Ahmet Gözen
Köşe Yazarı
Ahmet Gözen
 

Ak Parti sarı binayı özlemiş ve TOF Genel Başkanı Mustafa Yıldırım röportajım

‘’HÜKÜMETLE DIYALOĞUMUZ VAR AMAN NETİCE ALAMIYORUZ SEKTÖR CAN ÇEKİŞİYOR ‘’. AYDIN İLİNE YAZIK OLUYOR AK PARTİLİLER SARI BİNAYI ÇOK ÖZLEMİŞLER.  Değerli Okuyucularım  Bu Haftaki yazım ayak üstü okunacak bir köşe yazısı olmadı bu uzun röportajım. İSTANBUL DAN SUNUYORUM. Sayın TOF genel Başkanı Sayın Mimar Mustafa Yıldırım Geçmiş dönem Ulusoy Genel Müdürü  ile yaptığım Röportaj    Çok dersler içermektedir, lütfen çok dikkatli okuyun konu içinde DEVLET HOLDİNGLER SEKTÖR YÖNETİCİLERİ  İÇİN ELLİ YILLIK TECRÜBEYİ İÇEREN BİR RÖPORTAJDIR..TARİHE NOT BIRAKIYORUM BU RÖPORTAJ İLE . Röportajın çözümünde bana yardımcı olan ve DENGE GAZETESİNDE Konuyla ilgi haber yapan  Denge Tv ,Denge Gazetesi sahibi değerli kardeşim Sayın Emin Aydın Kardeşime de teşekkür ederim.  Sizlere  Günaydın Güzel bir hafta diliyorum .         Size Uzun zamandır İstanbul dan Söz etmiyorum, Her ne kadar Aydın Yerel basınında 30 yıldır gazetecilik yapsam da İstanbu lu es geçmek mümkün değil İstanbul demek Türkiye ve dünya demektir.  Yıllardan beri söylerim Aydın Ticaret Odası Borsası İstanbul da Ajanslarını Ticaret ofislerini Kurmaları gerekir . Çünkü,  Aydın Çok Küçük bir şehir Ticareti ile sanayisi ile çok küçük Dahası Aydın ilinde Bol dedikodu var başka hiçbir şey yok.  .     Buna Çok Üzülüyorum.  Aydın Sanayicileri Ticaret Adamları Mutlaka İatanbul da olmalılar GAZİANTEP LİLER,MARAŞLI LAR,KONYA LILAR TRABZONLU LAR KONYALI LAR  DENİZLİ LİLER BURSA LILAR VS.     Bu şehirlerin hepsinin buralarda merkezleri ve ajansları var    Dilim varmıyor ama Maalesef ‘’AYDIN SANAYİCİSİ,TİCARET ADAMI MİLLETVEKİLLERİ  İNSANI TÇALIŞMIYOR DİYE   İSTANBUL DA İFADE EDİLİYOR.’’ BAKIN AYDIN İLİNDE SANAYİCİSİ MÜTEHAHİDİ BÜROKRATI AYDINLI DEĞİLDİR   Son zamanlarda politikacıların Aydın ilini yönetenlerin aydın iline hiçbir faydaları yok Aydın ili Tam bir keşmekeş yaşıyor  Çünkü bu ilde ben DE yaşıyorum  Herşeyi İstanbul da da yaşayan , Ticaret yapan bir insan olarak bunları söylüyorum Herkes günü kurtarıyor AYDIN İLİ ADETA BİR KÖY Bunda milletvekillerin, Belediye Başkanlarının Valinin vizyonsuzlukları sebebiyet vermektedir.   Aydın Valisi ve Ak parti Milletvekilleri il Başkanı ne yapıyorlar hiçbir projeleri yok . Şimdi Buna Sn. Özlem çerçioğlu katıldı şikayetb ettiği konular ortadan kalktığına göre onu da göreceğiz.    Özellikle  Şimdilerde AK Parti İl Başkanı  Sn. Mehmet Erdem 20 yıldır üstüne düşen hiçbir şey yapmamıştır.  SN. Özlem  Çerçioğlunun AK PARTİYE GEÇMESİ Ak Parti İl başkanının ve Ak Parti Milletvekillerin can simidi olmuş SARI BİNA ÖNÜNDE ÖZLEM HANIM İLE resim çektirme yarışına girmiş vaziyetteler .     Yahu Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlıüğı 340 Bin CHP li seçmenin reyi ile seçilmiş bir makamdır AK Parti olarak siz bu makama oturturup resim  çektiremezsiniz Bu Kadar Utanmazlık olur mu .      Ne kadar Özlemişler Bu Sarı Binayı Bakanların Biri gidiyor biri geliyor ama hiçbir FAYDALARI YOK BU GELİP GİDENLERİN. KARŞILAMA İÇİN BİR TEK MEHTER TAKIMI KURSALAR İYİ OLUR. Durmadan    Resim çektiriyorlar .    Daha Düne Kadar Sn. özlem Hanıma Hakaret eden bu insanlar bu gün Sn. özlem Çerçioğlu na övgüler yağdırmaktan resim çektirmekten UTANMIYORLAR NE KADAR ÜZÜCÜ VE BASİTLİK OLDUĞUNU AYDIN HALKI BUNLARI GÖRÜYOR. ÇOK YAZIK .        NE ACI NE SEVİYESİZLİK BASİRETSİZLİK ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM AYDIN HALKI BU DURUMU İBRETLE İZLİYOR. ‘’ ŞAİRİN DEDİĞİ GİBİ AKSIRINCAYA KADAR TIKSIRINCAYA KADAR YİYİN RESİM ÇEKTİRİN Beyler.  BUNUN HESABINI ÇOK DEĞİL 2 SENE SONRA SANDIK HALKIN ÖNÜNE GELİNCE CEZASINI ÖDEYECEKSİNİZ. BUNU DA UNUTMAYIN’’ NEYSE KONUMUZA DÖNELİM.   İstanbul da Hayat  Ticaret Baş döndürücü Şekilde geçiyor insana gün yetmiyor.  Değerli Okuyucularım, Her sektörde olduğu gibi  TÜRKİYE KARAYOLU YOLCU TAŞIMACILIĞININ MERKEZİ İSTANBUL DUR.   Bunun Karar vericilerin en başında Türkiye Otobüscüler Federasyonu TOF gelir Bunun Genel Başkanı Çok Değerli Kardeşim MİMAR MUSTAFA YILDIRIM  Beydır.    Kendisi ile OTOBUS SEKTÖRÜ ile ilgili çok çarpıcı röportaj yaptığım.     Röportajımı KADİM DOSTUN DEĞERLİ KARDEŞİM SN TV DEN ve DENGE GAZETESİ  SAHİBİ SN.  EMİN AYDIN BEYE GÖNDERDİM ODA ÇOK BÜYÜK ZERAFET GÖSTEREREK DENGE GAZETESİ İNTERNET GAZETESİ SAYFASINDA SN.ERDAL SAGLAM KARDEŞİMLE HABER YAPMIŞ TEŞEKKÜR EDERİM.  TOF TÜRKİYE OTOBÜSCÜLER FEDERASYONU BAŞKANI       SAYIN MUSTAFA YILDIRIM İLE RÖPORTAJIM. Değerli izleyiciler,  kıymetli okuyucularım   Bu Röportajımı    ,https://youtube.com/@ahmetgozen8179 abone olmayı unutmayın. Size bugün İstanbul’dan söz ediyorum. İstanbul’da ulaşım sektöründe duayen olmuş, ulaşım sektörünün baş insanlarından birisi olan  Sayın Mustafa Yıldırım’dan söz etmek istiyorum. Ahmet Gözen   Sn. Mustafa Yıldırım ulaşım sektöründe duayen olmuş bir kişisiniz. Mustafa Bey, siz nerelisiniz? Hangi okulları bitirdiniz?  TOF Türkiye Otobüsçüler Federasyonu başkanısınız. Ulusoy, Metro Turizm başkanlığı yaptınız.    İstanbul Otogar yapımında bulundunuz. İstanbul Ticaret Odası Meclis Faaliyetleri başkanlığınız var. Sizi devamlı basında izliyoruz. Sizi okuyucularıma, izleyicilerime tanıtmak istiyorum. Ayrıca Türkiye Odalar Birliği Karayolları Yolcu Taşımacılığı Sektör Meclisi başkanlığı da yapıyorsunuz.      . Sizinle 30 yıllık arkadaşlığım var. Bu röportajımız bir yerde özgeçmişiniz olsun. YouTube kanalımda                                                                                   https://youtube.com/@ahmetgozen8179 yayınlayacağım röportaj, tarihe not bırakacak bir röportajdır.     Bunun için çok önemli. Çünkü siz ulaştırma sektöründe duayen insansınız. Sizi dinliyoruz. Bir anlatır mısınız Mustafa kardeşim? Evet. Sorularla başlayalım isterseniz. Önce bir özgeçmişinizi anlatın. Sen kimsin? Oflu musun? Nerelisin? Mustafa Yıldırım Ben 1955 yılında Trabzon Çaykara’da doğdum. t. İlkokul 4. sınıftan itibaren İstanbul’a göç etmiş bir ailenin çocuğuyum.  ortaokul, liseyi Bakırköy’de okudum. Bakırköy Lisesi mezunuyum.    Aynı zamanda Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ydi bizim zamanımızda. , oradan mezunum mimarım .     Ama  Ulusoy Grubu’nda 43 sene çalıştım. Çok genç yaşta başladım. Mimarlık mesleğini yani dolaylı olarak icra edebildik.    Direkt olarak icra etme şansımız olmadı.  yoğun işlerin nedeniyle mimarlık mesleğine gereken zamanı ayıramadım. ,   Ahmet Gözen   Sayın Yıldırım, Türkiye otobüsçülük sektörü bugün en çok hangi sorunlarla karşı karşıya? Mustafa Yıldırım Tabii Türkiye otobüs işletmeciliğinde dünyaya örnek olmuş ülkelerden biridir.  örneklik şöyle: tarifeli taşımacılık, turizm taşımacılığı konularında çok ciddi yatırım var. Türkiye’de havayolu ve demiryollarının yetersiz olduğu dönemde  otobüs işletmecileri Türkiye’nin  ulaşım taleplerini, yolcu ulaşım taleplerini çok yüksek oranda karşılamışlardır. Bugün geldiğimiz noktada, son 20 yılda Türkiye’de havayollarına ve demiryollarına ciddi yatırımlar yapıldı.      2001 yılında yılda 210 milyon yolcu taşırken bugün geldiğimiz nokta 110 milyon yolcuya düştük. Havayolları çok hızlı büyüdü. Son 20 senede demiryolları çok hızlı büyüdü. Havayolları hatlarda 100 milyonun üzerine çıktı. Demiryolları da 80 milyon yolcu taşıyor.      Dolayısıyla pazar bölündü. Bugün yaşadığımız en büyük sorun  tabii bütün bu süreçler yapılırken, havayolları ve demiryolları büyütülürken, otobüs işletmeciliği göz ardı edildi.      Halbuki  Burada Ulaştırma Bakanlığı bir planlama yapma ihtiyacı duymalıydı veya sektörle bir araya gelerek nasıl bir planlama yapılabilirdi?      Uzun mesafeleri uçak aldı. Orta mesafelerde tren büyük bir pazardan pay aldı. Dolayısıyla otobüs işletmeciliğinde bir daralma olacak.     Gelin birlikte bir planlama yapalım. Yani buradaki en büyük eksiklik bir planlama sorunudur. Çok ciddi bir planlama sorunu var.     Yani bu planlama sorunu hâlen de devam ediyor. Yani ulaşım taleplerinin karşılanması konusunda havayolu, karayolu, demiryolu  ve hatta denizyolu da entegre olması lazım. Yani şu anda gördüğümüz kadarıyla planlama sorunu şu anda  planlama büyük bir sorun olarak gözüküyor. Artan maliyetler ve planlama sorunu.var  Ahmet Gözen   O zaman  şuna geçelim. Akaryakıt, köprü, otoyol ücretlerinde artış firmaları nasıl etkiliyor? Mustafa Yıldırım Tabii firmaların maliyeti ciddi oranda artmış durumda. Otoyollar ve köprüler Şehirlerdeki garaj giriş çıkışları  hakikaten taşınması çok ağır bir yük olmaya başladı.     Bu sonuçta fiyatlara yansıyor ve fiyatlar da yolcuya yansımaya başladı.  Yolcular da rahatsız bu durumdan.    Biz de rahatsızız. Biz para kazanamıyoruz. Yolcu “pahalı” diyor. Böyle bir sıkıntı yaşanıyor.      Firmaları i zararı na yolcu  taşımacılık yapmak zorunda kalıyorlar. Otobüsler tam dolmadığı sürece para kazanmak imkânı olmuyor. Ahmet Gözen   Anlaşıldı. Peki,  bu konuyla ilgili tüm konuşmalarınız da,  devletin bu konuyla ilgili size  desteği ya da teşvik mekanizması bakımından var mı  sektörde neler eksik? Mustafa Yıldırım Bu konuda  maalesef devlet desteği yok… Sektör biz devletten destek beklemiyoruz; bize köstek olmasınlar yeter. Neden söylüyorum? , yani biz devletten destek beklemiyoruz. Planlama bekliyoruz. Az önce söylediğim gibi planlama bekliyoruz. Bizi de hesaba katsınlar. Bize engel olmasınlar. Bizim önümüzü kapatmasınlar. Biz, ulaşımda bir planlama yaparak kendi sorunlarımızı aşarız. Ama Ulaştırma Bakanlığı’nın ve ilgili bakanlıkların bize destek olması lazım. Destek olmadıkları takdirde de maalesef  sorunlar devam ediyor. Aksine köstek var bize.  vergiler, ağır vergiler, ağır otoyol, köprü maliyetleri, insan maliyetleri, otobüs yatırım maliyetleri. Bakın bugün bir otobüs Türkiye’de Yunanistan’da 350-400.000 avro, Türkiye’de 550.000 avro. Buna kimse müdahale etmiyor.     Aynı otobüs eee 100.000-150.000 avro farkla beraber  satılıyor Türkiye’de. Dediğim gibi işletme giderlerimiz bizim en büyük sorunumuz hâline gelmiştir. Otoyol, köprü, personel, otogar giriş-çıkışları. Bunlar bizim en büyük maliyetlerimiz durumuna gelmiştir. Bu konuda da bir denetim mekanizması yok. . Şikâyetimiz var, doğrudur. Ulaştırma Bakanlığı bizimle, bizim sorunlarımızın çözümü için yeteri kadar destek vermiyor. Bizi dinliyorlar ama  dinledikleriyle kalıyor ve hiçbir sorunumuza çözüm üretmiyorlar. Ahmet Gözen   Mustafa Bey,  Bilet satışlarına  gelecek olursak dijital bilet platformu ve yüksek komisyon oranları konusunda sektörün talepleri nedir? Tabii dijital, elektronik  ticaret. Bir de bir şey ilave edeceğim. 