Bir zamanlar ayıptı bazı şeyler. Utanılırdı. Gizlenirdi. Yüz kızartıcıydı.
Şimdi?
Artık utanma yok, çünkü utanılacak şeyler alkışlanıyor.
Vicdan yerini algoritmalara bıraktı, mertlik boğuldu like denizlerinde.
Ve evet… düzgün insanlar artık sevilmiyor.
Eskiden dürüst olmak erdemdi, şimdi "naiflik" adı altında dalga geçilecek bir kusur.
"Abi çok safsın ya, inanmışsın bir de!"
Birinin iyi bir şey yapması, mutlaka altında başka bir şey aramayı haklı kılıyor artık.
Namusluluk şüphe yaratıyor, yardım etmek reklam zannediliyor.
Ve sonra hep bir ağızdan soruyoruz:
Neden böyle olduk?
Ahlaksızlık Artık Serbest Bölge: Üstelik Kurumsal!
Eskiden ayıplanan, köşe bucak saklanan ne varsa, şimdi gözümüzün içine baka baka pazarlanıyor.
Hem de premium üyelikle!
“Toplumun değerleriyle oynanıyor” lafı artık nostaljik bir şarkı gibi.
Değer mi kaldı?
Kalmadıysa neyle oynansın?
Sosyal medyada görüyorsunuz.
Örneğin, Mansur Yavaş gibi bir adam bile iftiraların hedefi.
Namuslu, çalışkan, gösterişsiz bir siyasetçi.
Ama işte… tam da bu yüzden bazılarına batıyor.
Çünkü düzgünlük, sistem dışı bir kusur haline geldi.
Bir dönem kötülük sokağın köşesindeydi, şimdi ekranın ortasında.
Paranın olduğu her yerde artık "meşru" bir yol bulundu.
İster skandal yarat, ister skora oyna.
Yeter ki takipçi gelsin, yeter ki dikkat çekilsin.
Saygı mı? Emekliye mi? Geçiniz...
Bir zamanlar yaşlıya yer verilir, büyük sözü dinlenirdi.
Şimdi yaşlılar "sistemin yükü" olarak görülüyor.
Emekli?
Yüksek sesle konuşması bile günah!
Gençler sabırsız, öfkeliler.
Bir yaşlı otobüste düşse, biri gülüyor, biri story atıyor.
Hadi itiraf edelim:
Bugünün Türkiye’sinde saygı artık vitrinlik.
Siyasetçiden vatandaşa herkes, birbirine geçici jestlerle saygı gösteriyor.
Ama içi boş.
Sahte.
Etiket gibi.
"Saygı gösteriyorum çünkü kamera var."
Gençlik Nereye Gidiyor?
Aydın örneğini verelim.
Sözde üniversite şehri.
Ama ne hazindir ki çevresindeki kafe-barlar, nargile salonları, tekel bayileri, geleceğimizin teminatı gençliği “kötülüğe” özendiriyor.
Bunun adı artık “özgürlük”, “modernlik”, “bireysellik” gibi kelimelerle cilalanıyor.
Ama aslı: uyuşturucu, sanal kumar, ilişkisel sefalet.
Gençlik, ideallerin peşinde değil artık.
Instagram’da “kolay para nasıl kazanılır?” videosunun peşinde.
Ve ne yazık ki, eline imkan geçince yaşlıyı değil, hesabı ezmeye çalışıyor.
Fuhuş ve Kılık Değiştiren Günahlar
Günümüzde suç bile “gelişim gösterdi”.
Fuhuş artık sokakta değil; Instagram bio'sunda, WhatsApp durumunda, özel DM'lerde.
Operasyonlar azaldı çünkü işler dijitalleşti.
Kimi zaman kuaför kisvesiyle, kimi zaman influencer maskesiyle.
Kadın bedeni pazarlanıyor; ama artık Photoshop filtreli.
Kumar evleri yok belki ama online bet ofisleri ceplerimizde.
Uyuşturucu torbacılardan değil, internet “kuryesi”nden geliyor.
Yani suç bile start-up mantığıyla çalışıyor.
Parası Olan Yaşıyor: Diğerleri?
Zenginsen, sana her şey var.
Gerçekten her şey.
Araba, kadın, villa, uyuşturucu, gece kulübü, dokunulmazlık...
Yoksulsan?
Yargılanırsın, dışlanırsın, ayıplanırsın.
Çünkü bu ülkede bir tek “paranın ahlakı” kaldı.
Hırsızsan ama zenginsen, adı “başarı” oluyor.
Dolandırıcıysan ama popülersen, adı “girişimci” oluyor.
Yalan söylüyorsan ama kamera seni seviyorsa, adı “influencer” oluyor.
Ve işin kötüsü, biz bunlara inanmaya başladık.
Ne Yapmalı?
Yolun sonuna gelmeden önce sormak lazım:
Bu düzen böyle mi kalacak?
Ahlak, namus, saygı, dürüstlük… sadece nostalji mi olacak?
Bu bir çöküş değilse nedir?
Toplumu yeniden ahlaki eksene çekmek zor ama imkânsız değil.
Fakat bunun için önce şu gerçeği kabul etmek gerek:
Sorun sadece gençlerde değil, siyasette de değil; sorun bizde.
Hepimizde.
Tepki vermeyen, duyarsızlaşan, ahlaksızlığa sessiz kalan her bir bireyde.
Son Söz
Düzgün insanlar artık sevilmiyor.
Çünkü düzen, düzgünlüğü tehdit olarak görüyor.
Ama biz düzgün kalmayı seçmedikçe, bu düzen daha da bozulacak.
Unutmayın:
Bir toplumun çöküşü, fuhuşla, uyuşturucuyla başlamaz.
Ahlaki sessizlikle başlar.
Ve şimdi...
Sessizlik çığlık kadar gürültülü.