Değerli okuyucularım ve dostlarım,
günaydın.
Mutlu bir hafta dilerim.
İNSANCIKLAR;
Dostlarım, değerli okuyucularım,
olacakları görürsünüz.
İnsanları tanırsınız.
Niyetleri, hırsları, sevgisizlikleri…
Zamanında destek olduğunuz için el etek öpenlerin ilk yetki alışlarında sizin randevunuzu dahi bir mesajla iptal ettiğini yaşarsınız.
Öyle büyük bir saygısızlıkla, öyle hoyrat bir değer bilmezlikle karşılaşırsınız ki
“ne halleri varsa görsün Insanciklar”
deyip sırtınızı dönmek istersiniz.
Tam o sırada bir emekli çıkar yolunuza.
Bir engelli.
Kışa hazırlıksız yakalanmış bir anne, çocuklarıyla.
Hastane koridorunda sıra bekleyen biri arar.
Mahsulünü yetiştiremeyen, hayvanına bakamayan bir köylü.
Gelecek kaygısıyla büyüyen bir okullu çocuk…
“Ağabey, sen Aydın’ın abisi değil misin, yardım et!” der.
İşte tam o an,
“çay koy keçeli, yeniden başlıyoruz”
dersiniz ve Aydın için tekrar mücadele etmek istersiniz.
Kollar yeniden sıvanır.
Tüm saygısızlıklara, tüm nankörlüklere rağmen yeniden başlanır.
İşte bu yazı da öyle yazıldı sevgili okuyucularım.
Geçen haftaki yazımda, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişinden sonra, AK Parti İl Başkanı Mehmet Erdem’in asli görevlerini yapmak yerine ayak bağı olan, herkesin “lagaluga”sıyla tanıdığı kişileri maşa tutmaya çalıştığını, maşa tutayım derken bizzat maşa olan Mehmet Erdem’i yazdım.
2016’ya kadar alıştığımız o ters manyel taktikle güya beyanat verdirilmiş, haber yaptırılmış, paylaştırılmış.
Haberde de ben ve benim gibi yazanlar için
“çatışma siyasetini sevenler, çekemeyenler”
gibi ucuz etiketler yapıştırılmış.
Bak Mehmet Erdem kardeşim,
biz gazeteciyiz.
Yetkimiz yok, mevkiimiz yok, etki alanımız koltuklardan ibaret değil, zamana da bağlı değil.
Geçmişte de vardım, gelecekte de olacağım.
30 sene olduğu gibi.
Biz sadece gerçeğe ayna tutarız.
Manzarayı çizer, gösteririz.
Eğer ortada bir çatışma iklimi varsa, onu yazan kalemi
“uydurulmuş gündem”
diye karalayamazsın.
Yazılarım, senin kapatmaya çalıştığın gerçeklerin sonucudur.
Sen de geçmişte şikâyetlerin olduğunda kapıma geldin, abi olarak dert yandın, seni savundum.
Bu sırlar benimle mezara gidecektir.
Ben adam satmam ama sen…!!
İstersen bir yılını doldurmak üzere olan yönetimini şöyle bir özetleyelim.
Gökhan Ökten yönetimindeki il teşkilatı, kongre sürecine giderken senin adın il başkanlığı için konuşulanlar arasında bile yoktu.
Önceki seçimlerde AK Parti Milletvekili Mustafa Savaş ile İl Başkanı Gökhan Ökten arasında büyük bir savaş yaşanmıştı.
Gökhan Ökten, kendisini o koltuğa getiren Mustafa Savaş’ın Ankara’da doğrudan sözünün geçeceğini çok iyi bildiği için, onun getireceği bir ismin kendi kirli dosyalarını açmasından ve genel merkezin hesap sormasından korktu.
Gideceğini anladığı an seni Ankara’ya çağırdı.
“Abi, Mustafa Savaş’ın istediği il başkanı olmasın. Seni destekleyelim, gel sen ol ne olursun” dedi.
Sen de koşa koşa gittin…
Oysa Mustafa Savaş’ın vekilliğinin son döneminde böyle bir arayışı bile yoktu.
Araştırmadı, alternatif üretmedi.
O günlerde ben de birkaç isimle görüştüm.