10 yıl evvel bu konuyu sen başlatmıştın. Yani dijital bilet… O zamanlar konuştuğumuzda, “Ahmet abi, dijital bileti mutlaka yapmamız lazım. Yazıhane masraflarını azaltmamız lazım” demiştin. Ve bugün görüyoruz ki dijital platform bayağı ilerledi. Neler söyleyeceksin? Mustafa Yıldırım  Şu anda dijital platformun, daha doğrusu tekel konumuna gelmiş bir dijital platformla mücadele ediyoruz ve sektörün toplantı…. Evet. Satışın %65-70’ini satıyor toplam. Tabii bu arada şehir içindeki acentelerin sayısı giderek azalıyor.  Çünkü insanlar artık alışkanlık hâline geldi; e-elektronik bilet almaya başladılar. Dolayısıyla  yazıhane lerin bilet satma imkânı neredeyse yok denecek kadar.     Onun için örnek: İstanbul’da 1700 küsur tane yazıhane varken bugün eee 600-700’lere düşmüş durumda. Daha da kapanmaya devam ediyor. Sektörde bir daralma söz konusu.  Sektör olarak  bu konuda taleplerimiz  Şu anda Türkiye’de iki tane  platform birbirini satın alarak… Bu, Türkiye’nin sorunu hâline geldi.  birbirini satın alarak bir tekel oluşturdular.     isim vermeye gerek yok. Şu anda eee Bilet… Aldı… O bilet birleştiler ve tekel konumuna geldiler. Diğer platformları çalışamaz duruma getirdiler. Onlardan komisyon alıyorlar. Yazılımları ele geçirdiler. Dolayısıyla…— Otobüs Firmaları  bunlara %6’dan %14’e kadar ödüyorlar.     Sadece onlara değil. Bir de üstüne, acente… Otobüsü kaldıran yazıhanelere de komisyon ödüyorlar .     Dolayısıyla komisyonlarda bizim azalma beklerken ikisi birleşince artış oldu. Tamamen dijital hâle gelmesi lazım. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu işe sahip çıkması lazım. Bizim Ulaştırma Bakanlığı’ndan talebimiz var. Bu talebimiz de eee F1E acenteliği o platformdur. Yani F1E… Normalde F1 şehir içinde herhangi bir yazıhane veyahut oralarda herhangi bir yazıhane cidir. F1E deyince platform, bütün firmaların biletini eş zamanlı olarak satabilen bir yapıdır. Burada Ulaştırma Bakanlığı’ndan ricada bulunduk. Biz defalarca talep ettik. Hazırladık da; bütün şeyleri, nasıl olacağını… Bir F1E yönetmeliği hazırlanması lazım. Tekel konumundan kurtulması için Türkiye’nin sorunlarından bir tanesidir bu.    Bugün elektronik platformlar ticareti ele geçirmiş durumdadır ve Türkiye’deki yemek firmaları dâhil, ticaret firmaları, bütün alışveriş platformları dâhil tamamen elektronik ticaretin önünde. Bunların hepsi de yabancıların eline geçti. Taksi bile yabancıların eline geçti. Yani bugün baktığınız zaman Uber gibi bilmem birçok platform… Eee daha taksiye binmeden 40 lira aracı kuruma para ödemek zorunda kalıyorsunuz. Ve bunlar Türkiye üzerinden transfer edip aldıkları, kazandıkları paraları tamamen yurt dışına ihraç ediyorlar; yurt dışına gönderiyorlar. Bizim  sektördeki platform da aynı işi yapıyor; yabancılar tarafından satın alındı. Dolayısıyla bizim hiçbir şeyimiz yok. Yani şu anda Türkiye’de işletmeleri yapan, işletmeleri yapan firmalar yatırımı yapıyor, istihdamı yaratıyor, hizmeti yapıyor, zarar ediyor, kâr ediyor ama bunun üzerinden  elektronik platformlar çok ciddi paralar kazanıp yurt dışına transfer ediyorlar.      Bu Türkiye’nin cari açığına da çok olumsuz etki ediyor. Onun için burada Sayın Cumhurbaşkanımızın bir irade koyup ilgili bakanlara talimat vermesi lazım.     Bunu bir ara Ticaret Bakanımız Mehmet Muş Bey’e anlattık ve bize hak verdi ve yemek firmalarında böyle bir düzenleme yaptıklarını, pazar payını bitişik geçirmesini engellediler. Çünkü bu maliyetlerin artışına neden oluyor. Tüketicinin  maliyetlerini de artırıyor. Enflasyonu tetikliyor hepsinden önemlisi. Onun için bunun da önüne geçilmesi lazım.     Yani benim istediğim bu konuda Ulaştırma Bakanlığı’nın Ticaret Bakanlığıyla bir araya gelerek  F1E acenteliği yönetmeliği düzenlemesi lazım. Bu konuda tekellerin önünü kapatması lazım. Ahmet Gözen    Türkiye’de korsan taşımacılık ve denetim eksikliği konusunda hangi adımların atılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Yani Aydın’da da bunu görüyoruz, Türkiye’de de görüyoruz. Siz yıllardan beri bu korsan taşımacılıkla mücadeleniz var. Mustafa Yıldırım olarak ve TOF olarak bu konularla ilgili ne yapıyorsunuz. Mustafa Yıldırım Valla korsan taşımacılık şu anda sektörde payı %30’un üzerine çıkmış durumda ve bunların birçoğu kayıt dışı ve  haksız rekabet ortamı yaratılıyor. Bu konuda yapılması gerekenler çok açık. Kanunlar, yönetmelikler bellidir. 4925 sayılı Taşıma Kanunu’yla kimin hangi işi yapabileceği ortadadır.    Dolayısıyla bu konuda eee bakanlıkların çok sıkı… Şimdi elektronik ortamda denetim yapma imkânı da doğdu. U-ETDS var. Dolayısıyla U-ETDS üzerinden bunları takip edip görebiliyorlar. Denetimlerin artırılması, yaptırımların ağırlaştırılması ve cezaların da caydırıcı hâle getirilmesi lazım. Ahmet Gözen   . Türkiye’de şehirlerarası otobüs taşımacılığı yeniden yapılandırılması gerektiğini siz TOF’ta konuşuyorsunuz ve  siz sektörün meclis başkanlığını yapıyorsunuz. İstanbul’da  yapılandırması gerektiği konuşuluyor. Federasyonun yani TOF’un bu konuyla ilgili önerileri nelerdir? Mustafa Yıldırım Türkiye’de otobüs taşımacılığının yapılandırılması şöyle olmalı: Son 20 yıldaki pazarın daralması ve havayollarındaki gelişmelere bağlı olarak devletin mutlaka Ulaştırma Bakanlığı’nın bir planlama yapması lazım. Otobüs yatırımcılarının  fuzulî otobüs yatırımı yapması yerine, gerek şehir içi gerek kısa mesafelerde taşımacılık yapacak şekilde düzenlemelerin yapılması lazım.    Belediyeler kendi sınırları dışında taşıma yapmamalı. Örneğin     Bursa Belediyesi, kurduğu şirketle Bursa’dan İstanbul’a yolcu taşıyarak bizimle rekabet ediyor ve kendi girdiği alanlara bizi sokmuyor.    Örneğin Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bizim şehirlerarası otobüslerin girişi yasak. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir olay yok.    Havayolu ile karayolu, demiryolu entegre olmak zorunda. Bu entegrasyonu sağlayan… Bu  Sabiha Gökçen Havalimanı’nda maalesef biz… Havalimanına giriş imkânı yaratılmıyor. Bursa Belediyesi orada resmî tarifeli taşımacılık yaparak bizimle rekabet yapıyor.       Dolayısıyla UKOME kararları belediye sınırlarıyla sınırlıdır. İl trafik komisyonu kararlarıyla sınırlıdır. Belediyeler sadece taksi, dolmuş, belediye otobüsü ve minibüsleri yönetirler. Şehirlerarası otobüslere  müdahale etmemeleri lazım.  Maalesef  bu konuya da el atmış durumdalar. Bazı belediyeler… Belki Aydın’da da vardır bu. Bizimle haksız ve yıkıcı rekabet yapıyorlar. Yönetme gücünü kullanarak tekel oluşturmaya çalışıyorlar. Bu da bizim sektörün önemli sorunlarından bir tanesi. — Peki, mesela İzmir’den eee Aydın’a eee Kuşadası’na, Çeşme’ye Havaş’ın seferleri var. Eee bu yetkili midir bu konuyla ilgili olarak?        Yani yetki  yetkiyi tanımlayanın kim olduğuna bağlı. Ulaştırma Bakanlığı böyle bir karar verdiyse onun önüne geçmek mümkün değil.      Ama bunların da tamamen özel sektör tarafından yapılmasını sağlayacak şekilde planlama yapılması lazım. Özel sektörün şehirler arasındaki atıl gücünü şehirler arasındaki … Bu havayollarına  şehirler arasındaki kısa mesafelere, şehir içi taşımacılığa doğru yönlendirmek lazım. Belediyeler eee şehir içi taşımadan çoğu zarar ediyor. Bu zararı önlemenin yolu da tamamen özelleştirmeden geçer. Özelleştirdikleri zaman da hem zararları azalır hem de kaliteyi artırırlar.  Havaş modelinin özel sektör olarak yapılması lazım. Biz bunu öneriyoruz. Bütün Türkiye genelinde Havaş modelinin özel sektör tarafından yürütülmesi lazım.  20 yıl içinde maalesef gelişmeler olmadı. u konuda,  planlama dediğim en önemli şeylerden bir tanesi de ulaştırma sistemlerinin birbiriyle entegre olacağı şekilde altyapıların oluşturulmasıdır.     Dünyanın gelişmiş ülkelerinde havayolu, demiryolu ve karayolu birbirine entegredir. Bu entegrasyonu sağlamak için de mutlaka altyapılarda geçiş müsaadeleri, giriş-çıkış müsaadelerinin alınması lazım.     İşte dediğim gibi Sabiha Gökçen’de şehirlerarası otobüslere girişi yasak.    Böyle bir şey olabilir mi ya? Bursa Belediyesi taşıma yapıyor. Kocaeli Belediyesi taşıma yapıyor. Biz yapamıyoruz. Dolayısıyla en önemli sorunların başında  planlama var. Planlama… Yani şu anda  bir entegrasyon yok. Yolcu sayıları, yolcu sayıları sayılabilir, ölçülebilir hâle gelmiştir. Ulaştırma Bakanlığı bu konuda düzenleme yaparak şu mesafelerde, şu… Bu mesafelerde bu altyapıyı; işletme entegrasyonu sağlanarak, yolcuların kolay, hızlı, ekonomik bir şekilde geçişini sağlayacak altyapı oluşturulması lazım. Ve tren, otobüs ve uçak biletlerinin aynı, eş zamanlı satılması ve entegre olması lazım. Entegrasyon şart. Şu altyapı ve işletme entegrasyonundan bahsediyorum. Hem altyapı hem işletme entegrasyonu. Çok önemli konular. Uzun uzun konuşulacak konular. Ahmet Gözen   Evet.  son yıllarda Türkiye ve dünya hızlı bir şekilde elektrikli arabaya dönüyor.  Elektrikli otobüsler ve çevreci taşımacılık konusuna Türkiye ne kadar hazır? Mustafa Yıldırım  Şu anda şehirlerarası otobüsler için bunu söylemek mümkün değil. Özellikle şehir içindeki taşıtlarda bunu yapabiliyoruz.  Şehir içinde yapanlar var. Elektrikli araçlar var ama şehirler arasında şu anda böyle bir hazırlık yok. e 2035 yılında zorunlu hâle gelecek diye düşünüyorum.    2035 yılını bekleyeceğiz. Elektrikli araçların kullanımı konusunda biraz daha zamana ihtiyacımız var. Ama yolu açık yani… 2035 dediğiniz, üreticilerin yapacağı çalışmalara bağlı;  bu araçların yatırım maliyetleri, işletme giderleri hepsinin hesaplanması lazım. Onun için  mutlaka üretici firmaların burada ön adım atması lazım. Devletin de teşvik etmesi lazım. Ahmet Gözen    Mustafa, sen yenilikçi bir federasyon başkanısın. Seni yıllardan beri, 40 yıldır tanıyoruz. Federasyon olarak yani  TOF olarak dijitalleşme, yapay zekâ veya akıllı biletleme sistemleri üzerine bir projeniz var mı? Ben senin geçmişte bir sürü projeni biliyorum da onun için soruyorum bunu. Mustafa Yıldırım Bu konuda ilk yola çıkanlardan bir tanesiyiz ama maalesef sektörü bir araya getirerek bunu başaramadık. Başkaları başardı. Şu anda sektörü sömürüyorlar. Bu sömürü Türkiye ile sınırlı kalmıyor; uluslararası ticarete doğru döküldü. Şu anda Türkiye’de e pazarın %70’ine sahip olan bir platform tamamen yabancı büyük e karteller tarafından satın alındı ve Türkiye resmen otobüsçülükte sömürülüyor. Ve Türkiye’den kazanılan paralar da yurt dışına transfer ediliyor.  