Ümit Yeşildağ
Köşe Yazarı
Ümit Yeşildağ
 

Kaçak pergule adaleti, Ahmet Ercan dosyası ve Kuşadası'nın yeni dönemi!

İtiraf ediyorum: Kuşadası sahilinde esen rüzgâr bile şu sıralar “kaçak” sayılabilir. Gölgelik arayan martılar bile bir gün belediye zabıtasıyla burun buruna gelirse şaşırmam. Çünkü Kuşadası’nda son günlerin tek gündemi bu: “Ahmet Övgün Ercan’ın pergulesi.” Olayı bilmeyenlere kısa özet geçeyim: Deprem bilimcisi, bilim insanı, konuştuğunda yerin altını üstünü getiren, Prof. Dr. Ahmet Övgün Ercan’ın Kuşadası’ndaki villasında, ruhsatsız bazı bölümler olduğu tespit edilmiş. Ne yapmış Ercan Hoca? Gidip kendi elleriyle, bizzat, hışır hışır yıkmış. Sonra da basmış gitmiş, çekip gitmiş ilçeden, tatili de zehir olmuş tabii. Gelin görün ki Ercan’ın yıktığı sadece birkaç duvar değil. O gün Kuşadası’nda “ikiyüzlülük duvarı”, “çifte standart perdesi” ve “adaletmiş gibi yapılan süs bitkileri” de söküldü, döküldü, ortaya saçıldı. “KAÇAK”  TEK BİR SANTİMETRE KALMAMASI LAZIM Kİ, ADALETLİ OLSUN! Şimdi buradan soruyorum: Kuşadası’nda kaç tane villa var, kaçı tamamen ruhsatlı? Kaç pergule legal, kaç balkon kuşlara özel? Kaç şemsiye yasal, kaç sundurma belediyenin gözünde görünmez? Hiç mi pergulesi 3 cm dışarı taşan, hiç mi terasında mutfak yapan, çatıya kiler konduran yok? Ama Ercan Hoca’ya denk geldi işte. Çünkü Ercan’ın suçu büyük(!): Bilim insanı. Çünkü Ercan’ın başka bir suçu daha var(!): Konuştuğu zaman, iktidar da muhalefet de yerinden oynuyor. “Depreme hazır değiliz” dediği her şehirde aniden yapı denetimi artıyor, ve tabii bazı çevreler çok rahatsız oluyor. Rahatsız olanlar da ilk fırsatta “ahşap sundurmayı” bahane ederek kendilerini adalet meleği ilan ediyor. ADALETİN İÇİNE ŞEMSİYE GİRDİ Şimdi Kuşadası Belediyesi’ne düşen görev çok basit: Her bir sokakta, her bir çatı arasında “kaçak” bir hayat izi var mı, yok mu, tek tek tespit etmesi lazım. Sabah 07.00'de zabıta, çantasına cetvel, pusula ve balkon ölçer cihazını alıp çıkmalı. Akşam 22.00'ye kadar her çay bahçesinde, her villada "millimetrik" kontrol yapılmalı. Çünkü madem Ahmet Ercan’dan başlanıyor, herkese eşit davranmak lazım, değil mi? Ha bir de şunu yeni duyduk: Sayın Belediye Başkanı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in oluşturduğu yeni komiteye davet edilmiş. Harika! Adaletin, liyakatin, kamunun menfaatinin temsil edildiği o kutsal masaya “Kaçak Pergule Komisyonu” temsilcisi olarak gitmiş olabilir mi? Kimbilir, belki de yakında partide “Yapı İhlalleri ve Ruhsat Meseleleri Genel Sekreteri” olarak atanır. DAYIM YAZDIRIYOR (!) Bana “Bunları sana kim yazdırıyor?” diye merak edenlere de artık tek cevabım var: “Dayım yazdırıyor!” Çünkü böyle bir memlekette, açık açık konuşan herkes ya bir partinin adamıdır, ya bir belediyeden maaş alıyordur, ya da “dayısının parmağında oynadığı” biridir. "Dayım yazdırdı" modu açılır, bazen de "sistemde geçici bir ahlak hatası oluştu" uyarısı verir. Ama şunu da unutmayalım: Bu memlekette bazı şeyler ancak 'biri dürtünce' değil, 'biri susunca' fark edilir. Ve o zaman biz de yazarız, hem de pergule gölgesinde değil, gölge etmeyin başka ihsan istemez ayarında yazarız! Kendim yazsam olmaz zaten. Düşünsene, adam gibi yazsam bir gün sonra "Ecrimisil Memurluğu" kapıya gelir. Bir kahve içtiğimiz kafenin masası, saksısı kaçak çıkar. Balkonumuzdan sarkan limon dalı bile “kamusal alan ihlali” sayılır. O yüzden dayım yazdırıyor diyeyim! Hatta geçen gün “Ercan Hoca’ya çok yüklendiniz, bu kadar da değil” dedi. Ama duramadım. Yazıyorum çünkü yazılamayan her şey içimde büyüyor. ÖVGÜN ERCAN: SUÇU “BİLİM” OLAN ADAM Ercan Hoca’nın bu ülkede yaptığı şey aslında basit: Bilimi savunmak. İnsanları deprem gerçekliğiyle yüzleştirmek. Ama bazılarına göre asıl suçu da bu. Çünkü bu ülkede gerçekleri söyleyenin villası kaçak olur, balkonundan elektrik çekilmiş olur, çatısında “terörist kiremit” bulunur. İlla ki bir suç bulunur. Oysa gerçek şu: Ercan’ın yıktığı sadece bir pergule değil, bu ülkenin suskunluğuydu. Ve giderken aslında hepimize şunu dedi: “Bilime yer yoksa, o şehirde bana da yer yoktur.” SONUÇ YERİNE: AÇIK HAVA KOMEDİSİ KUŞADASI Kuşadası bundan böyle bir tiyatro sahnesidir. Bu sahnede başrolü Ercan oynuyor ama senaryoyu başka eller yazıyor. Adaleti perguleyle ölçenlerin, liyakati pergola gölgesinde unutanların, eleştiriyi ‘yıkım sebebi’ sayanların sahnesi bu. Ama bu oyun fazla uzun sürmez. Çünkü bilim gölgeye sığmaz.
Ekleme Tarihi: 19 June 2025 - Thursday

