Değerli okuyucularım, GÜNAYDIN. YENİ YILDA MUTLU, SAĞLIKLI, BOL KAZANÇLI OLMANIZI YÜREKTEN DİLERİM.
**
Bu hafta Fenerbahçe ve Başkanı Sadettin Saran’ı ele alan köşe yazısı yazacağım.
**
Fenerbahçe, sadece bir spor kulübü değil, bu toprakların milli bir direnç kalesidir.
Ancak
Bu kalenin burçları, tarih boyunca hiçbir zaman rahat bırakılmadı.
Bugün kulüp kulislerinde Sadettin Saran isminin etrafında dönen olayları ve geçmişin tozlu sayfalarını yan yana getirdiğimizde, karşımıza ilginç bir portre çıkıyor.
Topraklarımızın İngiliz İşgalinden Bugüne Değişmeyen Senaryosu… Tarih tekerrürden ibarettir derler.
Milli Mücadele yıllarında Fenerbahçe, Anadolu’ya İstanbul’dan silah ve cephane kaçıran bir merkezdi.
O günün İngiliz işgal kuvvetleri, dönemin kulüp başkanını “silah kaçırıyor” bahanesiyle gözaltına alırken aslında hedefleri sadece bir kişi değil, Türk milletinin moral kaynağı olan o sarı-lacivertli ruhtu.
**
Bugün geldiğimiz noktada, Sayın Sadettin Saran’ın kulüp binası içerisinde Jandarma tarafından bir “ifade işlemi” veya gözaltı süreciyle karşı karşıya kalması, ister istemez zihinlerde o eski, karanlık günlerin tortusunu canlandırıyor.
**
Devletin kolluk kuvvetlerinin görevini yapmasına saygımız sonsuzdur; ancak mekânın Fenerbahçe çatısı olması, her kongre üyesi gibi Fenerbahçe kongre üyesi olan ben Ahmet Gözen olarak benim de içimi sızlatıyor.
**
FETÖ, Aziz Yıldırım ve Kumpasın Külleri
Fenerbahçe, yakın tarihte 3 Temmuz gibi devasa bir kumpasın içinden geçti.
FETÖ’nün yargı ve emniyet eliyle kulübü ele geçirme operasyonunda, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının dik duruşu, Türkiye’de bu örgüte karşı ilk sivil direnişi başlatmıştı.
O gün “şike” maskesi altında yapılan operasyonların asıl hedefinin Fenerbahçe’nin mali ve sosyal gücü olduğunu bugün çok daha net görüyoruz.
**
Şimdi ise Sadettin Saran ismi üzerinden dönen bu hareketlilik, akıllara şu soruyu getiriyor: Fenerbahçe üzerinde yeni bir dizayn çabası mı var?
**
FENERBAHÇE’YE DOKUNAN YANAR:
Kumpas Bitmedi, Sadece Şekil Değiştirdi
Ben bu yazıyı bir gazeteci olarak değil sadece…
Fenerbahçe kongre üyesi Ahmet Gözen olarak, bu kulübün tribünlerinde büyümüş, mahkeme kapılarında beklemiş, kumpasın ne demek olduğunu iliklerine kadar yaşamış biri olarak yazıyorum.
**
Çünkü Fenerbahçe’ye uzanan her el, geçmişten bağımsız değildir.
**
Son günlerde Sadettin Saran’ın Fenerbahçe Kulübü bünyesinde Jandarma tarafından gözaltına alınması, bazı çevrelerde hevesle karşılandı. Manşetler atıldı, fısıltılar yayıldı, imalar üretildi. Tanıdık bir tablo… Bu camia bu filmi ezbere bilir.
**
Hatırlayalım.
Bu ülkenin en büyük sivil direnişlerinden biri, Aziz Yıldırım’ın FETÖ’cü savcı ve polisler tarafından tutuklanmasıyla başlamıştır.
Amaç belliydi:
Fenerbahçe’yi çökertmek, tribünleri susturmak, camiayı teslim almak. “Şike” dediler. “Suç örgütü” dediler.