Bu konuda dediğim gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın, bütün elektronik ticaretle ilgili platformlarda Ticaret Bakanlığı’nın mutlaka bir düzenleme yapması lazım. Yerli ve millî yazılımları desteklemesi lazım.      Ben de… Bizim Ulaştırma Bakanlığımızla beraber görüşmelerimiz devam ediyor. Bakanlığın böyle bir yazılım yaparak eee PTT Teknoloji üzerinden… Öyle bir görüşmemiz oldu. PTT Teknoloji ile beraber böyle bir platform hazırlayıp bunun tamamen  sektöre mâl edilmesi lazım. Hatta  komisyon oranları yerine uçaklarda olduğu gibi hizmet bedeli kavramına geçilmesi lazım.  yani bir taraftan platformlara %10, %13 para vereceksiniz. Diğer taraftan otobüsü kaldıran firma %20 alacak. %33’ünü verdiğiniz zaman otobüsçüye para kalmıyor. Bu da çeşitli sorunlar yaratıyor ve maliyetlerin artmasına neden oluyor. Ahmet Gözen Bu tam bir manşetlik olay. O zaman şöyle bir durumda… Şu anda eee otobüs işleticisi kâr etmiyor. %33’ü gittikten sonra eee yani hammallık yapıyor ve bir de ifadenizde şu geçiyor gördüğüm kadarıyla: Bu platformlar yabancı oldukları için para tamamen yurt dışına transfer oluyor. Büyük ölçüde yurt dışına transfer oluyor. Bu çok önemli bir şey.  Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında Türk otobüsçülüğü hangi konularda önde, hangi konularda geride kalıyor?  Mustafa Yıldırım Valla Avrupa otobüsçülüğü ile karşılaştırıldığında Türk otobüsçülüğü geride değil. Hâlâ ileride ama son yıllardaki gerilemeler bizim  bu farkımızı, Avrupa ülkeleriyle olan farkımızı azalttı.         Onun için biz hizmette, şehir içi hizmetlerde, işte otobüs içi hizmetlerde, yer hizmetlerinde bütün Avrupa ülkelerinden iyi durumdayız. Her şeye rağmen hâlâ iyi durumdayız. Buna rağmen direniyoruz. Hizmetlerimizi, alışkanlıklarımızı, iyi alışkanlıklarımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Vatandaşa da hak ettiği hizmeti vermeye çalışıyoruz. Hem ekonomik hem de kaliteli hizmet vermek için sektör elinden geleni yapıyor; mevcut imkânlarla.  Ahmet Gözen  Bir de çok önemli bir konu var: Terminal işletmeleri ve şehir içi otobüs giriş yasakları hakkında görüşünüz nedir? Buna bir ilave daha yapmak istiyorum. Son günlerde televizyonda bir dizi izliyoruz. Veliaht dizisi.  Evet. Veliaht dizisinde  Bayrampaşa  Otogarı ile ilgili olaraktan…  Bayrampaşa ile ilgili hiç olumlu ifadeler almıyoruz. Yani sanki otobüs terminallerinin sorun yeriymiş gibi sunulmasında TOF olarak, sektör olarak bir tepkiniz olacak mı? Bunu da e görmek istiyorum. Mustafa Yıldırım  Bunu  İsdtanbul Büyük Şehir  genel sekreter yardımcımızla konuştuk. Sektörün içinde iyiler, kötüler vardır ama  bir sektörü karalamaya kimsenin bu kadar hakkı yok.     Bu filmin otogarda çekimine müsaade edilmemesi, otogara girişlerinin engellenmesi için gerekli talepte bulunduk.      Onu da en kısa zamanda gerçekleştirecekler. Yani Veliaht dizisi ahlaksız bir teklif… Yani sanki bütün sektör kötü. Sektörün içinde her sektörde olduğu gibi iyiler de var, kötüler de var. Ama %90’ı iyi olan sektörün tamamını böyle göstermek de hiç kimsenin hakkı değil. Onlarla gerekli mücadeleyi yapacağız. Ahmet Gözen Vallahi ben sana bir şey söyleyeyim. Yani eskiden seninle birlikte bu sektörde çalıştığım için söylüyorum bunu. Çok içim acıttı yani. Doğru. İnanın o kadar moralim bozuldu ki ve yüzlerce insan da beni aradı. “Mustafacığım, lütfen bu konuyla ilgili gerekli tepkiyi koy.” Ahmet Gözen  Bir de şehir içi otobüs giriş yasakları hakkında görüşün ne? Biraz evvel bunu söz ettin. Mesela Bursa’yı söz verdin.  mesela e yeni yapacağımız birtakım şeylerde bu ifadeleri kullanıyorsun. Nedir? Mustafa Yıldırım  Türkiye’deki en önemli sorunlardan bir tanesi kanunlar ve yönetmelikler arasındaki çelişkilerdir. Şu anda 4925 sayılı Taşıma Kanunu bize her türlü hakkı verirken, belgelerle bizi tanımlarken, şehir içine girdiğiniz zaman özellikle İstanbul Belediyesi, İstanbul sınırları içinde turizm taşımacılığına müsaade etmiyor ve havaalanına turist transferi yapmaya kalktığımızda yolda arabayı, turist içindeyken bağlıyorlar. Bunun çok canlı bir örneği de şudur: Bir gün havaalanına giden bir aracın eee şehir içi belgesi olmadığı için… İhtiyaç yok. Yani bizim şehirlerarası belgemiz var. D2 yetki belgesi var. B2 yetki belgesi var. Bunları kullanırken içinde 13 tane turistin olduğu bir aracı bağlıyorlar. Turistler arabadan inmiyorlar ve arabayı turistler içindeyken kamyona yükleyip parka çekiyorlar. Büyük rezalet. Ben bunu o zaman İstanbul Valimizdi Sayın  valimize anlattım.  Zamanın valisi Ali Yerlikaya’ya. Sonra  bakanlıklara anlattım. Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a anlattım. Gerekli müdahaleyi yaptılar ama  hâlâ aynı sıkıntıları İstanbul’da yaşamaya devam ediyoruz. En önemli sorunlardan bir tanesi de kanun ve yönetmeliklerimizin eş zamanlı ve birbiriyle uyumlu hâlde yapılmaması; şu anda bize sorun yaratıyor. Belediyeler UKOME kararlarıyla beraber turizm taşımacılığı yapan araçlarımıza eee engel koymaya çalışıyorlar. Ceza yazıyorlar, ağır cezalar yazıyorlar. Polis de bunlara uyuyor.     İçişleri Bakanlığı’na da, ilgili Ulaştırma Bakanlığı’na da bunları anlatıyoruz, anlatıyoruz ama havanda su dövüyoruz.      Maalesef hâlâ çözüm üretilmiş değil.      Şehir içi yollarda  turistlerin… Yani turist hangi aracın taşıyacağı belli: D2 yetki belgesine sahip araçlar. Bir de burada başka bir sıkıntı var. 8+1 araçlar… Yakın geçmişe kadar, 2016 yılına kadar eee kullanılıyordu,     2019 yılına kadar kullanılırken Avrupa Birliği’nin aldığı bir karar gereğince şu anda 8+1 araçlar… 14.000.000 tane araç var Türkiye’de. Bunlar satın alınmış. Kullanamaz duruma geldik. Bunlar D1, D2 belgelerine otomobil olarak kaydedilip 8+1 araçların lüks otomobil olarak kaydedilip  küçük aile gruplarını, turist gruplarını taşımalarına imkân verilmesi lazım.     Bu konularda da bakanlıklarla yoğun çalışmalarımız devam ediyor ama sonuç almakta biraz zorlanıyoruz. İnşallah önümüzdeki günlerde bunları çözeriz diye düşünüyorum. 27 Ekim’de bizim eee Ulaştırma Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlıklarla beraber bir çalıştay yapacağız. Bunlar gündeme gelecek.       Çözüm için talepte bulunacağız. Ama defalarca geldik. Çözüm olur mu, olmaz mı? Onları artık hep beraber göreceğiz. Ahmet Gözen Mustafacığım, seninle biz çok çalıştay lara gittik ama bir netice yok. Yani hep siz e sektör içerisinde istiyoruz ama… Ya burada devletin özel sektöre bakış açısını değiştirmesi lazım. Kamunun özel sektöre bakış açısını değiştirmesi lazım. Özel sektörden yoksun bir dünya yaşanmayacağını bilmesi lazım. Mustafa Yıldırım Biz özel sektör olarak da  doğru konmuş kurallara, kanunlara, mevzuatlara uymaya hazırız. Yeter ki o kanunlar, mevzuatlar birbiriyle çalışıp ulaşım önünde engel teşkil etmesinler. Ahmet Gözen Çok önemli. TOF Genel Başkanısınız., sizin bildiğim kadarıyla 15 tane daha ayrı bir dernek var.. 15 derneği temsil ediyorsun ve bu sektörde yaklaşık 100.000 kişiyi aileleriyle birlikte siz temsil ediyorsunuz.     Bu çok önemli bir rakam. Yani  Sayın Mustafa Yıldırım, TOF Genel Başkanı olaraktan ve aynı zamanda Türkiye Odalar Birliği başkanlığında şehir i Taşımacılık meclis başkanı olaraktan   TOF’la hükümetin ilişkileri ne noktada?  Mustafa Yıldırım  Ahmet ağabey  Bakanlıklarla çok iyiyiz. Genel müdürler, genel müdür yardımcıları, Sayın Bakan bizi çok iyi tanıyor. Sürekli temas hâlindeyiz onlarla. Meselemiz şu: Hızlı karar almakta zorlanıyoruz. Yani eee “haklısınız” deniyor ama haklı haklarımızı alamıyoruz. Çünkü diğer kanunlar çelişki yaratıyor. Eee yerel yönetimler esasıyla yaşadığımız sıkıntılar var. Bunları da bu eee önümüzdeki hafta, bu ay içinde yapacağımız çalıştayda gündeme getireceğiz. İnşallah bu çözüm üretirler. En büyük sorunumuz, “tamam, haklısınız” deyip hakkımızı alamamak oldu. Şu anda ilişkilerimiz iyi. Bakanlıktan toplantılar oluyor. Genel müdürler, genel müdür yardımcılarıyla sürekli toplantılar yapıyoruz. Havanda su dövüyoruz.     Çözüm üretemiyoruz. Mesele o yani. Yani ceza uygulamalarında çok hızlı davranan bakanlıklar eee maalesef bizim sorunlarımızın çözümünde aynı hızı göstermiyorlar ve hem insanlara hem sektöre nefes aldıracak adımları atmamızda bize yeteri kadar destek olmuyorlar.Yani insani ilişkilerde TOF’la gayet iyiler.  Bu Durum  bizim sadece sektörümüzde değil; bizim sektörlerimiz… Bizim ülkemizde maalesef özel sektör kamu işbirliklerinde verimlilik yok.     Bu konuda mutlaka  dediğim gibi hükümetin, cumhurbaşkanlığının bir irade koyması lazım. Özel sektör, sivil toplum örgütleri, bütün meslek gruplarında kamu kurumlarıyla, ilgili kamu kurumlarıyla beraber bir araya gelip … Hatta ben şunu da söyledim: Bizim sektörde  yapılması gereken en önemli şey Ulaştırma Koordinasyon Kurulunun kurulması ve ilgili tüm bakanlıkların temsilcilerinin, sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla beraber Ulaştırma Koordinasyon Kurulu… Yani mevzuatlar arasındaki çelişkiler, sorunlar, gelecekle ilgili planlama, dijital ortam; bütün bunlarla ilgili düzenlemelerin yapılacağı bir yapıyı mutlaka beraber kurmamız lazım.    Bunun adını da ben kendim böyle bir koydum: Bakanlıklar arası Ulaştırma Koordinasyon Kurulu. Aynı zamanda sivil toplum örgütlerinin de içinde yer alacağı bir yapı oluşturmak lazım.     Bu işte, benim az önce dediğim planlamaları bu sayede yapma imkânımız olur. Bir bakanlık temsilcisi, diğer bakanlık temsilcileri yan yana geldiğinde, onun dediğine o itiraz etsin, onun dediğine o itiraz etsin. Ama doğruyu bulalım ve doğruyu uygulayalım.         Türkiye’nin ve bölgede taşımacılığın önündeki engelleri kaldırıp… Bütün sektörler için geçerli: Bu koordinasyon kurullarının oluşturulması ve Türkiye’de  ulaşımın önündeki engelleri kaldırmanın yolu da böyle bir koordinasyon kurulmasından geçiyor. Koordinasyon kurulunun kurulmasından geçiyor.  Ahmet Gözen Çok ilginç. Mustafacığım, Türkiye Tekstil Hammadde İhracatçıları Birliği Başkanı var. Ahmet Öksüz.  Tanır mısın, bilmiyorum.      Benim çok değerli bir kardeşim. Bu insanlar yaklaşık Türkiye’de Cavit abiy le de bunu konuşuyoruz,  tekstilde  Yaklaşık 150-200 milyar dolar yatırımı var.     Aynı şikâyetleri onlar da yapıyorlar. Diyorlar ki Türkiye’de, diyorlar, sektörün bir koordinasyon kuruluna ihtiyacı var. Devlette Koordinasyon yok diyorlar. Mustafa Yıldırım  Bu koordinasyon kurulları özel sektör–kamu işbirliğidir. Ne nasıl yapılacağını oturup beraber tanımlayalım.     Verimliliği artıralım. Türkiye’nin ekonomisini büyütelim. İhracatını büyütelim. İstihdamı kolaylaştıralım.    