Dişçinin Bile Koltuğuna Sığmayan Büyük Soru…
Cumhurbaşkanı çıkıyor, gür bir tonla milli gelirin 17 bin dolara ulaştığını söylüyor.
İyi de…
İşçi 6 bin dolarda, emekli 6 bin dolarda.
Peki aradaki 11 bin dolar nerede?
Hani bir muayenehaneye girersin…
Dişçi “Şurada küçük bir çürük var” der ama kadın “Yok ben inanmıyorum, doktor bey siz kesin abartıyorsunuz, kesin bunun altında başka bir şey var!” diye yaygara koparır ya…
İşte memleketin geliri de aynen böyle.
Ortada kocaman bir çürük var ama bazıları hâlâ ağrıyan dişini inkâr ediyor.
KAYIP DOLARLARIN USTACA SAKLANDIĞI O GİZEMLİ ÇEKMECE
Durup düşünüyorsun:
Ülkede kim çalışıyor?
Kim alın teri döküyor?
Kim sabahın köründe kalkıp akşamın köründe eve dönüyor?
İşçi. Emekli. Asgari ücretli.
Ama milli gelir açıklanırken sanki başka bir milletten bahsediliyor.
Sanki “Bizim işçi 6 bin kazanıyor ama uzayda yaşayan başka bir ekip var, onlar 28 bin dolar alıyor, ortalamayı böyle tutturuyoruz” der gibi bir hava…
Dişçi olsa, röntgeni koyar önüne, der ki:
“Bak kardeşim, burada açık açık görünüyorsun… Bu çürük senin yüzünden değil, sistemin yüzünden.”
Kadınlar yine itiraz eder,
“Yok ben öyle demek istemedim, aslında dişçi yanlış anlamış, belki aletler bozuk, belki ışık yanlış, belki bilmem ne…”
Ama dişçi haklıdır.
Çünkü hakikat film dekoru gibi eğilip bükülmez.
DİŞÇİNİN HAKLI OLDUĞU BÜYÜK GERÇEK
Bir dişçi bilir ki sorun dişte değil, bakış açısında.
Aynı durum ekonomide de geçerli.
Rakamları çarpıp böldüğünde işçinin payı hep küçülüyor, emeklinin payı hep inceliyor.
Kadınlar da çıkıp, her zamanki gibi tüm yükü dişçiye yıkmaya çalışıyor:
“Doktor bey bu ağrı sizden oldu!”
“Dolgu yanlış yapıldı!”
“Ben eskiden böyle değildim!”
Yahu milli gelir de böyle işte…
Ağrı belli, sebep belli, ama şikâyet eden yanlış kişiye çemkiriyor.
Dişçi dese ki:
“Abla, sen ağız bakımını 10 yıldır ihmal etmişsin, suç benim değil…”
Kadın yine inanmaz, yine savunmaya geçer.
Tıpkı bazı kesimlerin hâlâ 17 bin dolar masallarına inanması gibi.
GERÇEKLERİN KATİBİ: İŞÇİ, EMEKLİ VE SESSİZ YOKSULLAR
İşçi demek alın teri demektir.
Emekli demek ömür boyu çalışma karşılığı verilen kuru bir maaş demektir.
Şimdi bu insanların geliri 6 bin dolarsa, geriye kalan 11 bin dolar kimde?
Dişçi olsa bunun adını koyardı:
“Bu kayıp gelir, yanlış ağız bakımı gibi… Sürekli belli bir gruba gidiyor, diğerleri ağrı kesiciyle idare ediyor.”
Ama kadınlar yine ortalığı karıştırır:
“Dişçi kesin bir şey saklıyor!”
“Dişçi kesin birilerini kayırıyor!”
“Dişçi yüzünden oldu!”
Hâlbuki dişçinin tek suçu hakikati göstermesidir.
SON SORU: YARIM KALMIŞ BİR TEDAVİ GİBİ
Ortalıkta dolaşan o 17 bin dolar masalının gerçek olup olmadığını sormak bile fazla oldu artık.
İşçi ve emeklinin cebine giren belli.
Çocuk bile hesaplasın:
Toplam 17 bin
Elde 6 bin
Geriye kalan 11 bin dolar kimin çekmecesinde?
Dişçi olsa der ki:
“Bu, yıllardır yanlış yapılan tedavilerin sonucudur. Suç bende değil, yıllardır aynı hatayı tekrarlayanlarda.”
Ve kadınların itirazları yine boşa düşer.
Çünkü bu memlekette gerçekler, dişçi koltuğu gibi rahatsız edicidir.
Kimse sevmez ama doğrunun adresi orasıdır.

