Ümit Yeşildağ
Köşe Yazarı
Ümit Yeşildağ
 

Kaç para ulan bir uçak motoru?

Ümit Yeşildağ yazdı… Yerli uçağımız var, motoru yokmuş. Tankımız var, paleti yokmuş. Memlekette “var” çok, ama “tam” olan yok… Bir millet düşün… Göklere sevdalı. Kurtuluş Savaşı’nda uçak parası toplamak için bile bileziğini bozduran ninelerin torunlarıyız biz. Ama aradan yüz yıl geçmiş, hâlâ göğe kalkacak bir motor bulamamışız. Yerli ve milli uçağımız “KAAN”… Adı asil, duruşu güçlü, tasarımı gurur verici. Ama biri kalkıp diyor ki: “Motoru dışardan.” Yahu… Kaç para ulan bir uçak motoru? Bizim şu müteahhitlere verilen ihalelerin küsuratıyla bile yapılırdı o motor! MİLLİYİZ AMA YARIMIZ DIŞARIDA Her şeyimiz “yerli ve milli” deniyor ya… Bir bakıyorsun çayı Sri Lanka’dan, şekeri ithal, arabası montaj, uçağı motor bekliyor. Hâlbuki “millilik” tabelaya değil, iradeye yazılır. Bir millet, kendi yüreğini motor yapmadıkça, o uçak havalanmaz. YERLİLİK BİR FABRİKA DEĞİL, BİR DURUŞTUR Yerli olmak, her civatayı burada sıkmak değildir. Yerli olmak, her fırsatta kendi evladına güvenmektir. Ama biz ne yaptık? Evladına “sen yapamazsın” dedik, gittik yabancıya “bizim için yapar mısın” dedik. O da yaptı, fiyatı yazdı, üstüne kendi bayrağını koydu. Sonra biz de onu “yerli” diye alkışladık! KAAN UÇACAK AMA… Kaan elbet uçacak abi, orası kesin. Ama bir gün kendi motoruyla uçacak mı, işte asıl mesele o. Çünkü bu ülke, “uçak yapma” hayalinden “uçak motoru bulma” derdine takılmış durumda. Bir milletin kanadı kırıksa, sadece hava değil, hayal de ağır gelir. BİR ZAMANLAR BİZİM FABRİKALARIMIZ VARDI Bir zamanlar bu ülkede tank üreten, uçak montajlayan, motor döken fabrikalar vardı. Sonra bir gün birileri çıktı, “özel sektör daha iyi yapar” dedi. Koca koca tesisler, birer birer “satıldı”. Yani halkın malı, halktan gitti; ama “milli” lafı hiç eksik olmadı tabelalardan. Tank Palet satıldı, yerine “savunma vizyonu” dendi. Uçağın motoru dışarıdan geldi, adına “teknoloji transferi” dendi. Yahu bari dürüst olun, deyin ki: “Biz yaptık ama çalışmadı.” O bile daha mertçe. BİR MİLLETİN MOTORU DURUR MU? Motor sadece metal değil ki abi… Bir milletin motoru, iradesidir. O irade stop ederse, en süslü uçak da, en pahalı tank da işe yaramaz. Senin “Kaan”ın motoru yok diye dalga geçiyorlar, ama aslında bizim sistemin motoru yıllar önce durdu. Çünkü çalışanın önünü kestiler, üretenin fabrikasını sattılar, düşünenin sesini kıstılar. Sonra da “niye havalanamıyoruz?” diye soruyorlar. UÇAĞIN MOTORU YOK, AMA DİLLERİN FRENİ DE YOK Bir de çıkmışlar ekrana, “Yerli ve milli, yerli ve milli!” diye sayıklıyorlar. Uçağın motoru ithal, ama propaganda yerli üretim! Halkın aklıyla alay eden bu gösterişler, motor bulmaktan daha pahalıya mal oluyor bu ülkeye. Çünkü güven kaybı, ekonomik krizden daha derin bir çukurdur. ASLINDA MOTOR VAR AMA YAKIT YOK Bu milletin motoru var aslında Mehmet abi… Ama yakıtı çekip almışlar. Yakıt ne biliyor musun? Adalet. Vicdan. Liyakat. Onlar olmayınca hiçbir makine çalışmaz. Yerli değilse de, dürüst olsun yeter.   