Türkiye’nin mutlaka yapması gereken, bana göre bütün sektörler için… Ulaştırma ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu var mesela. Ona benzer kurumların bütün sektörlerde kurulması lazım. Ahmet Gözen Seni yaklaşık 30 yıldır tanıyorum.  Sektörün Metro Turizm, Ulusoy’da ve TOF’ta, diğer kurumlarda  uzun yıllar  tecrübelerin oldu. Bugünkü vizyonunuz nasıl şekillendi?— Ben mimarlık… E olarak, lise yıllarında çalışmaya başladığım Ulusoy’da eee her şey doğaçlama gelişti. Yeni Nesillere Nasihat olsun. Mustafa Yıldırım  Eğer kendinizi, işinizi seviyorsanız, kendinizi işinize veriyorsanız o zaman e her şeyin iyisini, güzelini üretebiliyorsunuz.     Geçmişte yaptıklarımız…  İşte Ulusoy’u  Ahmet ağabey seninle birlikte yaşadık.      Gördünüz; orada yaptıklarımız… Türkiye’de bir marka yarattık. Hakikaten çok güzel bir marka yarattık. Yolcularımızın mutlu olduğu…  Ahmet Gözen Hatta ben bir şey ilave etmek istiyorum Mustafacığım. Sen o dönemdeki başarıların neticesiyle Bakırköy Belediye Başkanlığı sana teklif edildi. Tayyip Bey o zamanlar Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Sana olan Sn. Tayyip Erdoğan Beyin  tekliflerini çok yakından biliyorum.  Sen bunları bir kenara bıraktın; kendini adeta ulaştırma sektörüne adadın.  bu senin vizyonunu muazzam bir noktaya getirdi. Kadir kıymet bilinirlik var mı? Mustafa Yıldırım Valla kadir kıymetten ziyade eğer bir işi severek, isteyerek yapıyorsanız, insanların mutluluğu için çalışıyorsanız  kendinizi geliştirmenizin önü açılıyor zaten.  kadir kıymet bilme olayı  maalesef  özel sektörde, patronlarda böyle bir kadir kıymet olayı olmadı. Olmuyor. Zaten aile şirketlerinin yapısı ortada zaten. Ahmet Gözen Tam da sözüm ona geldi. Suallerimizin içinde bu var. Sektörde kurumsallaşma ve aile şirketlerinde profesyonel yönetime geçiş süreci hakkında ne düşünüyorsunuz?    Ki bunu en derinden yaşayan sensin.  neler söyleyeceksin bu konuyla ilgili? Mustafa yıldırım Çok büyük bir şirketi, çok  eski yıllarda başladık ve çok büyüttüğümüz bir şirketin  kurumsallaşması konusunda önemli adımlar attık.     Ama aile içindeki ilişkiler, kardeşler arasındaki ilişkiler, kardeşlerin çocukları arasındaki ilişkiler zaman içinde bunu darmadağınık hâle getiriyor ve o koca imparatorluk gibi, “şirketler çökmez” dediğimiz şirketleri çökertiyorlar.    Burada aile şirketlerinin çok daha dikkatli olması lazım. Profesyonel kadrolarla yönetilmesi lazım. Kurumsal yapılarını doğru oluşturmaları lazım.    Yönetimlerini doğru oluşturmaları lazım ve bunu aile bireylerinin keyfine, inisiyatifine, duygularına bırakmayacak şekilde önlemler almaları lazım.       Aksi takdirde kolay büyüyen, kolay gelişen, hızla büyüyen şirketler maalesef çökmek zorunda kalıyor ve dağılmak zorunda kalıyor. Bunun en canlı örneği de Ulusoy işte.      Ahmet Gözen Evet. Senin Ulusoyun gelişmesinde  orada çok büyük emeğin var. Demek ki aileler buna hazır değiller. Mustafacığım, , bir sürü e basından olan ve İstanbul’daki özel sektörün içinde olan bir insan olaraktan bu otobüs şirketlerine yeni mesela otobüs alma heyecanı var. Bu sektöre girmek isteyen gençler var. Bu genç girişimcilere ne tavsiye… Yani otobüs sektörüne girsinler mi ve ciddi paralar harcıyorlar bu konuyla ilgili? Mustafa Yıldırım  Şunu söyleyeyim: Ben  son 20 yıldan beri… Benim 2012 yılında hükümetin politikalarına, havayolu ve demiryoluna yapılan yatırımlar… Ki bunlar Türkiye’nin ihtiyacı olan şeylerdi. Yanlış değildir.    Türkiye havayolunda çok hızlı büyüdü. Demiryolunda da hızlı büyüdü. Eee bir yazı yazmıştım: “Bu sektörden kaçan kurtulur.”  Çok iyi hatırlıyorum. Evet. Kaçan kurtulur.        Şu anda sektör…  yatırım yapılacak durumda değil. Kârlı olmayan bir sektör durumuna geldik.    Yeni düzenlemeler, planlamalar yapılırsa, farklı birtakım kurumlar kurulursa, farklı  mesafelerde farklı taşımacılık modelleri oluşturulursa,  bu olur.     Mesela şu anda halk otobüsçülüğü yapılıyor Türkiye’de. Halk otobüsçülüğünün daha kurumsal bir yapıya kavuşması lazım. Bunun da Havaş gibi eee kurumsal yapılarla beraber olması lazım. Öyle bireysel taşımacılarla beraber şehir içi taşımada kaliteyi yakalamak mümkün değil.    Onun için bir an önce kurumsallaşmanın önündeki adımları atmak lazım. Sektöre yeni girecek genç girişimcilere de…  Bir abi olarak? Yani akıllı olsunlar. Bu sektör artık  maliyetleri ve riskleri her geçen gün artan bir sektör durumuna geldi. Ben şahsen tavsiye etmiyorum.     Direnenlerin de çok dikkatli, temkinli, akıllı olması lazım. Planlı işler yapmaları lazım. Önünü görmediği yere adım atmaması lazım. Söyleyeceklerim bu.   Ahmet Gözen  Afyon Üniversitesinde  ulaştırmayla ilgili olaraktan Afyon Üniversitesi’nde kaptanlarla ilgili bir fakülte veyahut da bir yüksekokul… Kaptanlar Kulübü.  Çalışman vardı ı ne oldu o konu Şirketlere iyi Kaptan Şöför yetiştirmek için. Mustafa Yıldırım  Ahmet Ağabey Doğru. Kaptanlar Kulübü. Kaptanlar Kulübü. Otobüs işletmeciliği. Onunla ilgili konuşmalarım vardı ve gidiyordun; Orada kongre, seminerlere katıldık. Şöyle: tabii ki faydaları olmuştur. Çok faydaları olmuştur bu çalışmalarımızın ama beklenen sonucu alabildik mi? Hayır.     Türkiye’de  otobüs kaptanlığı ve ticari araç sürücülüğü ile ilgili mevzuatların tamamen değişmesi lazım.     Şu anda eğitimler yeterli değil. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı bir araya gelerek ticari araç sürücülüğüne, özellikle şehir içi–şehirlerarası ticari araç sürücülüğüne yeni bir eğitim programı hazırlanması lazım. Programın hazırlanması lazım ve en az 6 aylık eğitim, teorik eğitim…  Şu an  Kaptanlar yeterli değil. Ve kazaların yaşanma nedenlerinden bir tanesi de kaptanların eğitimlerinin yetersizliği.     Bir de kaptanların hakları, sorumlulukları nelerdir; onların özlük haklarının tayin edilmesi lazım. Asgari ücretle çalışan bir adam  bu sektöre fayda sağlayamaz.     Mevsimlik işçi gibi yazın şoför alıp kışın çıkarıyoruz. Bu doğru bir şey değil. Bu, meslek olarak kabul edilebilir olması lazım.     Bu konuda da Çalışma Bakanlığı’nın mutlaka bir  kaptan tanımı getirmesi lazım. 40 tane insanı emanet ettiğiniz insanın eğitimini yeterli hâle getirmeniz lazım. Teorik eğitimlerini de sürekli güncellememiz lazım. Ben diyorum: En az 6 ay teorik eğitim, bir de saha eğitimlerinin sürekli yapılması lazım. Aksi takdirde kazaları yaşamaya devam edeceğiz ve şoförlerin hakları doğru tanımlanmadığı sürece de biz şoför bulmakta zorlanacağız. Sıkıntı yaşamaya devam edeceğiz. Ahmet Gözen Mustafacığım eee zaman çok hızlı geçiyor. 40 dakikayı bulduk şu ana kadar. Türkiye otobüsçülüğünün 5 yıl sonraki geleceğini nasıl görüyorsun?  Mustafa Yıldırım Geleceğini planlamaya bağlıdır. Eğer devletle… Kamu  Özel sektör bir araya gelirse, ciddi bir planlama yapılırsa  otobüs işletmeciliğinde yatırımların farklı alanlara kaydırılarak şehir içine, kısa mesafelere doğru yönlendirilerek… Hatta belki raylı sistemlere yönlendirilerek yapılması lazım. Aksi takdirde mevcut hâliyle beraber otobüs işletmeciliği uçuruma doğru sürüklenmeye devam ediyor. Ahmet Gözen  Peki,  demek ki Otobüs sektörünün  geleceğinden  mutlu değilsin.  Mustafa Yıldırım  Saygılıyım ben. Yani… Benim söylediklerim hep haklı çıkıyor. İşte giderek daralan bir sektör; giderek kalitesini yitiren bir sektör; taşıma hizmetlerinde kaliteyi yitiren bir sektör hâline geldik. Bunun önüne geçmek için de kamu–özel işbirliği yapması lazım, yapılması lazım. Ahmet Gözen Mustafacığım, yeniliklerin adamı oldun.  hatırlıyor musun;  Türkiye’de  otobüsler akaryakıtı nakit parayla alıyorlardı. Sen kalktın; bunu kart sistemine geçirdin. “Olmaz” dediler.   Ve neticede başarılı oldun.     Bu sektörü bir TOFET’i kurdun, sonra TOF’u kurdun ve  TOF’un önümüzdeki dönemde öncelikli projeleri neler olacak? Neden TOF’u kurdun? TOFET’ten neden ayrıldın? Bunları bir toparlar mısın? Daha doğrusu öncelikli projeleri TOF’un ne olacak? Mustafa Yıldırım  Şimdi TOF’un ve… Bizim bir tane daha federasyon var: Türkiye Otobüsçüler Federasyonu var. Zaman zaman bir arada oluyoruz, görüşüyoruz. Rekabet iyidir. Tek başına bir federasyondansa iki tane federasyonun birbiriyle yarışması  çalışmaları hızlandırıyor.     Dolayısıyla önümüzdeki dönemde, şu ana kadar konuştuklarımızın  yapılması için elimizden geleni yapıyoruz. İlgili bakanlıklarla, ilgili kurumlarla görüşmelerimiz devam ediyor. Dediğim gibi en önemlisi ulaşımda planlamayı yapmak istiyorum; ben yapılmasını istiyorum. Bu konuda da gerekli girişimleri sürdürmeye devam edeceğiz. Dolayısıyla ne insanlarımız zarar etsin, ne ülkemiz sıkıntı yaşasın, ne kazalar olsun. Bütün bunlarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Etmeye devam edecek.   Ahmet Gözen Mustafa’cığım , artık suallerin röportajın sonuna geldik. Son olarak bir cümleyle sektörün bugünkü hâlini nasıl tarif edersin?  Mustafa Yıldırım  Bugünkü hâli, geçmiş yıllarla kıyasladığımızda hiç iyi değil. Giderek daralan bir pazar, daralan yolcu sayısı, azalan yolcu sayısı… Firmalarımızda, firmalarımız arasında ciddi rekabet var. Bu rekabetin mutlaka engellenmesi lazım. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu konuda birtakım düzenlemeler yapması lazım. Eee, sefer sayılarını azaltmak lazım; doluluk oranlarını artırmak için. Ve makul seviyede ücretlerle vatandaşlarımızı taşımamız lazım. — Yani eee şu ana kadarki konuşmalarımızda eee ulaşım sektörü, otobüs sektörü bayağı problem içinde yaşıyor. Mutlu değil yani. Kaçan kurtulur dedim ya.  Ahmet Gözen  Peki, son sözlerini alayım. Aydın’a ne söyleyeceksin? Türk halkına ne söyleyeceksin? Ulaşım sektöründeki dostlarına ne söyleyeceksiniz. Son söz ve Aydın’a mesajınız? Mustafa Yıldırım  Aydınlılara ve tüm izleyicilere saygılarımı sunuyorum. Otobüs işletmeciliği Türkiye’ye her zaman lazım. Kaynak israfını önleyip yatırımları “ölü” değil “diri” hâle getirmek; çalışanı ve vatandaşı koruyan, ekonomik ve kaliteli hizmeti mümkün kılan düzenlemeleri hayata geçirmek zorundayız. Siyaset konusunda ise tarafsız kalmayı tercih ettim; Türkiye’de arzu ettiğim anlayış yerleşmedikçe siyasete girmeyi düşünmüyorum. Ahmet Gözen  Sayın Mimar  TOF Genel Başkanı Sayın Mustafa Yıldırım  kardeşim ile Röportajımızı TOF Genel Merkezi’nde gerçekleştirdik. Bu Röportajda Yanımızda Bulunan TOF Genel Bşk Yardımcısı  Sn. Tahsın Yücefer Başkana ve Kardeşim Mustafa Yıldırım Kardeşime Sağlıklar dilerim ve Teşekkür ederim.  İzlemek için YouTube kanalıma beklerim;                                                                                   https://youtube.com/@ahmetgozen8179 üye olmayı unutmayın
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2025 -Salı