Başkanını içeri aldılar, kulübü linç ettiler.
Sonra ne oldu?
**
O davaları açanların FETÖ mensubu olduğu resmen ortaya çıktı.
O kararları verenlerin kimi firarda, kimi hapiste.
Ama Fenerbahçe’nin çalınan yıllarının, gasp edilen itibarının hesabını kim verdi?
Kimse. Vermedi.
Şimdi soruyorum:
Bu hafıza bu kadar tazeyken, Sadettin Saran üzerinden yürütülen bu yeni süreç nasıl masum okunabilir? Üstelik ortada çok net bir tablo varken…
Sadettin Saran, yurt dışında olmasına rağmen çağrıyı alır almaz Türkiye’ye dönüyor. Kaçmıyor, saklanmıyor, “buradayım” diyor.
**
Bu, suçlu psikolojisi değil;
hesap vermekten korkmayan insan refleksidir. Ama bazıları yine pusuda.
Yine Fenerbahçe’nin içini karıştırma, algı üretme, camiayı bölme derdindeler.
**
Unutmayın:
Bu kulübün geçmişte İngilizler tarafından “silah kaçırıyor” denilerek gözaltına alınan bir başkanı da oldu.
O dosyalar da çöktü. İddialar da buhar oldu. Ama Fenerbahçe hep ayakta kaldı.
Sadettin Saran’ın özel hayatı üzerinden yapılan ima gazeteciliğine gelince…
Bu, ahlaksızlıktır.
Bu, Fenerbahçe düşmanlığının magazinle kamufle edilmiş hâlidir.
Fenerbahçe’yi ne mahkeme salonlarında yenebildiler, ne algı operasyonlarıyla,
ne de kumpas dosyalarıyla…
**
Ben Fenerbahçe kongre üyesi Ahmet Gözen olarak şunu net söylüyorum:
FETÖ’nün yargı aparatlarıyla başaramadığını, bugün başka yöntemlerle denemeye kalkanlar şunu iyi bilsin: Fenerbahçe refleksi güçlüdür. Hafızası uzun, sabrı sınırlıdır.
Gözaltılar geçer.
İddialar düşer.
Ama Fenerbahçe’ye kurulan her oyun, bir gün mutlaka sahiplerinin önüne konur.
**
Çünkü bu kulüp boyun eğmez. Unutmaz. Hesabı not eder.
Ve günü geldiğinde tarih yine aynı cümleyi yazar: Fenerbahçe’ye dokunan yanar.
Anlamadığım bir olay var: Tüm bu olaylar AK PARTİ iktidarında oluyor. NEDEN?
**
Fenerbahçe’nin şampiyonlukları maalesef bu iktidar döneminde kaybedildi. NEDEN?
**
AK PARTİ’de BAZILARININ FENERBAHÇE ile ne alıp veremedikleri var. NEDEN?
**
Tüm Fenerbahçeliler siyasi iktidardan bunu soruyorlar. Neden? Bu iktidarda kaybeden hep Fenerbahçe oldu. NEDEN?
**
Ayrıca,
Gazze için Bilal Erdoğan yılbaşının ertesi günü 1 Ocak’ta İstanbul Galata Köprüsü’nde,
SANKİ İSTANBUL’DA YER YOKMUŞ GİBİ, NİYE BU TOPLANTI KADIKÖY, MALTEPE VE YENİKAPI MİTİNG ALANLARINDA YAPILMAYIP GALATA KÖPRÜSÜ’NDE YAPILIYOR?
HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
NEDEN?
**
Bilal Erdoğan, Beşiktaş Kulübü ve Galatasaray Kulübü başkanlarını çağırarak “taraftarlarınızı getirin” diye Gazze için miting yapıyor.
Bilal Erdoğan.
NİYE DİĞER KULÜP BAŞKANLARI ÇAĞRILMIYOR? Burada neyin amaçlandığını anlamak mümkün değil.
