Selahattin Çelik
Köşe Yazarı
Selahattin Çelik
 

Kuşadası'nda Mafia var, ranta geçit yok!.. Hala katil olmadım çok şükür

Evet Sn. okuyucular, biliyorsunuz Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Özlem Çerçioğlu öne sürdüğü bu bahanelerle Ak Parti'ye geçmişti, ama başlığı ilgi çekmesi için böyle yazdım, konumuz çok farklı, gördüğüm çok ilginç ve etkileyici bir rüyadan bahsedeceğim, buyrun efendim!... Bu konuya da en kısa zamanda değineceğim, merak etmeyin, bugünkü konumuz aşağıda!.. 53. YARADANIN TEZAHÜRÜ. Neydi yaşam. Bir tesadüf zincirinin halkalarından mı ibaretti. Gözleri büyüleyen, kusursuz bir ahenk ve organize bir sergi miydi. Yoksa ilkel, vahşi, adaletsiz ve canavarca bir karşı gösteri mi. Doğanın ortasına kanla çizilmiş bir cinayet tablosu mu. Ateş niçin vardı. Acı niçin yaratılmıştı. Sevinç niçin vardı da, utanç niçin peşinden sürüklenirdi. Sıcak niçin kavurur, insanı cehennemi düşünmeye zorlar. Soğuk niçin kemiklere kadar dondurur. Peki ya ortası. Nisan, Mayıs. Eylül, Ekim. Geçiş ayları. Püfür püfür bir nefes. Koy gitsin mutluluğa. Hazan aslında bir görsel hüzündür. Dökülen yapraklar, geçmişin izlerini taşır. Travmaların sessiz arşividir. Ama bu yıl. Bu sonbahar. Sanki hüznü değil, sevinci çağırıyor. Bu tatlı sonbahar havasında. 24 Eylül’ün sabaha doğrusu. Yabancı olmayan bir dakikada. “53”. Rabbim beni ilk kez böyle bir rüya ile sınıyor. Birkaç saniyeye sıkışmış bir uçurum bu. İlk kez katil olduğumu görüyorum. Ruhum insanlığıma isyan ediyor. Nasıl yaptım diyor. Ne yaptım diyor. Niçin yaptım diyor. Ama hatırlayamıyor. Zihnim karanlık bir odada kilitli kalıyor. O birkaç saniyede binlerce kez ölüyorum. Bir karıncayı ezmemek için yolunu değiştiren biri. Bir kuşa taş atmayan. Bir balığı ürkütmemek için oltayı bırakan biri. Nasıl katil olur. Rüya bitiyor. İrkilerek uyanıyorum. Sevinç ve korku aynı anda. Kalbimde iki zıt kıta çarpışıyor. Allah’ım ne büyük yük katil olmak. Şükrediyorum. Binlerce kez. O an dünyanın en mutlu insanıyım. Çünkü katil değilim. Sonra kader mahkûmları geliyor aklıma. Gerçekten katil olanlar. Belki her gece rüyalarında yeniden öldürüyorlar. Her sabah yeniden uyanıyorlar. Ama yük hiç hafiflemiyor. İnsan çıldırmaz mı. Bu ağırlık nasıl taşınır. Rabbim sabır versin. İtikat versin. Güç versin. O korkunç rüyadan uyandığım an. Saat 03.53. Dakikalarına mühürlenmiş bir zaman dilimi. Sanki zaman bana değil, ben zamana aitim. Bu an bir uyarı mı. Bir sınama mı. Tanrı diyor ki. “Kulum bak.” “Türlü adaletsizliklerle sınıyorum seni.” “Ne gücün kaldı yürümeye, ne neşen gülmeye.” “Eziyorum, üzülüyorum.” “Ama şunu bil.” “Sen dünyanın en mutlu insanısın.” “Çünkü katil değilsin.” “Yetmez mi.” Düşünüyorum. Evet. Yetiyor. Şu an gerçekten dünyanın en mutlu insanıyım.   Tılsımlı bir rakam. Dört ya da beş yıldır benimle. Adım atıyorum 53. Dolmuşa biniyorum 53. Gece uyanıyorum, saat hep 53’ü gösteriyor. Yıl 2015. Suriyeli göçmenler yürüyor. Arkadaşıma diyorum ki. “Sayalım, 53 kişi.” Sayıyoruz. Evet. Tam 53. O an bir araç geçiyor. Plakası 53. Ardından spor yapan biri. Üzerinde 53 numara. Arkadaşım donup kalıyor. Bu hikâyeyi daha önce dinlemişti. Ama ilk kez gözleriyle görüyordu. 2015 yılbaşı gecesi. Saat 10 civarı. Couffersa’dayız. Arkadaş bilet almam için ısrar ediyor. Ben sevmem diyorum. “Bak yine 53 çıkacak” diyorum. Israr bitmiyor. Bilet çekiyorum. Son iki rakam. 53. Satıcı kız. Arkadaşım. Ben. Üçümüz de susuyoruz. Tanrı saniyelerde konuşuyor. Bir salisede insanı en ağır korkuyla yakıyor. Bir sonraki salisede dünyanın en mutlu insanı yapıyor. “Kulum beni unutma.” “Her saniyendeyim.” O gece. Rüyayı gördüğüm gece. 03.53. Uyanıyorum. Saate bakıyorum. Telefonu açıyorum. Gündüz gelen bir mesaj. Bir arkadaş numarasını değiştirmiş. Yeni numaranın sonu. 53. Kaçış yok. “Yanındayım.” “Kalbindeyim.” “Uykundayım.” “Zerrendeyim.” Boynum bükük. Neydi yaşam. Tesadüfler zinciri mi. Bence değil. 53 bir tesadüf değil. Bir tezahür. Bir dizayn. 26 Eylül sabahına doğru. Yine uyanıyorum. Çay. Sigara. Telefonu açıyorum. Bu kez 02.53. Mucize tekrar sahnede. Yaşamın sırrını anlamaya yaklaşmak. Perdenin biraz aralanması. İnsanı tarifsiz mutlu ediyor. Bu yüzden diyorum ki. Ben gerçekten dünyanın en mutlu insanıyım. Tesadüf dediğimiz şey. Belki de ilahi bir cümlenin noktalama işaretidir. Biz anlam veremeyiz. Ama hissederiz. Tüm imtihanlarına şükürler olsun. Yorulsak da. Üzüldüğümüzde. Yaşamdan bezsek bile. Şükürler olsun.
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2025 -Pazar