BEN BU ŞEHİRDE 16 YILDIR NE YAŞADIM? Ne yaşamadım ki? Lüleburgaz’da doğdum, İstanbul’dan çıktım, Aydın’da kaldım… Ne sarayda, ne handa… Bir zalim ocağında sevdam ağlıyor. Ben bu şehirde 16 yıldır ne yaşadım, biliyor musunuz?.. BİR DURU SÖZLE GÖNÜL ALANA… Ben gasteci Ümit Yeşildağ. Lüleburgaz’ın serin sabahlarında doğdum. İstanbul’un kalabalığında büyüdüm. Sonra yolum Aydın’a düştü. Dedim ki: “Burada başlar yeniden hayat.” Oysa bilmezdim, bazen şehir değil insan yakar insanı. Bir duru sözle gönül almaya çalıştım. Bir kuru dalla çiçek vermeye uğraştım. Ama Aydın, çoğu zaman o çiçeği elime geri verdi… Kimi dost dedi sırtımdan vurdu, kimi düşman dedi kalbimden geçti. BİR ŞEHRİN SESSİZ ÇIĞLIĞIYIM Ben bu şehirde sadece haber yapmadım, bir dönemi yazdım aslında. Kimse bilmez ama her manşetin altında bir yalnızlık vardır. Bir kahvehanede, bir belediye koridorunda, bir köy meydanında yazılmış satırlar… Yazdım, ama kimse “nasılsın Ümit” demedi. Sordukları hep “hangi taraftasın” oldu. Oysa ben taraf değilim; ben tanığım. Aydın’ın tanığıyım. GENÇLİĞİMİ ÇÜRÜTTÜM BU AYDIN ELLERİNDE En verimli yıllarımı verdim bu topraklara. Kameralarla, mizanpajlarla, canlı yayınlarla durmadan çalıştım Benim hayatımın sesi, mikrofon cızırtısıydı. Benim sabahım, gece yarısı yüklenen haberdeydi. Ama ne alkış bekledim ne teşekkür. Sadece dürüst ve namuslu bir insan olarak kalmak istedim. Oysa bu şehir, dürüst ve namuslu insanı ya susar ya susturur. Ne sarayda, ne handa, bir zalim ocağında sevdam ağlıyor. Bir mesleğe, bir davaya, bir hakikate olan sevdam. Bir kalemin, bir mikrofonun ateşinde yandım ben. AH ANAM, GARİP ANAM… Bazen annemin sesi gelir kulağıma: “Oğlum, bu kadar dik durma, kırılırsın” derdi. Ama ben kırıldım, yine de eğilmedim. Kırıldım, yine de yazdım. Çünkü ben yazmazsam bu şehir sessiz kalırdı. Yine söylüyorum: Ne gam ölsem uğrunda… Bu mesleğe, bu şehre, bu halka. Beni zehir zemberek diller dağlasa da ben susmayacağım. AYDIN GURBETİNDE BİR ADAM Gurbet sadece kilometreyle ölçülmez. İnsanın kendi memleketinde bile yabancı olmasıdır bazen. Ben Aydın’da hem sevildim, hem dışlandım. Hem alkışlandım, hem unutuldum. Ama hiçbir zaman pes etmedim. Çünkü ben biliyorum: Bir gün biri çıkacak, “Bu adam kendini değil, bizi anlattı” diyecek. İşte o gün, bu şehrin göğsüne bir kez daha adımı kazıyacağım:   SON SÖZLER: BİR MİLLETİN MOTORU KALBİNDEDİR Bak kardeşim… Tank paletini satarsın, motoru alırsın, uçak da bir gün uçurulur. Ama milletin kalbinden “yerlilik duygusu” çıkarsa, onu ithal edemezsin. İşte o zaman gökyüzü de karanlık kalır, toprak da sessizleşir. O yüzden diyorum: Kaç para ulan bir uçak motoru? Bizimkisi para işi değil, vicdan işi. O motoru yapacak olan, tornavida değil; bu milletin kalbidir. BİR ZAMANLAR GÖZLERİM IŞIL IŞILDI Bir duru sözle gönül alana, bir kuru dalla çiçekle gelene, bir selamla, bir gülüşle yaklaşana, kapım hâlâ açık. Ben hâlâ buradayım. Ne gittim, ne vazgeçtim. Yalnızca sessizleştim biraz. Çünkü bazen sessizlik bile bir çığlıktır bu şehirde.
Ekleme Tarihi: 06 Ekim 2025 -Pazartesi

Kaç para ulan bir uçak motoru?