**
Spor kulüplerini bu tür olaylara karıştırmak doğru mu acaba? Bilal Erdoğan, aklınca yılbaşı ile ilgili mesaj mı yayınlamak istiyor?
Bunlar çok hoş şeyler değil. Ayrıca Fenerbahçe Kulübü başkanı da bu toplantıya çağrılmıyor. Buradan şu çıkıyor: Demek ki Bilal Erdoğan’ın da Fenerbahçe ile bir derdi var.
YAPTIKLARININ HEPSİ YANLIŞ.
**
Biz Fenerbahçeliler olarak bunları bir yere not ediyoruz. Biz Fenerbahçe olarak duruşumuz belli; biz ATATÜRKÇÜYÜZ.
**
Sayın Aziz Yıldırım ifadesiyle; ESKİ FETÖCÜLER ŞİMDİ ÇEŞİTLİ TARİKATLARIN, PARTİLERİN İÇİNDE GİZLENMİŞ, BU HÜKÜMETE VE FENERBAHÇE’YE ÇEŞİTLİ KUMPASLAR KURUYORLAR, diyor Aziz Yıldırım Başkanımız. Bunu yerelde de İstanbul’da da net görüyoruz.
**
BİZ FENERBAHÇELİLER, FETÖCÜLERİ, TARİKATÇILARI, ATATÜRK DÜŞMANLARINI, VATAN BÖLÜCÜLERİNİ BİZDEN İYİ KİMSE TANIYAMAZ.
**
Ayrıca,
Gazze konusunda FENERBAHÇELİLER DE bu insanların acılarını her zaman paylaştık, paylaşacağız da. Ancak bu insanlara bu eziyeti, cefayı çektiren kişilerin İsrail ile yaptıkları ticaretten kimlerin milyon dolarlar kazandığını biz Fenerbahçeliler çok iyi biliyoruz.
Türk halkı da biliyor.
**
“KİMSE ÜÇ MAYMUNU OYNAMASIN.”
**
Bizim de GAZZE konusunda hassasiyetimiz var ama yılbaşının ertesi günü böyle bir miting yapmanın, hem de Galata Köprüsü’nde; Yenikapı’da, Kadıköy’de devasa yerler varken ne âlemi var? Galata Köprüsü’nde Gazze mitingi yapmanın.
**
Bilal Erdoğan, eğer bir siyasi gelecek arıyor ise halkı birleştirici mitingler yapmasını tavsiye ederim; kulüpleri de bu konulara alet etmemesini tavsiye ederim.
**
Davet ettiği Beşiktaş Kulübü’nün ÇARŞI GRUBU, Galatasaray Kulübü’nün ULTRA ASLANLAR GRUBU…
Bu birliklerin birlikte neler söyleyeceklerini tahmin edebiliyorum.
Asgari ücreti yirmi sekiz bin lira yapan siyasi iktidara da çok şey söyleyeceklerdir.
**
Bilal Erdoğan, asgari ücret alan bu insanları oraya toplayabileceğini zannediyorsa yanılıyor; toplansa bile neler konuşulacağını da bilmesi lazım.
**
Buradan şu sonuç çıkıyor: Demek ki Bilal Erdoğan, kendi bulunduğu mahalleden gerekli toplulukları toplayamayacağını gördüğü için Galatasaray–Beşiktaş kulüplerinin taraftarlarını kulüp başkanları ile bu işe alet ediyor. Hayırlısı olsun.
**
Bilal Erdoğan’ın birileriyle kamuoyuna intikal eden telefon konuşmalarını unutmadık.
Bu konuşmalar bir gün ÖNÜNE KONACAKTIR.
BİLGİSİ OLSUN, BİLAL ERDOĞAN BEYEFENDİ.
**
Son söz:
FENERBAHÇE’YE DOKUNAN YANAR.
ÇÜNKÜ,
BİZ FENERBAHÇELİLERDE KUVAYI MİLLİYE RUHU VAR. BİZ ATATÜRKÇÜYÜZ.
NOKTA.