Kuşadası'nda Mafia var, ranta geçit yok!.. Hala katil olmadım çok şükür

Evet Sn. okuyucular, biliyorsunuz Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Özlem Çerçioğlu öne sürdüğü bu bahanelerle Ak Parti'ye geçmişti, ama başlığı ilgi çekmesi için böyle yazdım, konumuz çok farklı, gördüğüm çok ilginç ve etkileyici bir rüyadan bahsedeceğim, buyrun efendim!...
Bu konuya da en kısa zamanda değineceğim, merak etmeyin, bugünkü konumuz aşağıda!..

53. YARADANIN TEZAHÜRÜ.

Neydi yaşam.
Bir tesadüf zincirinin halkalarından mı ibaretti.
Gözleri büyüleyen, kusursuz bir ahenk ve organize bir sergi miydi.
Yoksa ilkel, vahşi, adaletsiz ve canavarca bir karşı gösteri mi.
Doğanın ortasına kanla çizilmiş bir cinayet tablosu mu.

Ateş niçin vardı.
Acı niçin yaratılmıştı.
Sevinç niçin vardı da, utanç niçin peşinden sürüklenirdi.
Sıcak niçin kavurur, insanı cehennemi düşünmeye zorlar.
Soğuk niçin kemiklere kadar dondurur.
Peki ya ortası.
Nisan, Mayıs.
Eylül, Ekim.
Geçiş ayları.
Püfür püfür bir nefes.
Koy gitsin mutluluğa.

Hazan aslında bir görsel hüzündür.
Dökülen yapraklar, geçmişin izlerini taşır.
Travmaların sessiz arşividir.
Ama bu yıl.
Bu sonbahar.
Sanki hüznü değil, sevinci çağırıyor.

Bu tatlı sonbahar havasında.
24 Eylül’ün sabaha doğrusu.
Yabancı olmayan bir dakikada.
“53”.
Rabbim beni ilk kez böyle bir rüya ile sınıyor.
Birkaç saniyeye sıkışmış bir uçurum bu.

İlk kez katil olduğumu görüyorum.
Ruhum insanlığıma isyan ediyor.
Nasıl yaptım diyor.
Ne yaptım diyor.
Niçin yaptım diyor.
Ama hatırlayamıyor.
Zihnim karanlık bir odada kilitli kalıyor.
O birkaç saniyede binlerce kez ölüyorum.