Ümit Yeşildağ yazdı…

Yerli uçağımız var, motoru yokmuş.
Tankımız var, paleti yokmuş.
Memlekette “var” çok, ama “tam” olan yok…

Bir millet düşün…
Göklere sevdalı.
Kurtuluş Savaşı’nda uçak parası toplamak için bile bileziğini bozduran ninelerin torunlarıyız biz.
Ama aradan yüz yıl geçmiş, hâlâ göğe kalkacak bir motor bulamamışız.

Yerli ve milli uçağımız “KAAN”…
Adı asil, duruşu güçlü, tasarımı gurur verici.
Ama biri kalkıp diyor ki:
“Motoru dışardan.”
Yahu… Kaç para ulan bir uçak motoru?
Bizim şu müteahhitlere verilen ihalelerin küsuratıyla bile yapılırdı o motor!

MİLLİYİZ AMA YARIMIZ DIŞARIDA

Her şeyimiz “yerli ve milli” deniyor ya…
Bir bakıyorsun çayı Sri Lanka’dan,
şekeri ithal,
arabası montaj,
uçağı motor bekliyor.
Hâlbuki “millilik” tabelaya değil, iradeye yazılır.
Bir millet, kendi yüreğini motor yapmadıkça,
o uçak havalanmaz.

YERLİLİK BİR FABRİKA DEĞİL, BİR DURUŞTUR

Yerli olmak, her civatayı burada sıkmak değildir.
Yerli olmak, her fırsatta kendi evladına güvenmektir.
Ama biz ne yaptık?
Evladına “sen yapamazsın” dedik,
gittik yabancıya “bizim için yapar mısın” dedik.
O da yaptı,
fiyatı yazdı,
üstüne kendi bayrağını koydu.

Sonra biz de onu “yerli” diye alkışladık!

KAAN UÇACAK AMA…

Kaan elbet uçacak abi, orası kesin.
Ama bir gün kendi motoruyla uçacak mı,
işte asıl mesele o.

Çünkü bu ülke,
“uçak yapma” hayalinden “uçak motoru bulma” derdine takılmış durumda.
Bir milletin kanadı kırıksa,
sadece hava değil, hayal de ağır gelir.

BİR ZAMANLAR BİZİM FABRİKALARIMIZ VARDI

Bir zamanlar bu ülkede tank üreten, uçak montajlayan, motor döken fabrikalar vardı.
Sonra bir gün birileri çıktı, “özel sektör daha iyi yapar” dedi.
Koca koca tesisler, birer birer “satıldı”.
Yani halkın malı, halktan gitti; ama “milli” lafı hiç eksik olmadı tabelalardan.

Tank Palet satıldı,
yerine “savunma vizyonu” dendi.
Uçağın motoru dışarıdan geldi,
adına “teknoloji transferi” dendi.
Yahu bari dürüst olun, deyin ki:
“Biz yaptık ama çalışmadı.”
O bile daha mertçe.

BİR MİLLETİN MOTORU DURUR MU?

Motor sadece metal değil ki abi…
Bir milletin motoru, iradesidir.
O irade stop ederse,
en süslü uçak da, en pahalı tank da işe yaramaz.

Senin “Kaan”ın motoru yok diye dalga geçiyorlar,
ama aslında bizim sistemin motoru yıllar önce durdu.
Çünkü çalışanın önünü kestiler,
üretenin fabrikasını sattılar,
düşünenin sesini kıstılar.

Sonra da “niye havalanamıyoruz?” diye soruyorlar.

UÇAĞIN MOTORU YOK, AMA DİLLERİN FRENİ DE YOK

Bir de çıkmışlar ekrana,
“Yerli ve milli, yerli ve milli!” diye sayıklıyorlar.
Uçağın motoru ithal,
ama propaganda yerli üretim!

Halkın aklıyla alay eden bu gösterişler,
motor bulmaktan daha pahalıya mal oluyor bu ülkeye.
Çünkü güven kaybı,
ekonomik krizden daha derin bir çukurdur.

ASLINDA MOTOR VAR AMA YAKIT YOK

Bu milletin motoru var aslında Mehmet abi…
Ama yakıtı çekip almışlar.
Yakıt ne biliyor musun?
Adalet.
Vicdan.
Liyakat.
Onlar olmayınca hiçbir makine çalışmaz.
Yerli değilse de, dürüst olsun yeter.
 

BEN BU ŞEHİRDE 16 YILDIR NE YAŞADIM?

Ne yaşamadım ki?