Ak Parti sarı binayı özlemiş ve TOF Genel Başkanı Mustafa Yıldırım röportajım

‘’HÜKÜMETLE DIYALOĞUMUZ VAR AMAN NETİCE ALAMIYORUZ SEKTÖR CAN ÇEKİŞİYOR ‘’.
AYDIN İLİNE YAZIK OLUYOR AK PARTİLİLER SARI BİNAYI ÇOK ÖZLEMİŞLER.

 Değerli Okuyucularım  Bu Haftaki yazım ayak üstü okunacak bir köşe yazısı olmadı bu uzun röportajım. İSTANBUL DAN SUNUYORUM.

Sayın TOF genel Başkanı Sayın Mimar Mustafa Yıldırım Geçmiş dönem Ulusoy Genel Müdürü  ile yaptığım Röportaj

   Çok dersler içermektedir, lütfen çok dikkatli okuyun konu içinde

DEVLET HOLDİNGLER SEKTÖR YÖNETİCİLERİ  İÇİN ELLİ YILLIK TECRÜBEYİ İÇEREN BİR RÖPORTAJDIR..TARİHE NOT BIRAKIYORUM BU RÖPORTAJ İLE .

  • Röportajın çözümünde bana yardımcı olan ve DENGE GAZETESİNDE Konuyla ilgi haber yapan  Denge Tv ,Denge Gazetesi sahibi değerli kardeşim Sayın Emin Aydın Kardeşime de teşekkür ederim.

 Sizlere  Günaydın Güzel bir hafta diliyorum .

        Size Uzun zamandır İstanbul dan Söz etmiyorum, Her ne kadar Aydın Yerel basınında 30 yıldır gazetecilik yapsam da İstanbu lu es geçmek mümkün değil İstanbul demek Türkiye ve dünya demektir.

 Yıllardan beri söylerim Aydın Ticaret Odası Borsası İstanbul da Ajanslarını Ticaret ofislerini Kurmaları gerekir .

Çünkü,

 Aydın Çok Küçük bir şehir Ticareti ile sanayisi ile çok küçük Dahası Aydın ilinde Bol dedikodu var başka hiçbir şey yok.

 .

    Buna Çok Üzülüyorum.

 Aydın Sanayicileri Ticaret Adamları Mutlaka İatanbul da olmalılar GAZİANTEP LİLER,MARAŞLI LAR,KONYA LILAR TRABZONLU LAR KONYALI LAR  DENİZLİ LİLER BURSA LILAR VS.

    Bu şehirlerin hepsinin buralarda merkezleri ve ajansları var

   Dilim varmıyor ama Maalesef

‘’AYDIN SANAYİCİSİ,TİCARET ADAMI MİLLETVEKİLLERİ  İNSANI TÇALIŞMIYOR DİYE   İSTANBUL DA İFADE EDİLİYOR.’’

BAKIN AYDIN İLİNDE SANAYİCİSİ MÜTEHAHİDİ BÜROKRATI AYDINLI DEĞİLDİR

  Son zamanlarda politikacıların Aydın ilini yönetenlerin aydın iline hiçbir faydaları yok Aydın ili Tam bir keşmekeş yaşıyor  Çünkü bu ilde ben DE yaşıyorum  Herşeyi İstanbul da da yaşayan ,

Ticaret yapan bir insan olarak bunları söylüyorum Herkes günü kurtarıyor AYDIN İLİ ADETA BİR KÖY Bunda milletvekillerin, Belediye Başkanlarının Valinin vizyonsuzlukları sebebiyet vermektedir.

  Aydın Valisi ve Ak parti Milletvekilleri il Başkanı ne yapıyorlar hiçbir projeleri yok . Şimdi Buna Sn. Özlem çerçioğlu katıldı şikayetb ettiği konular ortadan kalktığına göre onu da göreceğiz.

   Özellikle  Şimdilerde AK Parti İl Başkanı  Sn. Mehmet Erdem 20 yıldır üstüne düşen hiçbir şey yapmamıştır.

 SN. Özlem  Çerçioğlunun AK PARTİYE GEÇMESİ Ak Parti İl başkanının ve Ak Parti Milletvekillerin can simidi olmuş SARI BİNA ÖNÜNDE ÖZLEM HANIM İLE resim çektirme yarışına girmiş vaziyetteler .  

  Yahu Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlıüğı 340 Bin CHP li seçmenin reyi ile seçilmiş bir makamdır AK Parti olarak siz bu makama oturturup resim  çektiremezsiniz Bu Kadar Utanmazlık olur mu .

     Ne kadar Özlemişler Bu Sarı Binayı Bakanların Biri gidiyor biri geliyor ama hiçbir FAYDALARI YOK BU GELİP GİDENLERİN. KARŞILAMA İÇİN BİR TEK MEHTER TAKIMI KURSALAR İYİ OLUR. Durmadan    Resim çektiriyorlar .

   Daha Düne Kadar Sn. özlem Hanıma Hakaret eden bu insanlar bu gün Sn. özlem Çerçioğlu na övgüler yağdırmaktan resim çektirmekten UTANMIYORLAR NE KADAR ÜZÜCÜ VE BASİTLİK OLDUĞUNU AYDIN HALKI BUNLARI GÖRÜYOR.

ÇOK YAZIK .    

   NE ACI NE SEVİYESİZLİK BASİRETSİZLİK ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM AYDIN HALKI BU DURUMU İBRETLE İZLİYOR.

‘’ ŞAİRİN DEDİĞİ GİBİ AKSIRINCAYA KADAR TIKSIRINCAYA KADAR YİYİN RESİM ÇEKTİRİN Beyler.

 BUNUN HESABINI ÇOK DEĞİL 2 SENE SONRA SANDIK HALKIN ÖNÜNE GELİNCE CEZASINI ÖDEYECEKSİNİZ. BUNU DA UNUTMAYIN’’

  • NEYSE KONUMUZA DÖNELİM.

  İstanbul da Hayat  Ticaret Baş döndürücü Şekilde geçiyor insana gün yetmiyor.

 Değerli Okuyucularım,

Her sektörde olduğu gibi  TÜRKİYE KARAYOLU YOLCU TAŞIMACILIĞININ MERKEZİ İSTANBUL DUR.

  Bunun Karar vericilerin en başında Türkiye Otobüscüler Federasyonu TOF gelir Bunun Genel Başkanı Çok Değerli Kardeşim MİMAR MUSTAFA YILDIRIM  Beydır.

   Kendisi ile OTOBUS SEKTÖRÜ ile ilgili çok çarpıcı röportaj yaptığım.

    Röportajımı KADİM DOSTUN DEĞERLİ KARDEŞİM SN TV DEN ve DENGE GAZETESİ  SAHİBİ SN.  EMİN AYDIN BEYE GÖNDERDİM ODA ÇOK BÜYÜK ZERAFET GÖSTEREREK DENGE GAZETESİ İNTERNET GAZETESİ SAYFASINDA SN.ERDAL SAGLAM KARDEŞİMLE HABER YAPMIŞ TEŞEKKÜR EDERİM.

 TOF TÜRKİYE OTOBÜSCÜLER FEDERASYONU BAŞKANI     

 SAYIN MUSTAFA YILDIRIM İLE RÖPORTAJIM.

Değerli izleyiciler,  kıymetli okuyucularım  

Bu Röportajımı    ,https://youtube.com/@ahmetgozen8179 abone olmayı unutmayın.


Size bugün İstanbul’dan söz ediyorum. İstanbul’da ulaşım sektöründe duayen olmuş, ulaşım sektörünün baş insanlarından birisi olan  Sayın Mustafa Yıldırım’dan söz etmek istiyorum.

Ahmet Gözen  

Sn. Mustafa Yıldırım ulaşım sektöründe duayen olmuş bir kişisiniz. Mustafa Bey, siz nerelisiniz? Hangi okulları bitirdiniz?

 TOF Türkiye Otobüsçüler Federasyonu başkanısınız. Ulusoy, Metro Turizm başkanlığı yaptınız.

   İstanbul Otogar yapımında bulundunuz. İstanbul Ticaret Odası Meclis Faaliyetleri başkanlığınız var. Sizi devamlı basında izliyoruz. Sizi okuyucularıma, izleyicilerime tanıtmak istiyorum. Ayrıca Türkiye Odalar Birliği Karayolları Yolcu Taşımacılığı Sektör Meclisi başkanlığı da yapıyorsunuz.

     . Sizinle 30 yıllık arkadaşlığım var. Bu röportajımız bir yerde özgeçmişiniz olsun. YouTube kanalımda                                                                                   https://youtube.com/@ahmetgozen8179 yayınlayacağım röportaj, tarihe not bırakacak bir röportajdır.

    Bunun için çok önemli. Çünkü siz ulaştırma sektöründe duayen insansınız. Sizi dinliyoruz. Bir anlatır mısınız Mustafa kardeşim?

Evet. Sorularla başlayalım isterseniz. Önce bir özgeçmişinizi anlatın. Sen kimsin? Oflu musun? Nerelisin?

Mustafa Yıldırım

Ben 1955 yılında Trabzon Çaykara’da doğdum. t. İlkokul 4. sınıftan itibaren İstanbul’a göç etmiş bir ailenin çocuğuyum.  ortaokul, liseyi Bakırköy’de okudum. Bakırköy Lisesi mezunuyum.

   Aynı zamanda Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ydi bizim zamanımızda. , oradan mezunum mimarım .

    Ama  Ulusoy Grubu’nda 43 sene çalıştım. Çok genç yaşta başladım. Mimarlık mesleğini yani dolaylı olarak icra edebildik.

   Direkt olarak icra etme şansımız olmadı.  yoğun işlerin nedeniyle mimarlık mesleğine gereken zamanı ayıramadım. ,

  Ahmet Gözen  

Sayın Yıldırım, Türkiye otobüsçülük sektörü bugün en çok hangi sorunlarla karşı karşıya?

Mustafa Yıldırım

Tabii Türkiye otobüs işletmeciliğinde dünyaya örnek olmuş ülkelerden biridir.  örneklik şöyle: tarifeli taşımacılık, turizm taşımacılığı konularında çok ciddi yatırım var. Türkiye’de havayolu ve demiryollarının yetersiz olduğu dönemde  otobüs işletmecileri Türkiye’nin  ulaşım taleplerini, yolcu ulaşım taleplerini çok yüksek oranda karşılamışlardır. Bugün geldiğimiz noktada, son 20 yılda Türkiye’de havayollarına ve demiryollarına ciddi yatırımlar yapıldı.     

2001 yılında yılda 210 milyon yolcu taşırken bugün geldiğimiz nokta 110 milyon yolcuya düştük. Havayolları çok hızlı büyüdü. Son 20 senede demiryolları çok hızlı büyüdü. Havayolları hatlarda 100 milyonun üzerine çıktı. Demiryolları da 80 milyon yolcu taşıyor.

     Dolayısıyla pazar bölündü. Bugün yaşadığımız en büyük sorun  tabii bütün bu süreçler yapılırken, havayolları ve demiryolları büyütülürken, otobüs işletmeciliği göz ardı edildi.  

   Halbuki

 Burada Ulaştırma Bakanlığı bir planlama yapma ihtiyacı duymalıydı veya sektörle bir araya gelerek nasıl bir planlama yapılabilirdi?

     Uzun mesafeleri uçak aldı. Orta mesafelerde tren büyük bir pazardan pay aldı. Dolayısıyla otobüs işletmeciliğinde bir daralma olacak.

    Gelin birlikte bir planlama yapalım. Yani buradaki en büyük eksiklik bir planlama sorunudur. Çok ciddi bir planlama sorunu var.

    Yani bu planlama sorunu hâlen de devam ediyor. Yani ulaşım taleplerinin karşılanması konusunda havayolu, karayolu, demiryolu  ve hatta denizyolu da entegre olması lazım. Yani şu anda gördüğümüz kadarıyla planlama sorunu şu anda  planlama büyük bir sorun olarak gözüküyor. Artan maliyetler ve planlama sorunu.var

 Ahmet Gözen  

O zaman  şuna geçelim. Akaryakıt, köprü, otoyol ücretlerinde artış firmaları nasıl etkiliyor?

Mustafa Yıldırım

Tabii firmaların maliyeti ciddi oranda artmış durumda. Otoyollar ve köprüler Şehirlerdeki garaj giriş çıkışları  hakikaten taşınması çok ağır bir yük olmaya başladı.

    Bu sonuçta fiyatlara yansıyor ve fiyatlar da yolcuya yansımaya başladı.

 Yolcular da rahatsız bu durumdan.

   Biz de rahatsızız. Biz para kazanamıyoruz. Yolcu “pahalı” diyor. Böyle bir sıkıntı yaşanıyor.

     Firmaları i zararı na yolcu  taşımacılık yapmak zorunda kalıyorlar. Otobüsler tam dolmadığı sürece para kazanmak imkânı olmuyor.

Ahmet Gözen  

Anlaşıldı. Peki,  bu konuyla ilgili tüm konuşmalarınız da,  devletin bu konuyla ilgili size  desteği ya da teşvik mekanizması bakımından var mı  sektörde neler eksik?

Mustafa Yıldırım

Bu konuda  maalesef devlet desteği yok… Sektör biz devletten destek beklemiyoruz; bize köstek olmasınlar yeter. Neden söylüyorum? , yani biz devletten destek beklemiyoruz. Planlama bekliyoruz. Az önce söylediğim gibi planlama bekliyoruz. Bizi de hesaba katsınlar. Bize engel olmasınlar. Bizim önümüzü kapatmasınlar. Biz, ulaşımda bir planlama yaparak kendi sorunlarımızı aşarız. Ama Ulaştırma Bakanlığı’nın ve ilgili bakanlıkların bize destek olması lazım. Destek olmadıkları takdirde de maalesef  sorunlar devam ediyor.
Aksine köstek var bize.  vergiler, ağır vergiler, ağır otoyol, köprü maliyetleri, insan maliyetleri, otobüs yatırım maliyetleri. Bakın bugün bir otobüs Türkiye’de Yunanistan’da 350-400.000 avro, Türkiye’de 550.000 avro. Buna kimse müdahale etmiyor.

