkladı. Sentetik maddelerin yeniden yaygınlaştığı uyarısında bulunuldu. Psikolojik destek, veri üretimi ve farkındalık vurgulandı.

Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Kültegin Ögel, Türkiye’nin “25 yaş altı bireylerde uyuşturucuya bağlı ölümlerde dünyanın ilk 5 ülkesi arasında” olduğunu belirtti. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin 2024 raporuna göre, genç yaş grubunda madde kaynaklı ölüm oranları yüksek seyrediyor.

ATIK SU ARAŞTIRMALARI TEHLİKEYİ GÖSTERİYOR

Prof. Dr. Ögel, Türkiye’de saha araştırmalarının eksik olduğunu fakat “atık su analizlerinin Avrupa şehirleriyle kıyaslandığında ülkemizde ciddi düzeyde uyuşturucu kullanımını ortaya koyduğunu” belirtti. Bu bulgular, daha fazla önleme ve etkin bir tedavi sistemi gereksinimini ortaya koyuyor.

BAĞIMLILIK: YALNIZCA BİREYSEL DEĞİL, TOPLUMSAL BİR YIKIM

Ögel, bağımlılığın bireyin fiziksel ve ruhsal sağlığını olduğu kadar akademik ve ekonomik geleceğini de tehdit ettiğini söyledi: “Uyuşturucu, yaşamdan kaybedilen sağlıklı yıllar açısından ilk 5 neden arasında yer alıyor.”

TEDAVİYE ERİŞİMDE KORKULAR ENGEL

Bağımlı bireylerin tedaviye başvurmaktan kaçınmasında “tıbbi kayıtların gizliliğine dair güvensizlik” etkili oluyor. “Bu süreçte elde edilen verilerin gelecekte karşılarına engel olarak çıkmasından korkuyorlar” diyen Ögel, sosyal ve hukuki reformlara işaret etti.

YENİ TEHDİT: SENTETİK KANNABİNOİD VE GABAPENTİNOİD

Son dönemde “sentetik kannabinoid ve gabapentinoid kullanımında yeniden artış gözlendiğini” vurgulayan Ögel, bu maddelere karşı tüm kurumların hazırlıklı olması gerektiğini belirtti. “En iyi savunma düzenli ve kapsamlı araştırmalardır” dedi.

VERİ EKSİKLİĞİ MÜCADELEYİ ZAYIFLATIYOR

Prof. Dr. Ögel, bağımlılık konulu bilimsel çalışmaların yetersizliğini “ciddi bir eksiklik” olarak değerlendirirken, Bağımlılık alanındaki araştırmaların önündeki engeller kaldırılmalı, veri üretimi artırılmalı” çağrısında bulundu.

FARKINDALIK, BİLİM VE DAYANIŞMA VURGUSU

Bağımlılık bir sonuçtur; bu sonuca giden yolu değiştirmek toplumun ortak sorumluluğudur” diyen Prof. Dr. Ögel, mücadelede sadece güvenlik değil, halk sağlığı politikalarının, erişilebilir tedavinin ve kaçakçılıkla mücadelenin eş zamanlı yürütülmesinin şart olduğunu söyledi.

GENÇLERDE EN BÜYÜK RİSK: DUYGU DÜZENLEME GÜÇLÜĞÜ

Moodist Hastanesi Psikoloğu Mert Kaya, bağımlılığı “bir beyin hastalığı” olarak tanımlayarak, madde kullanım bozukluğunun ruhsal temellere dayandığını vurguladı. “Ergenlik dönemindeki bireylerde duygu düzenleme güçlüğü, sosyal izolasyon ve kimlik karmaşası temel faktörlerdir” dedi.

Klinik veriler, “riskli sosyal çevre, aile içi problemler ve ruhsal hastalıklar” ile madde kullanım bozukluğu arasında doğrudan ilişki olduğunu gösteriyor.

ÇÖZÜM: PSİKOLOJİK DESTEK VE KAPSAYICI POLİTİKALAR

Uyuşturucuyla mücadelenin, bireyin ruhsal iyilik halini güçlendiren çok boyutlu bir yaklaşımı gerektirdiği vurgulanıyor. Bu nedenle politikaların bireysel farklılıkları gözeten, sürdürülebilir ve bilim temelli olması gerektiği ifade ediliyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.