Şahsımın yoksul olması çok ilginç değil mi? Aydın’ın basın tarihinde klavye tuşlarının en çok aşındığı masa benimki. Kamerayı gözünden ayırmadan uyuyan, mikrofonla kahvaltı yapan bir başka gazeteci var mı? Yok. Teknik olarak en donanımlı benim, deneyim olarak en kıdemli benim… Ama gel gör ki cebimde rüzgâr esiyor, kartım geçince pos makinesi bile hüzünleniyor. Bu sizce de garip değil mi? Değil. Çünkü bazı gerçekler var; kimse inkâr edemez! DİŞÇİYİ BİLE SUÇLU ÇIKARTAN DÜZEN Bakın size bir şey söyleyeyim… Bu memlekette en dürüst, en haklı çıkan taraf kim biliyor musunuz? Dişçi! Evet evet, şaşırmayın. O adamcağız yıllardır “Kardeşim bu çürükse çürüktür, bu kanal ise kanaldır, tartışmanın lüzumu yok” diye adalet dağıtıyor. Dürüstlük var, netlik var, yol yordam belli. Ama bazı hanımefendiler? Ağızda minik bir çürük olsa, Diş etinde ufak bir sızıma bulunsa, Suçlu kim? Tabii ki dişçi! Kadınlar, kusura bakmasınlar ama ortada gram suç olmayan yerde bile ustaca suç icat etmekte Nobel’likler. E dişçi ne yapsın? Aletler steril, fiyat belli, işlem belli. Ama yok… “Kesin fazla para almıştır!” “Kesin gereksiz işlem yapmıştır!” “Kesin bir şeyler dönmüştür!” Şahsi fikrim: Dişçi bu ülkede hak etmediği eleştirileri göğüsleyen adı anılmamış kahramandır. BEN Mİ YOKSULUM, YOKSA AYDIN MI DAHA YOKSULLAŞTI? Şimdi dönelim bana… Benim bu yoksulluğumun sorumlusu kim olabilir? Ben mi? Hayır. Aydın’ın dağları mı? Onlar bile eskisi gibi bal damlatmıyor. Ovalar mı? Eskiden yağ akardı; şimdi yağ değil, anca dedikodu akıyor. Peki mesele nedir? Herhalde birileri bir yerlerde kurmuş düzeni… Mafiavari bir gölge mi? FETÖvari bir tül perde mi? Yoksa “Aman bu çocuk çok görünmesin, bu çocuk çok konuşmasın” diyen gizli bir el mi? Kimbilir belki de… Belki de gerçekten birileri sürekli önümü kesiyor. Belki de hakikatin peşinde koşan gazeteci figürü sevilmiyor. Belki de fazla dürüstlük bedel istiyor. BELKİ DE SUÇ BENDE… ÇOK MU MEDET UMMUŞUM? Şimdi biraz da kendime dönüp bakayım. Belki de büyük medyadaki tanıdıklara Aydın’ın güzelliklerini fazla anlattım. “Bakın bizim memlekette şunlar var, bunlar var, şu değer var, bu hikâye var” diye diye… Fazla mı övdüm? Bilemiyorum. Ama övdüysem de doğruları söyledim; abartı değil, Aydın gerçeğiydi. SON SÖZÜ MİLLET SÖYLESİN Bu kadar tecrübe, bu kadar birikim bende… Cepte para yok. Dişçi haksız yere suçlanıyor. Kadınlar işin doğrusunu kabul etmiyor. Aydın’ın güzellikleri bile gölgede kalıyor. E şimdi soru şu: Bütün bunların sebebi kim, ne, nerede? Ben miyim? Yoksa başka odaklar mı? Yorumlara yazın lütfen. Millet konuşsun, biz de biraz değerlendirelim. Çünkü bu memlekette bazen dişçinin bile haklı olduğu yerde, Gazetecinin yoksul kalması hiç de şaşırtıcı değil.   Bir iki siyasetçinin ve gazetecinin hayatını kaydırmadan yok olmam merak etmeyin... Bakalım kimlere denk gelecek? Bana çıkmaz demeyin, vallahi çıkabilir! Herşey olabilir! Madem öyle İşte böyle!.. .