Kimse, Gökhan Ökten’in partiyi Aydın’da bitirme noktasına getirdiği yerden bu görevi devralmak istemedi.
Ama sen, eski görevlerini referans gösterip hamaset iklimine sığınıp bu koltuğu büyük bir iştahla kabul ettin.
Çünkü bu, yarım kalan vekillik hayallerine açılan bir yoldu.
Evet, şahsi kronolojinde önemli bir adımdı.
Haklısın da.
Buna itirazım yok.
Bana da geldin, bu isteklerini söyledin.
Bunlar sır konuşmalardı, o yüzden yazmıyorum.
Ancak siyasete ara verdiğin dönemde, özellikle hakkında söylenen ve bir kısmı iftira olan sözlerden dolayı yaşadığın küskünlüğün de etkisiyle sahadan o kadar uzak kaldın ki; Aydın siyaseti değişmişti.
İsimler, dengeler, ilişkiler bambaşka bir yere evrilmişti.
Sen ise yönetim kurarken,
“ben hayatın içindeyim abi”
diye sana empoze edilen, sana yarenlik etmiş isimleri sağlam papuç sanıp gözünü kapatarak güvendin.
Öyle ki muhtar seçildiğinden bile haberin olmayan isimler çıktı listenden.
Yönetime girdiğini gazetelerden öğrenenler oldu.
Kafasını bile toplayamayan adamlara liste gibi büyük bir işi teslim ettin.
Zamanı kısaydı, düzelecektir dedik, bekledik ama sonrası da maalesef böyle gitti.
Sen, laklakaya pabuç bırakmayacak kadar güçlü bir dava adamıyken;
“yetişemem” korkusuyla yetki verdiğin insanlar, halk nezdinde karşılığı olmayan, sözüne güvenilmeyen, iki işi bir arada yürütemeyecek kadar yetersiz kişiler oldu.
Ve sonra…
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, ana muhalefetten, senin il başkanı olduğun iktidar partisine geçti.
Bu, neredeyse herkes için dün söylenenleri bugün yalamaktı.
Ben, Mehmet Erdem olarak bu süreci iyi yöneteceğini düşündüm.
Ama sen yine
“elim yanmasın”
derken kendini komple ateşe attın.
“Siyaset üretemeyen, iki lafı kağıttan okuyan insanları vitrine koyalım ki biz iktidarda kalalım, erk biz olalım” fikrini kafana kim soktuysa, yanında tutma. Sustur.
Sen il başkanlığı yapmış, milletvekilliği yapmış bir adamsın.
Arkana çoğunluğu, yanına aklı almanın ne demek olduğunu şimdiye kadar öğrenmiş olman gerekir.
Sert duruşla, hamam dedikodusuyla, kulis fısıltısıyla bu iş yürümez.
Sırtından geçinirler, seni taşıyor gibi görünürler ama seni götürürler.
Onların esameleri bile okunmaz.
Olan sana olur, Mehmet Erdem kardeşim.
Özlem Çerçioğlu’nun sen il başkanı olunca sevindiğini biliyor musun?
O zaman muhalefetti, şimdi senin partinde.
O sevincin ne anlama geldiğini bir düşün istersen.
Özlem Çerçioğlu gerçekten çetin bir yolda seninle yürür mü sence?
İl yönetimindeki akıllı adamlar bunun farkında.
O yüzden de içeride sana güven yok.
Boş ziyaret fotoğrafları çekenler dışında parti faaliyeti yapmaya gönüllü kimse yok.
Akıllı adamlar kenara çekilmiş durumda.
Etkisiz, sayıca kalabalık, pek de siyasette etkili bulmadığını bildiğim kadınları doldurup doldurup meclis toplantılarına götürüp sözüm ona
Özlem Çerçioğlu’nun yanında olma pozu veriyorsun.
Ama benim kız kardeşim her şeyin farkında.
Kendi partililerini dışlayan,
“Daraltılmış danışma meclisi”
adı altında kulvarlar ve kulisler oluşturan bu kutuplaştırıcı anlayışla, arkana geniş bir destek almadan il başkanlığı yürümez.