    Aynı otobüs eee 100.000-150.000 avro farkla beraber  satılıyor Türkiye’de. Dediğim gibi işletme giderlerimiz bizim en büyük sorunumuz hâline gelmiştir. Otoyol, köprü, personel, otogar giriş-çıkışları. Bunlar bizim en büyük maliyetlerimiz durumuna gelmiştir. Bu konuda da bir denetim mekanizması yok.

Şikâyetimiz var, doğrudur. Ulaştırma Bakanlığı bizimle, bizim sorunlarımızın çözümü için yeteri kadar destek vermiyor. Bizi dinliyorlar ama  dinledikleriyle kalıyor ve hiçbir sorunumuza çözüm üretmiyorlar.

Ahmet Gözen  

Mustafa Bey,  Bilet satışlarına  gelecek olursak dijital bilet platformu ve yüksek komisyon oranları konusunda sektörün talepleri nedir?
Tabii dijital, elektronik  ticaret. Bir de bir şey ilave edeceğim. 10 yıl evvel bu konuyu sen başlatmıştın. Yani dijital bilet… O zamanlar konuştuğumuzda, “Ahmet abi, dijital bileti mutlaka yapmamız lazım. Yazıhane masraflarını azaltmamız lazım” demiştin. Ve bugün görüyoruz ki dijital platform bayağı ilerledi. Neler söyleyeceksin?

Mustafa Yıldırım

 Şu anda dijital platformun, daha doğrusu tekel konumuna gelmiş bir dijital platformla mücadele ediyoruz ve sektörün toplantı…. Evet. Satışın %65-70’ini satıyor toplam. Tabii bu arada şehir içindeki acentelerin sayısı giderek azalıyor.

 Çünkü insanlar artık alışkanlık hâline geldi; e-elektronik bilet almaya başladılar. Dolayısıyla  yazıhane lerin bilet satma imkânı neredeyse yok denecek kadar.

    Onun için örnek: İstanbul’da 1700 küsur tane yazıhane varken bugün eee 600-700’lere düşmüş durumda. Daha da kapanmaya devam ediyor. Sektörde bir daralma söz konusu.


 Sektör olarak  bu konuda taleplerimiz
 Şu anda Türkiye’de iki tane  platform birbirini satın alarak… Bu, Türkiye’nin sorunu hâline geldi.  birbirini satın alarak bir tekel oluşturdular.

    isim vermeye gerek yok. Şu anda eee Bilet… Aldı… O bilet birleştiler ve tekel konumuna geldiler. Diğer platformları çalışamaz duruma getirdiler. Onlardan komisyon alıyorlar. Yazılımları ele geçirdiler. Dolayısıyla…— Otobüs Firmaları  bunlara %6’dan %14’e kadar ödüyorlar.

    Sadece onlara değil. Bir de üstüne, acente… Otobüsü kaldıran yazıhanelere de komisyon ödüyorlar .

    Dolayısıyla komisyonlarda bizim azalma beklerken ikisi birleşince artış oldu. Tamamen dijital hâle gelmesi lazım. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu işe sahip çıkması lazım. Bizim Ulaştırma Bakanlığı’ndan talebimiz var. Bu talebimiz de eee F1E acenteliği o platformdur. Yani F1E… Normalde F1 şehir içinde herhangi bir yazıhane veyahut oralarda herhangi bir yazıhane cidir. F1E deyince platform, bütün firmaların biletini eş zamanlı olarak satabilen bir yapıdır. Burada Ulaştırma Bakanlığı’ndan ricada bulunduk. Biz defalarca talep ettik. Hazırladık da; bütün şeyleri, nasıl olacağını… Bir F1E yönetmeliği hazırlanması lazım. Tekel konumundan kurtulması için Türkiye’nin sorunlarından bir tanesidir bu.

   Bugün elektronik platformlar ticareti ele geçirmiş durumdadır ve Türkiye’deki yemek firmaları dâhil, ticaret firmaları, bütün alışveriş platformları dâhil tamamen elektronik ticaretin önünde. Bunların hepsi de yabancıların eline geçti. Taksi bile yabancıların eline geçti. Yani bugün baktığınız zaman Uber gibi bilmem birçok platform… Eee daha taksiye binmeden 40 lira aracı kuruma para ödemek zorunda kalıyorsunuz. Ve bunlar Türkiye üzerinden transfer edip aldıkları, kazandıkları paraları tamamen yurt dışına ihraç ediyorlar; yurt dışına gönderiyorlar. Bizim  sektördeki platform da aynı işi yapıyor; yabancılar tarafından satın alındı. Dolayısıyla bizim hiçbir şeyimiz yok. Yani şu anda Türkiye’de işletmeleri yapan, işletmeleri yapan firmalar yatırımı yapıyor, istihdamı yaratıyor, hizmeti yapıyor, zarar ediyor, kâr ediyor ama bunun üzerinden  elektronik platformlar çok ciddi paralar kazanıp yurt dışına transfer ediyorlar.

     Bu Türkiye’nin cari açığına da çok olumsuz etki ediyor. Onun için burada Sayın Cumhurbaşkanımızın bir irade koyup ilgili bakanlara talimat vermesi lazım.

    Bunu bir ara Ticaret Bakanımız Mehmet Muş Bey’e anlattık ve bize hak verdi ve yemek firmalarında böyle bir düzenleme yaptıklarını, pazar payını bitişik geçirmesini engellediler. Çünkü bu maliyetlerin artışına neden oluyor. Tüketicinin  maliyetlerini de artırıyor. Enflasyonu tetikliyor hepsinden önemlisi. Onun için bunun da önüne geçilmesi lazım.

    Yani benim istediğim bu konuda Ulaştırma Bakanlığı’nın Ticaret Bakanlığıyla bir araya gelerek  F1E acenteliği yönetmeliği düzenlemesi lazım. Bu konuda tekellerin önünü kapatması lazım.

Ahmet Gözen  

 Türkiye’de korsan taşımacılık ve denetim eksikliği konusunda hangi adımların atılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Yani Aydın’da da bunu görüyoruz, Türkiye’de de görüyoruz. Siz yıllardan beri bu korsan taşımacılıkla mücadeleniz var. Mustafa Yıldırım olarak ve TOF olarak bu konularla ilgili ne yapıyorsunuz.

Mustafa Yıldırım

Valla korsan taşımacılık şu anda sektörde payı %30’un üzerine çıkmış durumda ve bunların birçoğu kayıt dışı ve  haksız rekabet ortamı yaratılıyor. Bu konuda yapılması gerekenler çok açık. Kanunlar, yönetmelikler bellidir. 4925 sayılı Taşıma Kanunu’yla kimin hangi işi yapabileceği ortadadır.

   Dolayısıyla bu konuda eee bakanlıkların çok sıkı… Şimdi elektronik ortamda denetim yapma imkânı da doğdu. U-ETDS var. Dolayısıyla U-ETDS üzerinden bunları takip edip görebiliyorlar. Denetimlerin artırılması, yaptırımların ağırlaştırılması ve cezaların da caydırıcı hâle getirilmesi lazım.

Ahmet Gözen  

Türkiye’de şehirlerarası otobüs taşımacılığı yeniden yapılandırılması gerektiğini siz TOF’ta konuşuyorsunuz ve  siz sektörün meclis başkanlığını yapıyorsunuz. İstanbul’da  yapılandırması gerektiği konuşuluyor. Federasyonun yani TOF’un bu konuyla ilgili önerileri nelerdir?

Mustafa Yıldırım

Türkiye’de otobüs taşımacılığının yapılandırılması şöyle olmalı: Son 20 yıldaki pazarın daralması ve havayollarındaki gelişmelere bağlı olarak devletin mutlaka Ulaştırma Bakanlığı’nın bir planlama yapması lazım. Otobüs yatırımcılarının  fuzulî otobüs yatırımı yapması yerine, gerek şehir içi gerek kısa mesafelerde taşımacılık yapacak şekilde düzenlemelerin yapılması lazım.

   Belediyeler kendi sınırları dışında taşıma yapmamalı.

Örneğin

    Bursa Belediyesi, kurduğu şirketle Bursa’dan İstanbul’a yolcu taşıyarak bizimle rekabet ediyor ve kendi girdiği alanlara bizi sokmuyor.

   Örneğin Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bizim şehirlerarası otobüslerin girişi yasak. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir olay yok.

   Havayolu ile karayolu, demiryolu entegre olmak zorunda. Bu entegrasyonu sağlayan… Bu  Sabiha Gökçen Havalimanı’nda maalesef biz… Havalimanına giriş imkânı yaratılmıyor. Bursa Belediyesi orada resmî tarifeli taşımacılık yaparak bizimle rekabet yapıyor.

      Dolayısıyla UKOME kararları belediye sınırlarıyla sınırlıdır. İl trafik komisyonu kararlarıyla sınırlıdır. Belediyeler sadece taksi, dolmuş, belediye otobüsü ve minibüsleri yönetirler. Şehirlerarası otobüslere  müdahale etmemeleri lazım.  Maalesef  bu konuya da el atmış durumdalar. Bazı belediyeler… Belki Aydın’da da vardır bu.
Bizimle haksız ve yıkıcı rekabet yapıyorlar. Yönetme gücünü kullanarak tekel oluşturmaya çalışıyorlar. Bu da bizim sektörün önemli sorunlarından bir tanesi.
— Peki, mesela İzmir’den eee Aydın’a eee Kuşadası’na, Çeşme’ye Havaş’ın seferleri var. Eee bu yetkili midir bu konuyla ilgili olarak?
       Yani yetki  yetkiyi tanımlayanın kim olduğuna bağlı. Ulaştırma Bakanlığı böyle bir karar verdiyse onun önüne geçmek mümkün değil.

     Ama bunların da tamamen özel sektör tarafından yapılmasını sağlayacak şekilde planlama yapılması lazım. Özel sektörün şehirler arasındaki atıl gücünü şehirler arasındaki … Bu havayollarına  şehirler arasındaki kısa mesafelere, şehir içi taşımacılığa doğru yönlendirmek lazım. Belediyeler eee şehir içi taşımadan çoğu zarar ediyor. Bu zararı önlemenin yolu da tamamen özelleştirmeden geçer. Özelleştirdikleri zaman da hem zararları azalır hem de kaliteyi artırırlar.

 Havaş modelinin özel sektör olarak yapılması lazım. Biz bunu öneriyoruz. Bütün Türkiye genelinde Havaş modelinin özel sektör tarafından yürütülmesi lazım.

 20 yıl içinde maalesef gelişmeler olmadı. u konuda,  planlama dediğim en önemli şeylerden bir tanesi de ulaştırma sistemlerinin birbiriyle entegre olacağı şekilde altyapıların oluşturulmasıdır.

    Dünyanın gelişmiş ülkelerinde havayolu, demiryolu ve karayolu birbirine entegredir. Bu entegrasyonu sağlamak için de mutlaka altyapılarda geçiş müsaadeleri, giriş-çıkış müsaadelerinin alınması lazım.

    İşte dediğim gibi Sabiha Gökçen’de şehirlerarası otobüslere girişi yasak.

   Böyle bir şey olabilir mi ya? Bursa Belediyesi taşıma yapıyor. Kocaeli Belediyesi taşıma yapıyor. Biz yapamıyoruz. Dolayısıyla en önemli sorunların başında  planlama var. Planlama… Yani şu anda  bir entegrasyon yok. Yolcu sayıları, yolcu sayıları sayılabilir, ölçülebilir hâle gelmiştir. Ulaştırma Bakanlığı bu konuda düzenleme yaparak şu mesafelerde, şu… Bu mesafelerde bu altyapıyı; işletme entegrasyonu sağlanarak, yolcuların kolay, hızlı, ekonomik bir şekilde geçişini sağlayacak altyapı oluşturulması lazım. Ve tren, otobüs ve uçak biletlerinin aynı, eş zamanlı satılması ve entegre olması lazım. Entegrasyon şart. Şu altyapı ve işletme entegrasyonundan bahsediyorum. Hem altyapı hem işletme entegrasyonu. Çok önemli konular. Uzun uzun konuşulacak konular.

Ahmet Gözen  

Evet.  son yıllarda Türkiye ve dünya hızlı bir şekilde elektrikli arabaya dönüyor.
 Elektrikli otobüsler ve çevreci taşımacılık konusuna Türkiye ne kadar hazır?

Mustafa Yıldırım

 Şu anda şehirlerarası otobüsler için bunu söylemek mümkün değil. Özellikle şehir içindeki taşıtlarda bunu yapabiliyoruz.  Şehir içinde yapanlar var. Elektrikli araçlar var ama şehirler arasında şu anda böyle bir hazırlık yok. e 2035 yılında zorunlu hâle gelecek diye düşünüyorum.

   2035 yılını bekleyeceğiz. Elektrikli araçların kullanımı konusunda biraz daha zamana ihtiyacımız var. Ama yolu açık yani… 2035 dediğiniz, üreticilerin yapacağı çalışmalara bağlı;  bu araçların yatırım maliyetleri, işletme giderleri hepsinin hesaplanması lazım. Onun için  mutlaka üretici firmaların burada ön adım atması lazım. Devletin de teşvik etmesi lazım.

Ahmet Gözen  

 Mustafa, sen yenilikçi bir federasyon başkanısın. Seni yıllardan beri, 40 yıldır tanıyoruz. Federasyon olarak yani  TOF olarak dijitalleşme, yapay zekâ veya akıllı biletleme sistemleri üzerine bir projeniz var mı? Ben senin geçmişte bir sürü projeni biliyorum da onun için soruyorum bunu.

Mustafa Yıldırım

Bu konuda ilk yola çıkanlardan bir tanesiyiz ama maalesef sektörü bir araya getirerek bunu başaramadık. Başkaları başardı. Şu anda sektörü sömürüyorlar. Bu sömürü Türkiye ile sınırlı kalmıyor; uluslararası ticarete doğru döküldü. Şu anda Türkiye’de e pazarın %70’ine sahip olan bir platform tamamen yabancı büyük e karteller tarafından satın alındı ve Türkiye resmen otobüsçülükte sömürülüyor. Ve Türkiye’den kazanılan paralar da yurt dışına transfer ediliyor.