Lüleburgaz’da doğdum, İstanbul’dan çıktım, Aydın’da kaldım…
Ne sarayda, ne handa…
Bir zalim ocağında sevdam ağlıyor.
Ben bu şehirde 16 yıldır ne yaşadım, biliyor musunuz?..

BİR DURU SÖZLE GÖNÜL ALANA…

Ben gasteci Ümit Yeşildağ.
Lüleburgaz’ın serin sabahlarında doğdum.
İstanbul’un kalabalığında büyüdüm.
Sonra yolum Aydın’a düştü.
Dedim ki: “Burada başlar yeniden hayat.”
Oysa bilmezdim, bazen şehir değil insan yakar insanı.

Bir duru sözle gönül almaya çalıştım.
Bir kuru dalla çiçek vermeye uğraştım.
Ama Aydın, çoğu zaman o çiçeği elime geri verdi…
Kimi dost dedi sırtımdan vurdu,
kimi düşman dedi kalbimden geçti.

BİR ŞEHRİN SESSİZ ÇIĞLIĞIYIM

Ben bu şehirde sadece haber yapmadım,
bir dönemi yazdım aslında.
Kimse bilmez ama her manşetin altında bir yalnızlık vardır.
Bir kahvehanede, bir belediye koridorunda,
bir köy meydanında yazılmış satırlar…

Yazdım,
ama kimse “nasılsın Ümit” demedi.
Sordukları hep “hangi taraftasın” oldu.
Oysa ben taraf değilim;
ben tanığım.
Aydın’ın tanığıyım.

GENÇLİĞİMİ ÇÜRÜTTÜM BU AYDIN ELLERİNDE

En verimli yıllarımı verdim bu topraklara.
Kameralarla, mizanpajlarla, canlı yayınlarla durmadan çalıştım
Benim hayatımın sesi, mikrofon cızırtısıydı.
Benim sabahım, gece yarısı yüklenen haberdeydi.

Ama ne alkış bekledim ne teşekkür.
Sadece dürüst ve namuslu bir insan olarak kalmak istedim.
Oysa bu şehir, dürüst ve namuslu insanı ya susar ya susturur.

Ne sarayda, ne handa,
bir zalim ocağında sevdam ağlıyor.
Bir mesleğe, bir davaya, bir hakikate olan sevdam.
Bir kalemin, bir mikrofonun ateşinde yandım ben.

AH ANAM, GARİP ANAM…

Bazen annemin sesi gelir kulağıma:
“Oğlum, bu kadar dik durma, kırılırsın” derdi.
Ama ben kırıldım, yine de eğilmedim.
Kırıldım, yine de yazdım.
Çünkü ben yazmazsam bu şehir sessiz kalırdı.

Yine söylüyorum:
Ne gam ölsem uğrunda…
Bu mesleğe, bu şehre, bu halka.
Beni zehir zemberek diller dağlasa da
ben susmayacağım.

AYDIN GURBETİNDE BİR ADAM

Gurbet sadece kilometreyle ölçülmez.
İnsanın kendi memleketinde bile yabancı olmasıdır bazen.
Ben Aydın’da hem sevildim, hem dışlandım.
Hem alkışlandım, hem unutuldum.
Ama hiçbir zaman pes etmedim.

Çünkü ben biliyorum:
Bir gün biri çıkacak,
“Bu adam kendini değil, bizi anlattı” diyecek.
İşte o gün,
bu şehrin göğsüne bir kez daha adımı kazıyacağım:

 

SON SÖZLER: BİR MİLLETİN MOTORU KALBİNDEDİR

Bak kardeşim…
Tank paletini satarsın, motoru alırsın, uçak da bir gün uçurulur.
Ama milletin kalbinden “yerlilik duygusu” çıkarsa, onu ithal edemezsin.
İşte o zaman gökyüzü de karanlık kalır, toprak da sessizleşir.

O yüzden diyorum:
Kaç para ulan bir uçak motoru?
Bizimkisi para işi değil, vicdan işi.
O motoru yapacak olan, tornavida değil;
bu milletin kalbidir.

BİR ZAMANLAR GÖZLERİM IŞIL IŞILDI

Bir duru sözle gönül alana,
bir kuru dalla çiçekle gelene,
bir selamla, bir gülüşle yaklaşana,
kapım hâlâ açık.

Ben hâlâ buradayım.
Ne gittim, ne vazgeçtim.
Yalnızca sessizleştim biraz.
Çünkü bazen sessizlik bile bir çığlıktır bu şehirde.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.