Sn. Özlem Çerçioğlu dâhil hiçbir aday seninle seçim çalışmasına girmez.
Mehmet Erdem kardeşim, bunu bil.
Şimdi de ilçelerle oynayarak bunu çözeceğini sanıyorsun.
Sana “kendi ekibimizi kurarsak sözümüz geçer” diyenler var.
Efeler ve Nazilli sırada belli ki.
Didim’de yaptığını oralarda da yapacaksın.
Bunca AK Parti sevdalısının emeğini hiçe sayacaksın gene.
Okuyucularımdan gelen mesajlarda; geçmiş seçimlerde Özlem Çerçioğlu’nun karşısında aday olan isimlere maddi-manevi destek vermiş, Reis sevdalısı ve AK Parti’ye gönülden bağlı oldukları için belediyenin hizmetlerini sert biçimde eleştirmiş kişilerin bugün Aydın’da iş yapamaz hâle geldiği anlatılıyor.
Bazıları işinden çıkarılmış, bazıları ise sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek—ki bu paylaşımlar bizzat Cumhurbaşkanımızın sözleridir—davalık edilmiş durumda.
“AK Partili olmak mıydı suçumuz” diyor, yanıyorlar.
Bu insanlar bana onca mesaj atıyorlar, telefon açıyorlar.
Zamanında Özlem Çerçioğlu’na muhalefet ettikleri için bugün bu zorlukları yaşayan eski AK Partililerin durumundan, il yönetiminin ya da genel merkezin haberi var mı?
Herkes sana ulaştığını, senin bilgin olduğunu söylüyor.
Peki sen, buna dahi müdahale edemiyorsan neyin il başkanlığını yapıyorsun, Mehmet Erdem?
AK Partililer sahipsiz bırakılırken, sen Özlem Çerçioğlu’na şirin görünerek yoluna devam mı edeceksin; yoksa nüfuzunu ortaya koyup ayakta mı kalacaksın? Bir düşün istersen.
Eyy Mehmet Erdem, sana ne oldu?
Özüne dön.
Senin önceliğin kul hakkıydı.
Etik değerlerdi.
Sonra da ılıman, çoğulcu, toparlayıcı bir siyasetti.
Bugün gördüğümüz insanların yanında olmandı.
Erdem, o Mehmet Erdem değil.
Bu Mehmet Erdem, Sn. Tayyip Beye ve AK Partililere, milliyetçi ve maneviyatçı insanlara ana avrat söven Polat Bora Mersin’in elini hem de başarısız Aydın Valisi’nin yanında sıkıyor; ama öte yandan suçluluğu kesinleşmemiş insanlara randevularını iptal ediyorsun.
Arkadaş, senin bu yaptıklarını Tayyip Bey bunları bilmediğini mi sanıyor?
Gökhan Ökten'in kimsenin il başkanlığını kabul etmeyeceği hale getirdiği partinin başına, gene Gökhan Ökten’in referansıyla gelip, onun dizayn ettiği ilçe yönetimlerinin emeğini, görüşlerini ve çalışmalarını hiçe sayan ve Gökhan Ökten’e düşman bir ekiple yol yürüyerek Gökhan Ökten’den de beter bir duruma doğru ilerliyorsun.
Bugün gelinen bu noktada; ben bunları söylediğimde neden çatışma siyasetinden hoşlanan yazar oluyorum ben?
Aydına, Aydınlıya zaman kaybettiriyorsunuz.
Belediye Başkanı partinize geçmiş, 3 vekiliniz emrinize amede, il müdürlükleri bütçelenmiş durumda.
Seçime kadar olan dönem, Aydın’ı yatırımlarla donatabileceğiniz, Didim’den Buharkent’e kadar bütün vatandaşa dokunabileceğiniz bir tane çaresiz veya fakir vatandaş bırakmayacağınız imkanların bolluğunda, beyinsiz adamları rehber edinip tükettiğiniz şey sadece partiniz değil, Aydın’ın hakkıdır, hakkı! Günah!
AYDIN AK PARTİ İL BAŞKANI OLARAK YAPTIKLARINIZ İNANDIRICI DEĞİL, MEHMET ERDEM.
Seni takip ediyorum, bunu da bil.
Ahmet Gözen