Bir karıncayı ezmemek için yolunu değiştiren biri.
Bir kuşa taş atmayan.
Bir balığı ürkütmemek için oltayı bırakan biri.
Nasıl katil olur.

Rüya bitiyor.
İrkilerek uyanıyorum.
Sevinç ve korku aynı anda.
Kalbimde iki zıt kıta çarpışıyor.
Allah’ım ne büyük yük katil olmak.
Şükrediyorum.
Binlerce kez.
O an dünyanın en mutlu insanıyım.
Çünkü katil değilim.

Sonra kader mahkûmları geliyor aklıma.
Gerçekten katil olanlar.
Belki her gece rüyalarında yeniden öldürüyorlar.
Her sabah yeniden uyanıyorlar.
Ama yük hiç hafiflemiyor.
İnsan çıldırmaz mı.
Bu ağırlık nasıl taşınır.
Rabbim sabır versin.
İtikat versin.
Güç versin.

O korkunç rüyadan uyandığım an.
Saat 03.53.
Dakikalarına mühürlenmiş bir zaman dilimi.
Sanki zaman bana değil, ben zamana aitim.
Bu an bir uyarı mı.
Bir sınama mı.

Tanrı diyor ki.
“Kulum bak.”
“Türlü adaletsizliklerle sınıyorum seni.”
“Ne gücün kaldı yürümeye, ne neşen gülmeye.”
“Eziyorum, üzülüyorum.”
“Ama şunu bil.”
“Sen dünyanın en mutlu insanısın.”
“Çünkü katil değilsin.”
“Yetmez mi.”

Düşünüyorum.
Evet.
Yetiyor.
Şu an gerçekten dünyanın en mutlu insanıyım.

  1.  

Tılsımlı bir rakam.
Dört ya da beş yıldır benimle.
Adım atıyorum 53.
Dolmuşa biniyorum 53.
Gece uyanıyorum, saat hep 53’ü gösteriyor.

Yıl 2015.
Suriyeli göçmenler yürüyor.
Arkadaşıma diyorum ki.
“Sayalım, 53 kişi.”
Sayıyoruz.
Evet.
Tam 53.
O an bir araç geçiyor.
Plakası 53.
Ardından spor yapan biri.
Üzerinde 53 numara.
Arkadaşım donup kalıyor.
Bu hikâyeyi daha önce dinlemişti.
Ama ilk kez gözleriyle görüyordu.

2015 yılbaşı gecesi.
Saat 10 civarı.
Couffersa’dayız.
Arkadaş bilet almam için ısrar ediyor.
Ben sevmem diyorum.
“Bak yine 53 çıkacak” diyorum.
Israr bitmiyor.
Bilet çekiyorum.
Son iki rakam.
53.
Satıcı kız.
Arkadaşım.
Ben.
Üçümüz de susuyoruz.

Tanrı saniyelerde konuşuyor.
Bir salisede insanı en ağır korkuyla yakıyor.
Bir sonraki salisede dünyanın en mutlu insanı yapıyor.
“Kulum beni unutma.”
“Her saniyendeyim.”

O gece.
Rüyayı gördüğüm gece.
03.53.
Uyanıyorum.
Saate bakıyorum.
Telefonu açıyorum.
Gündüz gelen bir mesaj.
Bir arkadaş numarasını değiştirmiş.
Yeni numaranın sonu.
53.
Kaçış yok.

“Yanındayım.”
“Kalbindeyim.”
“Uykundayım.”
“Zerrendeyim.”

Boynum bükük.
Neydi yaşam.
Tesadüfler zinciri mi.
Bence değil.
53 bir tesadüf değil.
Bir tezahür.
Bir dizayn.

26 Eylül sabahına doğru.
Yine uyanıyorum.
Çay.
Sigara.
Telefonu açıyorum.
Bu kez 02.53.
Mucize tekrar sahnede.

Yaşamın sırrını anlamaya yaklaşmak.
Perdenin biraz aralanması.
İnsanı tarifsiz mutlu ediyor.
Bu yüzden diyorum ki.
Ben gerçekten dünyanın en mutlu insanıyım.

Tesadüf dediğimiz şey.
Belki de ilahi bir cümlenin noktalama işaretidir.
Biz anlam veremeyiz.
Ama hissederiz.

Tüm imtihanlarına şükürler olsun.
Yorulsak da.
Üzüldüğümüzde.
Yaşamdan bezsek bile.
Şükürler olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.