 Bu konuda dediğim gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın, bütün elektronik ticaretle ilgili platformlarda Ticaret Bakanlığı’nın mutlaka bir düzenleme yapması lazım. Yerli ve millî yazılımları desteklemesi lazım.

     Ben de… Bizim Ulaştırma Bakanlığımızla beraber görüşmelerimiz devam ediyor. Bakanlığın böyle bir yazılım yaparak eee PTT Teknoloji üzerinden… Öyle bir görüşmemiz oldu. PTT Teknoloji ile beraber böyle bir platform hazırlayıp bunun tamamen  sektöre mâl edilmesi lazım. Hatta  komisyon oranları yerine uçaklarda olduğu gibi hizmet bedeli kavramına geçilmesi lazım.  yani bir taraftan platformlara %10, %13 para vereceksiniz. Diğer taraftan otobüsü kaldıran firma %20 alacak. %33’ünü verdiğiniz zaman otobüsçüye para kalmıyor.

Bu da çeşitli sorunlar yaratıyor ve maliyetlerin artmasına neden oluyor.

Ahmet Gözen

Bu tam bir manşetlik olay. O zaman şöyle bir durumda… Şu anda eee otobüs işleticisi kâr etmiyor. %33’ü gittikten sonra eee yani hammallık yapıyor ve bir de ifadenizde şu geçiyor gördüğüm kadarıyla: Bu platformlar yabancı oldukları için para tamamen yurt dışına transfer oluyor. Büyük ölçüde yurt dışına transfer oluyor. Bu çok önemli bir şey.  Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında Türk otobüsçülüğü hangi konularda önde, hangi konularda geride kalıyor?

 Mustafa Yıldırım

Valla Avrupa otobüsçülüğü ile karşılaştırıldığında Türk otobüsçülüğü geride değil. Hâlâ ileride ama son yıllardaki gerilemeler bizim  bu farkımızı, Avrupa ülkeleriyle olan farkımızı azalttı.    

    Onun için biz hizmette, şehir içi hizmetlerde, işte otobüs içi hizmetlerde, yer hizmetlerinde bütün Avrupa ülkelerinden iyi durumdayız. Her şeye rağmen hâlâ iyi durumdayız. Buna rağmen direniyoruz. Hizmetlerimizi, alışkanlıklarımızı, iyi alışkanlıklarımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Vatandaşa da hak ettiği hizmeti vermeye çalışıyoruz. Hem ekonomik hem de kaliteli hizmet vermek için sektör elinden geleni yapıyor; mevcut imkânlarla.

 Ahmet Gözen

 Bir de çok önemli bir konu var: Terminal işletmeleri ve şehir içi otobüs giriş yasakları hakkında görüşünüz nedir? Buna bir ilave daha yapmak istiyorum. Son günlerde televizyonda bir dizi izliyoruz. Veliaht dizisi.
 Evet. Veliaht dizisinde  Bayrampaşa  Otogarı ile ilgili olaraktan…
 Bayrampaşa ile ilgili hiç olumlu ifadeler almıyoruz. Yani sanki otobüs terminallerinin sorun yeriymiş gibi sunulmasında TOF olarak, sektör olarak bir tepkiniz olacak mı? Bunu da e görmek istiyorum.

Mustafa Yıldırım

 Bunu  İsdtanbul Büyük Şehir  genel sekreter yardımcımızla konuştuk. Sektörün içinde iyiler, kötüler vardır ama  bir sektörü karalamaya kimsenin bu kadar hakkı yok.

    Bu filmin otogarda çekimine müsaade edilmemesi, otogara girişlerinin engellenmesi için gerekli talepte bulunduk.

     Onu da en kısa zamanda gerçekleştirecekler. Yani Veliaht dizisi ahlaksız bir teklif… Yani sanki bütün sektör kötü. Sektörün içinde her sektörde olduğu gibi iyiler de var, kötüler de var. Ama %90’ı iyi olan sektörün tamamını böyle göstermek de hiç kimsenin hakkı değil. Onlarla gerekli mücadeleyi yapacağız.

Ahmet Gözen
Vallahi ben sana bir şey söyleyeyim. Yani eskiden seninle birlikte bu sektörde çalıştığım için söylüyorum bunu. Çok içim acıttı yani. Doğru. İnanın o kadar moralim bozuldu ki ve yüzlerce insan da beni aradı. “Mustafacığım, lütfen bu konuyla ilgili gerekli tepkiyi koy.”

Ahmet Gözen
 Bir de şehir içi otobüs giriş yasakları hakkında görüşün ne? Biraz evvel bunu söz ettin. Mesela Bursa’yı söz verdin.  mesela e yeni yapacağımız birtakım şeylerde bu ifadeleri kullanıyorsun. Nedir?

Mustafa Yıldırım

 Türkiye’deki en önemli sorunlardan bir tanesi kanunlar ve yönetmelikler arasındaki çelişkilerdir. Şu anda 4925 sayılı Taşıma Kanunu bize her türlü hakkı verirken, belgelerle bizi tanımlarken, şehir içine girdiğiniz zaman özellikle İstanbul Belediyesi, İstanbul sınırları içinde turizm taşımacılığına müsaade etmiyor ve havaalanına turist transferi yapmaya kalktığımızda yolda arabayı, turist içindeyken bağlıyorlar. Bunun çok canlı bir örneği de şudur: Bir gün havaalanına giden bir aracın eee şehir içi belgesi olmadığı için… İhtiyaç yok. Yani bizim şehirlerarası belgemiz var. D2 yetki belgesi var. B2 yetki belgesi var. Bunları kullanırken içinde 13 tane turistin olduğu bir aracı bağlıyorlar. Turistler arabadan inmiyorlar ve arabayı turistler içindeyken kamyona yükleyip parka çekiyorlar. Büyük rezalet. Ben bunu o zaman İstanbul Valimizdi Sayın  valimize anlattım.
 Zamanın valisi Ali Yerlikaya’ya.
Sonra  bakanlıklara anlattım. Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a anlattım. Gerekli müdahaleyi yaptılar ama  hâlâ aynı sıkıntıları İstanbul’da yaşamaya devam ediyoruz. En önemli sorunlardan bir tanesi de kanun ve yönetmeliklerimizin eş zamanlı ve birbiriyle uyumlu hâlde yapılmaması; şu anda bize sorun yaratıyor. Belediyeler UKOME kararlarıyla beraber turizm taşımacılığı yapan araçlarımıza eee engel koymaya çalışıyorlar. Ceza yazıyorlar, ağır cezalar yazıyorlar. Polis de bunlara uyuyor.

    İçişleri Bakanlığı’na da, ilgili Ulaştırma Bakanlığı’na da bunları anlatıyoruz, anlatıyoruz ama havanda su dövüyoruz.

     Maalesef hâlâ çözüm üretilmiş değil. 

    Şehir içi yollarda  turistlerin… Yani turist hangi aracın taşıyacağı belli: D2 yetki belgesine sahip araçlar. Bir de burada başka bir sıkıntı var. 8+1 araçlar… Yakın geçmişe kadar, 2016 yılına kadar eee kullanılıyordu,

    2019 yılına kadar kullanılırken Avrupa Birliği’nin aldığı bir karar gereğince şu anda 8+1 araçlar… 14.000.000 tane araç var Türkiye’de. Bunlar satın alınmış. Kullanamaz duruma geldik. Bunlar D1, D2 belgelerine otomobil olarak kaydedilip 8+1 araçların lüks otomobil olarak kaydedilip  küçük aile gruplarını, turist gruplarını taşımalarına imkân verilmesi lazım.

    Bu konularda da bakanlıklarla yoğun çalışmalarımız devam ediyor ama sonuç almakta biraz zorlanıyoruz. İnşallah önümüzdeki günlerde bunları çözeriz diye düşünüyorum. 27 Ekim’de bizim eee Ulaştırma Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlıklarla beraber bir çalıştay yapacağız. Bunlar gündeme gelecek.

      Çözüm için talepte bulunacağız. Ama defalarca geldik. Çözüm olur mu, olmaz mı? Onları artık hep beraber göreceğiz.

Ahmet Gözen
Mustafacığım, seninle biz çok çalıştay lara gittik ama bir netice yok. Yani hep siz e sektör içerisinde istiyoruz ama… Ya burada devletin özel sektöre bakış açısını değiştirmesi lazım. Kamunun özel sektöre bakış açısını değiştirmesi lazım. Özel sektörden yoksun bir dünya yaşanmayacağını bilmesi lazım.

Mustafa Yıldırım

Biz özel sektör olarak da  doğru konmuş kurallara, kanunlara, mevzuatlara uymaya hazırız. Yeter ki o kanunlar, mevzuatlar birbiriyle çalışıp ulaşım önünde engel teşkil etmesinler.

Ahmet Gözen
Çok önemli. TOF Genel Başkanısınız., sizin bildiğim kadarıyla 15 tane daha ayrı bir dernek var.. 15 derneği temsil ediyorsun ve bu sektörde yaklaşık 100.000 kişiyi aileleriyle birlikte siz temsil ediyorsunuz.

    Bu çok önemli bir rakam. Yani  Sayın Mustafa Yıldırım, TOF Genel Başkanı olaraktan ve aynı zamanda Türkiye Odalar Birliği başkanlığında şehir i Taşımacılık meclis başkanı olaraktan   TOF’la hükümetin ilişkileri ne noktada?

 Mustafa Yıldırım
 Ahmet ağabey  Bakanlıklarla çok iyiyiz. Genel müdürler, genel müdür yardımcıları, Sayın Bakan bizi çok iyi tanıyor. Sürekli temas hâlindeyiz onlarla. Meselemiz şu: Hızlı karar almakta zorlanıyoruz. Yani eee “haklısınız” deniyor ama haklı haklarımızı alamıyoruz. Çünkü diğer kanunlar çelişki yaratıyor. Eee yerel yönetimler esasıyla yaşadığımız sıkıntılar var. Bunları da bu eee önümüzdeki hafta, bu ay içinde yapacağımız çalıştayda gündeme getireceğiz. İnşallah bu çözüm üretirler. En büyük sorunumuz, “tamam, haklısınız” deyip hakkımızı alamamak oldu. Şu anda ilişkilerimiz iyi. Bakanlıktan toplantılar oluyor. Genel müdürler, genel müdür yardımcılarıyla sürekli toplantılar yapıyoruz. Havanda su dövüyoruz. 

   Çözüm üretemiyoruz. Mesele o yani.

Yani ceza uygulamalarında çok hızlı davranan bakanlıklar eee maalesef bizim sorunlarımızın çözümünde aynı hızı göstermiyorlar ve hem insanlara hem sektöre nefes aldıracak adımları atmamızda bize yeteri kadar destek olmuyorlar.Yani insani ilişkilerde TOF’la gayet iyiler.


 Bu Durum  bizim sadece sektörümüzde değil; bizim sektörlerimiz… Bizim ülkemizde maalesef özel sektör kamu işbirliklerinde verimlilik yok.

    Bu konuda mutlaka  dediğim gibi hükümetin, cumhurbaşkanlığının bir irade koyması lazım. Özel sektör, sivil toplum örgütleri, bütün meslek gruplarında kamu kurumlarıyla, ilgili kamu kurumlarıyla beraber bir araya gelip

… Hatta ben şunu da söyledim: Bizim sektörde  yapılması gereken en önemli şey Ulaştırma Koordinasyon Kurulunun kurulması ve ilgili tüm bakanlıkların temsilcilerinin, sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla beraber Ulaştırma Koordinasyon Kurulu… Yani mevzuatlar arasındaki çelişkiler, sorunlar, gelecekle ilgili planlama, dijital ortam; bütün bunlarla ilgili düzenlemelerin yapılacağı bir yapıyı mutlaka beraber kurmamız lazım.

   Bunun adını da ben kendim böyle bir koydum: Bakanlıklar arası Ulaştırma Koordinasyon Kurulu. Aynı zamanda sivil toplum örgütlerinin de içinde yer alacağı bir yapı oluşturmak lazım.

    Bu işte, benim az önce dediğim planlamaları bu sayede yapma imkânımız olur. Bir bakanlık temsilcisi, diğer bakanlık temsilcileri yan yana geldiğinde, onun dediğine o itiraz etsin, onun dediğine o itiraz etsin. Ama doğruyu bulalım ve doğruyu uygulayalım.    

    Türkiye’nin ve bölgede taşımacılığın önündeki engelleri kaldırıp… Bütün sektörler için geçerli: Bu koordinasyon kurullarının oluşturulması ve Türkiye’de  ulaşımın önündeki engelleri kaldırmanın yolu da böyle bir koordinasyon kurulmasından geçiyor. Koordinasyon kurulunun kurulmasından geçiyor.

 Ahmet Gözen

Çok ilginç. Mustafacığım, Türkiye Tekstil Hammadde İhracatçıları Birliği Başkanı var. Ahmet Öksüz.  Tanır mısın, bilmiyorum.

     Benim çok değerli bir kardeşim. Bu insanlar yaklaşık Türkiye’de Cavit abiy le de bunu konuşuyoruz,  tekstilde  Yaklaşık 150-200 milyar dolar yatırımı var.

    Aynı şikâyetleri onlar da yapıyorlar. Diyorlar ki Türkiye’de, diyorlar, sektörün bir koordinasyon kuruluna ihtiyacı var. Devlette Koordinasyon yok diyorlar.

Mustafa Yıldırım

 Bu koordinasyon kurulları özel sektör–kamu işbirliğidir. Ne nasıl yapılacağını oturup beraber tanımlayalım.

    Verimliliği artıralım. Türkiye’nin ekonomisini büyütelim. İhracatını büyütelim. İstihdamı kolaylaştıralım.

