Türkiye’de siyasetin çarkları dönerken en çok tozu dumanı üzerine çeken kesim belli:
Emekliler.
Yıllarca çalışmış, alın terini toprağa, makineye, tezgâha, kâğıda, masaya bırakmış insanlar…
Şimdi ise en küçük açıklamanın bile faturası onlara kesiliyor.
Ve işin ironik tarafı şu ki, kalabalığın tam ortasında bağıran bir ses var:
CHP.
Her fırsatta konuşuyor, yorum yapıyor, çağrı yapıyor, açıklama yapıyor…
Ama ne zaman emeklilerin hakkından, asgari ücretlinin derdinden bahsetse ortalık bir anda kilitleniyor.
İktidarın refleksi de malum:
“Bunların dediğini yapmayız.”
Sonuç?
Bedel yine emekliye çıkıyor.
Zam yok, iyileştirme yok, nefes aldıran düzenleme yok…
CHP’nin Emekli Sevgisi: Niyet Var, Sonuç YOK
CHP yıllardır “emekliyi örgütlüyoruz, hak arıyoruz, meydandayız” diyor ama gel gör ki her adım, her çıkış, her eleştiri sonunda emeklilerin üzerine dönüp dolaşıp binen bir yük oluyor.
Bu öyle bir denklem ki, ister istemez insan düşünüyor:
Belki de yapılacak en büyük iyilik… hiçbir şey yapmamak.
Evet, yanlış değil:
Emeklinin kaderinin düğmesine basan, CHP’nin her açıklamasına karşı refleks gösteren bir iktidar varsa, o zaman çözüm belki de sessizliktir.
Bir dakika…
Bir siyasi partinin, emekliyi savunmak için sustuğu bir tablo ne kadar trajikomik olabilir?
Ama olan tam da bu.
Emekliye Tavsiye: CHP Sizi Çağırıyorsa Kaçın!
Gelin kabul edelim:
CHP’nin emekli mitingine katılan her vatandaş, cebinden azıcık daha eriyerek dönüyor sanki.
Sanki pankart taşımak değil, görünmez bir yük taşımak oluyor.
Bir açıklama geliyor: “Emekliye zam şart!”
Ardından iktidar:
“Tam tersi! Yapmayız!”
Bir çağrı geliyor: “Asgari ücret yeniden düzenlenmeli!”
Ardından iktidar:
“Asla!”
Bir basın toplantısı: “Memur için düzenleme gerekiyor!”
Ardından iktidar:
“Hadi canım siz mi söylediniz?”
Durum böyle olunca emeklinin tek yapması gereken şey çok net:
CHP bir şey diyecek gibi olursa, TV kanalını değiştir; miting daveti gelirse, telefonu sessize al; yanından geçiyorsa, kaldırım değiştir.
Kötülükten değil, kaderden.
Bu ülkede bazı siyasi refleksler öyle çalışıyor ki, yumruğu atanla acıyı çeken tamamen farklı oluyor.
CHP’ye Samimi Bir Çağrı: Lütfen, Artık Durun
Bu yüzden bu ülkenin emeklisi adına en gerçekçi talep şudur:
“CHP, emekli hakkında artık konuşma.
Emekli adına bir şey yapma.
Emekliyi savunmaya çalışma.
Emekliler senden resmi bir ricada bulunuyor: Bırak bizi kendi halimize.”
Bazen bir çiçeğe su verirsin, büyür.
Bazen bir çiçeğe fazla su verirsin, solar.
CHP’nin emeklilere yaklaşımı da işte tam bu fazla su meselesine benziyor.
Niyet iyi, yöntem sert, sonuç acı.
Son Söz
CHP yıllardır mücadele ediyor diyorlar ama geriye dönüp bakınca kimin ne kazandığını değil, kimlerin kaybettiğini görmek daha kolay.
Ve maalesef tablo çok net:
Emekliler, asgari ücretliler, memurlar… CHP ne kadar konuşursa, o kadar zarar görüyor.
O yüzden en doğru, en akıllıca, en “zarar azaltıcı” çözüm şu olabilir:
CHP, emeklilerden artık uzak dur.
Belki de bu ülkenin emeklisine verebileceğin en büyük iyilik budur.
