Gırtlağımıza kadar demir, pas, roket egzozu doldu.
Artık sabahları kuş sesiyle değil, jet motoru uğultusuyla uyanıyoruz.
Gökyüzüne bakıyoruz; bulut değil, İHA geçiyor.
Çocuk “baba bu kuş mu?” diyor, baba “yok oğlum, bu yerli üretim” diyor.
Bir milletin seması, reklam panosuna dönmüş durumda: yerli, milli, süpersonik, ultra mega milliyetçi!
BÜTÇE DEDİKLERİ BİR CEHENNEM KAZANI
Artık memleketin kasası öyle bir hal aldı ki, içine attığın her kuruş zırhlı araç olarak geri dönüyor.
Emekli maaşı mı istiyorsun? Kusura bakma, o para şu an bir helikopter pervanesinde dönüyor.
İşçi, memur, fakir fukara… Onların yerinde şimdi “savunma teknolojisi” var.
Savunma sanayii büyüdükçe insan küçülüyor, gölgesi bile askeri düzende yürüyor.
Gaz buluyoruz, petrol buluyoruz, altın keşfediyoruz…
Ama ne hikmetse her buluşta cebimiz biraz daha eksiliyor.
“Bulduk” diyorlar, sonra fişin altına bakıyoruz: elektrik, doğalgaz, mazot… her biri yeni zirvelerde.
Millet diyor ki: “Artık bir şey bulmayın, ne buluyorsanız fiyatlara yansıyor!”
İKTİDAR VE DÖT KORKUSU
Anlaşılan o ki, iktidar dediğin, artık koltuktan değil, koltuk altından korkar hale gelmiş.
Bir korku var, adı konmamış, tarifi zor: döt korkusu!
O korkunun gölgesinde tank üretiliyor, roket fırlatılıyor, milli marş yeni versiyonuyla savunma sanayiine adanıyor.
Her röportajda aynı cümle: “Yerli ve milli.”
O kadar milli olduk ki, milletin kendisi milliliğin dışına itildi.
Artık yerli olan tank, helikopter; yabancı olan ise vatandaşın cebi.
MİLLÎ GURUR MU, MİLLÎ GAFLET Mİ?
Savunma sanayiine bu kadar gömülmek, biraz da yoksulluğu kamufle etmek için sanki.
“Bakın uçağımız var!” diyorlar, millet “Ama ben otobüs biletine zam geldi diyorum!” diyor.
“Tank yaptık!” diyorlar, vatandaş “Peki tencere boş, onu da siz mi dolduracaksınız?” diye soruyor.
Bir tankla refah seviyesi arasındaki fark, artık kilometreyle değil, yıllarla ölçülüyor.
KUZAY KORE MİSİLLİ BİR SEFALETİN YOLU
Ümit Özdağ haklı: Gidişat Kuzey Kore usulü bir şatafatla süslenmiş sefalet.
Roketler göğe, milletler yere bakıyor.
Bir ülke düşün ki, uzaya gitmeye çalışırken pazar filesini dolduramıyor.
Bir ülke düşün ki, her gün yeni bir savunma projesi açıklanıyor ama kimse kirasını savunamıyor.
Artık ülkenin ruh hali şöyle:
Bir yanda göğe yükselen dronlar, bir yanda yere çöken umutlar.
Bir yanda “yerli motor devrimi”, bir yanda “emekli zammı unutuldu” manşetleri.
Gırtlağımıza kadar tank, uçak, helikopter olduk…
Ama hâlâ doyamadık; ne özgürlüğe, ne adalete, ne de insanca yaşama.
Belki de en büyük savunma sanayii, halkın sabrıdır.
Ve o sabır, artık pas tutmaya başladı.
SİYASETÇİLER VE BİLMEMKİMLER ÖYLE KOMİKSİNİZ Kİ!..
Bakın ne anlatacağım, konuyu burada değiştirdim, bizim 2 tane haber sitemiz var;
ege7gun.com
aydinhaber.org
Bu haber sitelerinin grafik tasarım, editörlük, haber sitesine haber girme, bunlara onlarca sosyal medyalarda paylaşma vs. gibi mesai gerektiren şeyler için yani bir haber sitesi için en az 5 eleman gerekir.
Yani bize 2x5= 10 eleman gerekiyor.
Ben bunları yıllarca genellikle tek başıma yaptım!..
Sadece bunlar değil, canlı yayınlar yaptım, röportajlar yaptım yaptım da yaptım...
Haber sitelerimiz yayındadır, parasını ödeyebildiğim sürece ise yayında kalmaya devam edecektir, ama bundan böyle tek bir haber girilmeyecektir...
Belki kendi köşe yazımı güncellerim, o kadar
Şahsımı itibarsızlaştıranlara, çakallara, edepsizlere kapak olsun diye yayında kalacaktır...
Ayrıca; durun daha bitmedi
Vergi
Kira işyeri
Kira konut
Stopaj
İnternet faturası
Cep faturası
Sabit Tel faturası
Elektrik
Su
Yeme-İçme
Giyim Kuşam
Muhasebeci ücreti
Haber ajansı ödemeleri..
vs. vs, daha çook var
Hadi ben bekarım, çocukları okuttuk, ekmeklerini kazanıyorlar
Bir de!..
Eşi olanlar var, onun masrafları var
Çoluk çocuğu olanlar var onların okulu var
var oğlu var...
Bakın daha hiç dinlenmedik, tatil yapmadık, extra birşey yok...
Eşek gibi çalışmak üzerine kurulu yani düzen...
Buna rağmen telefonuma çıkmayan, röportaj yapalım, canlı yayın yapalım, haber yapalım deyince diye nazlananlar!..
Özellikle siyasetçiler!
Yahu siz var ya!..
Tam bir tiyatrosunuz!..
Öyle komiksiniz ki?
Hele arayın bakiyim, kaç para isteyeceğim, arayın arayın
Telefonu açarsam
Öğrenirsiniz...