   Türkiye’nin mutlaka yapması gereken, bana göre bütün sektörler için… Ulaştırma ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu var mesela. Ona benzer kurumların bütün sektörlerde kurulması lazım.

Ahmet Gözen

Seni yaklaşık 30 yıldır tanıyorum.  Sektörün Metro Turizm, Ulusoy’da ve TOF’ta, diğer kurumlarda  uzun yıllar  tecrübelerin oldu. Bugünkü vizyonunuz nasıl şekillendi?— Ben mimarlık… E olarak, lise yıllarında çalışmaya başladığım Ulusoy’da eee her şey doğaçlama gelişti. Yeni Nesillere Nasihat olsun.

Mustafa Yıldırım

 Eğer kendinizi, işinizi seviyorsanız, kendinizi işinize veriyorsanız o zaman e her şeyin iyisini, güzelini üretebiliyorsunuz.

    Geçmişte yaptıklarımız…

 İşte Ulusoy’u  Ahmet ağabey seninle birlikte yaşadık.

     Gördünüz; orada yaptıklarımız… Türkiye’de bir marka yarattık. Hakikaten çok güzel bir marka yarattık. Yolcularımızın mutlu olduğu…

 Ahmet Gözen

  • Hatta ben bir şey ilave etmek istiyorum Mustafacığım. Sen o dönemdeki

başarıların neticesiyle Bakırköy Belediye Başkanlığı sana teklif edildi. Tayyip Bey o zamanlar Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Sana olan Sn. Tayyip Erdoğan Beyin  tekliflerini çok yakından biliyorum.

 Sen bunları bir kenara bıraktın; kendini adeta ulaştırma sektörüne adadın.  bu senin vizyonunu muazzam bir noktaya getirdi. Kadir kıymet bilinirlik var mı?

Mustafa Yıldırım

Valla kadir kıymetten ziyade eğer bir işi severek, isteyerek yapıyorsanız, insanların mutluluğu için çalışıyorsanız  kendinizi geliştirmenizin önü açılıyor zaten.  kadir kıymet bilme olayı  maalesef  özel sektörde, patronlarda böyle bir kadir kıymet olayı olmadı. Olmuyor. Zaten aile şirketlerinin yapısı ortada zaten.

Ahmet Gözen
Tam da sözüm ona geldi. Suallerimizin içinde bu var. Sektörde kurumsallaşma ve aile şirketlerinde profesyonel yönetime geçiş süreci hakkında ne düşünüyorsunuz?

   Ki bunu en derinden yaşayan sensin.  neler söyleyeceksin bu konuyla ilgili?

Mustafa yıldırım
Çok büyük bir şirketi, çok  eski yıllarda başladık ve çok büyüttüğümüz bir şirketin  kurumsallaşması konusunda önemli adımlar attık.

    Ama aile içindeki ilişkiler, kardeşler arasındaki ilişkiler, kardeşlerin çocukları arasındaki ilişkiler zaman içinde bunu darmadağınık hâle getiriyor ve o koca imparatorluk gibi, “şirketler çökmez” dediğimiz şirketleri çökertiyorlar.

   Burada aile şirketlerinin çok daha dikkatli olması lazım. Profesyonel kadrolarla yönetilmesi lazım. Kurumsal yapılarını doğru oluşturmaları lazım.

   Yönetimlerini doğru oluşturmaları lazım ve bunu aile bireylerinin keyfine, inisiyatifine, duygularına bırakmayacak şekilde önlemler almaları lazım.

      Aksi takdirde kolay büyüyen, kolay gelişen, hızla büyüyen şirketler maalesef çökmek zorunda kalıyor ve dağılmak zorunda kalıyor. Bunun en canlı örneği de Ulusoy işte.

     Ahmet Gözen
Evet. Senin Ulusoyun gelişmesinde  orada çok büyük emeğin var. Demek ki aileler buna hazır değiller.

Mustafacığım, , bir sürü e basından olan ve İstanbul’daki özel sektörün içinde olan bir insan olaraktan bu otobüs şirketlerine yeni mesela otobüs alma heyecanı var. Bu sektöre girmek isteyen gençler var. Bu genç girişimcilere ne tavsiye… Yani otobüs sektörüne girsinler mi ve ciddi paralar harcıyorlar bu konuyla ilgili?

Mustafa Yıldırım

 Şunu söyleyeyim: Ben  son 20 yıldan beri… Benim 2012 yılında hükümetin politikalarına, havayolu ve demiryoluna yapılan yatırımlar… Ki bunlar Türkiye’nin ihtiyacı olan şeylerdi. Yanlış değildir.

   Türkiye havayolunda çok hızlı büyüdü. Demiryolunda da hızlı büyüdü. Eee bir yazı yazmıştım: “Bu sektörden kaçan kurtulur.”
 Çok iyi hatırlıyorum.
Evet. Kaçan kurtulur. 

      Şu anda sektör…  yatırım yapılacak durumda değil. Kârlı olmayan bir sektör durumuna geldik.

   Yeni düzenlemeler, planlamalar yapılırsa, farklı birtakım kurumlar kurulursa, farklı  mesafelerde farklı taşımacılık modelleri oluşturulursa,  bu olur.

    Mesela şu anda halk otobüsçülüğü yapılıyor Türkiye’de. Halk otobüsçülüğünün daha kurumsal bir yapıya kavuşması lazım. Bunun da Havaş gibi eee kurumsal yapılarla beraber olması lazım. Öyle bireysel taşımacılarla beraber şehir içi taşımada kaliteyi yakalamak mümkün değil.

   Onun için bir an önce kurumsallaşmanın önündeki adımları atmak lazım. Sektöre yeni girecek genç girişimcilere de…


 Bir abi olarak?
Yani akıllı olsunlar. Bu sektör artık  maliyetleri ve riskleri her geçen gün artan bir sektör durumuna geldi. Ben şahsen tavsiye etmiyorum.

    Direnenlerin de çok dikkatli, temkinli, akıllı olması lazım. Planlı işler yapmaları lazım. Önünü görmediği yere adım atmaması lazım. Söyleyeceklerim bu.

  Ahmet Gözen

 Afyon Üniversitesinde  ulaştırmayla ilgili olaraktan Afyon Üniversitesi’nde kaptanlarla ilgili bir fakülte veyahut da bir yüksekokul… Kaptanlar Kulübü.  Çalışman vardı ı ne oldu o konu Şirketlere iyi Kaptan Şöför yetiştirmek için.

Mustafa Yıldırım

 Ahmet Ağabey
Doğru. Kaptanlar Kulübü. Kaptanlar Kulübü. Otobüs işletmeciliği. Onunla ilgili konuşmalarım vardı ve gidiyordun;
Orada kongre, seminerlere katıldık. Şöyle: tabii ki faydaları olmuştur. Çok faydaları olmuştur bu çalışmalarımızın ama beklenen sonucu alabildik mi? Hayır.

    Türkiye’de  otobüs kaptanlığı ve ticari araç sürücülüğü ile ilgili mevzuatların tamamen değişmesi lazım.

    Şu anda eğitimler yeterli değil. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığıİçişleri BakanlığıMillî Eğitim Bakanlığı bir araya gelerek ticari araç sürücülüğüne, özellikle şehir içi–şehirlerarası ticari araç sürücülüğüne yeni bir eğitim programı hazırlanması lazım. Programın hazırlanması lazım ve en az 6 aylık eğitim, teorik eğitim…

 Şu an  Kaptanlar yeterli değil. Ve kazaların yaşanma nedenlerinden bir tanesi de kaptanların eğitimlerinin yetersizliği.

    Bir de kaptanların hakları, sorumlulukları nelerdir; onların özlük haklarının tayin edilmesi lazım. Asgari ücretle çalışan bir adam  bu sektöre fayda sağlayamaz.

    Mevsimlik işçi gibi yazın şoför alıp kışın çıkarıyoruz. Bu doğru bir şey değil. Bu, meslek olarak kabul edilebilir olması lazım.

    Bu konuda da Çalışma Bakanlığı’nın mutlaka bir  kaptan tanımı getirmesi lazım. 40 tane insanı emanet ettiğiniz insanın eğitimini yeterli hâle getirmeniz lazım. Teorik eğitimlerini de sürekli güncellememiz lazım. Ben diyorum: En az 6 ay teorik eğitim, bir de saha eğitimlerinin sürekli yapılması lazım. Aksi takdirde kazaları yaşamaya devam edeceğiz ve şoförlerin hakları doğru tanımlanmadığı sürece de biz şoför bulmakta zorlanacağız. Sıkıntı yaşamaya devam edeceğiz.

Ahmet Gözen

Mustafacığım eee zaman çok hızlı geçiyor. 40 dakikayı bulduk şu ana kadar. Türkiye otobüsçülüğünün 5 yıl sonraki geleceğini nasıl görüyorsun?

 Mustafa Yıldırım
Geleceğini planlamaya bağlıdır. Eğer devletle… Kamu  Özel sektör bir araya gelirse, ciddi bir planlama yapılırsa  otobüs işletmeciliğinde yatırımların farklı alanlara kaydırılarak şehir içine, kısa mesafelere doğru yönlendirilerek… Hatta belki raylı sistemlere yönlendirilerek yapılması lazım. Aksi takdirde mevcut hâliyle beraber otobüs işletmeciliği uçuruma doğru sürüklenmeye devam ediyor.

Ahmet Gözen

 Peki,  demek ki Otobüs sektörünün  geleceğinden  mutlu değilsin.

 Mustafa Yıldırım

 Saygılıyım ben. Yani… Benim söylediklerim hep haklı çıkıyor. İşte giderek daralan bir sektör; giderek kalitesini yitiren bir sektör; taşıma hizmetlerinde kaliteyi yitiren bir sektör hâline geldik. Bunun önüne geçmek için de kamu–özel işbirliği yapması lazım, yapılması lazım.

Ahmet Gözen

Mustafacığım, yeniliklerin adamı oldun.  hatırlıyor musun;  Türkiye’de  otobüsler akaryakıtı nakit parayla alıyorlardı. Sen kalktın; bunu kart sistemine geçirdin. “Olmaz” dediler.

  Ve neticede başarılı oldun.

    Bu sektörü bir TOFET’i kurdun, sonra TOF’u kurdun ve  TOF’un önümüzdeki dönemde öncelikli projeleri neler olacak?

Neden TOF’u kurdun? TOFET’ten neden ayrıldın? Bunları bir toparlar mısın? Daha doğrusu öncelikli projeleri TOF’un ne olacak?

Mustafa Yıldırım

 Şimdi TOF’un ve… Bizim bir tane daha federasyon var: Türkiye Otobüsçüler Federasyonu var. Zaman zaman bir arada oluyoruz, görüşüyoruz. Rekabet iyidir. Tek başına bir federasyondansa iki tane federasyonun birbiriyle yarışması  çalışmaları hızlandırıyor.

    Dolayısıyla önümüzdeki dönemde, şu ana kadar konuştuklarımızın  yapılması için elimizden geleni yapıyoruz. İlgili bakanlıklarla, ilgili kurumlarla görüşmelerimiz devam ediyor. Dediğim gibi en önemlisi ulaşımda planlamayı yapmak istiyorum; ben yapılmasını istiyorum. Bu konuda da gerekli girişimleri sürdürmeye devam edeceğiz. Dolayısıyla ne insanlarımız zarar etsin, ne ülkemiz sıkıntı yaşasın, ne kazalar olsun. Bütün bunlarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Etmeye devam edecek.

  Ahmet Gözen

Mustafa’cığım , artık suallerin röportajın sonuna geldik. Son olarak bir cümleyle sektörün bugünkü hâlini nasıl tarif edersin?

 Mustafa Yıldırım

 Bugünkü hâli, geçmiş yıllarla kıyasladığımızda hiç iyi değil. Giderek daralan bir pazar, daralan yolcu sayısı, azalan yolcu sayısı… Firmalarımızda, firmalarımız arasında ciddi rekabet var. Bu rekabetin mutlaka engellenmesi lazım. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu konuda birtakım düzenlemeler yapması lazım. Eee, sefer sayılarını azaltmak lazım; doluluk oranlarını artırmak için. Ve makul seviyede ücretlerle vatandaşlarımızı taşımamız lazım.
— Yani eee şu ana kadarki konuşmalarımızda eee ulaşım sektörü, otobüs sektörü bayağı problem içinde yaşıyor. Mutlu değil yani.
Kaçan kurtulur dedim ya.

 Ahmet Gözen

 Peki, son sözlerini alayım. Aydın’a ne söyleyeceksin? Türk halkına ne söyleyeceksin? Ulaşım sektöründeki dostlarına ne söyleyeceksiniz.
Son söz ve Aydın’a mesajınız?

Mustafa Yıldırım

 Aydınlılara ve tüm izleyicilere saygılarımı sunuyorum. Otobüs işletmeciliği Türkiye’ye her zaman lazım. Kaynak israfını önleyip yatırımları “ölü” değil “diri” hâle getirmek; çalışanı ve vatandaşı koruyan, ekonomik ve kaliteli hizmeti mümkün kılan düzenlemeleri hayata geçirmek zorundayız. Siyaset konusunda ise tarafsız kalmayı tercih ettim; Türkiye’de arzu ettiğim anlayış yerleşmedikçe siyasete girmeyi düşünmüyorum.

Ahmet Gözen

 Sayın Mimar  TOF Genel Başkanı Sayın Mustafa Yıldırım  kardeşim ile Röportajımızı TOF Genel Merkezi’nde gerçekleştirdik. Bu Röportajda Yanımızda Bulunan TOF Genel Bşk Yardımcısı  Sn. Tahsın Yücefer Başkana ve Kardeşim Mustafa Yıldırım Kardeşime Sağlıklar dilerim ve Teşekkür ederim.

 İzlemek için YouTube kanalıma beklerim;                                                                                   https://youtube.com/@ahmetgozen8179 üye olmayı unutmayın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.