Kaçak pergule adaleti, Ahmet Ercan dosyası ve Kuşadası'nın yeni dönemi!

İtiraf ediyorum: Kuşadası sahilinde esen rüzgâr bile şu sıralar “kaçak” sayılabilir. Gölgelik arayan martılar bile bir gün belediye zabıtasıyla burun buruna gelirse şaşırmam. Çünkü Kuşadası’nda son günlerin tek gündemi bu: “Ahmet Övgün Ercan’ın pergulesi.”

Olayı bilmeyenlere kısa özet geçeyim: Deprem bilimcisi, bilim insanı, konuştuğunda yerin altını üstünü getiren, Prof. Dr. Ahmet Övgün Ercan’ın Kuşadası’ndaki villasında, ruhsatsız bazı bölümler olduğu tespit edilmiş. Ne yapmış Ercan Hoca? Gidip kendi elleriyle, bizzat, hışır hışır yıkmış. Sonra da basmış gitmiş, çekip gitmiş ilçeden, tatili de zehir olmuş tabii.

Gelin görün ki Ercan’ın yıktığı sadece birkaç duvar değil. O gün Kuşadası’nda “ikiyüzlülük duvarı”, “çifte standart perdesi” ve “adaletmiş gibi yapılan süs bitkileri” de söküldü, döküldü, ortaya saçıldı.

“KAÇAK”  TEK BİR SANTİMETRE KALMAMASI LAZIM Kİ, ADALETLİ OLSUN!
Şimdi buradan soruyorum: Kuşadası’nda kaç tane villa var, kaçı tamamen ruhsatlı? Kaç pergule legal, kaç balkon kuşlara özel? Kaç şemsiye yasal, kaç sundurma belediyenin gözünde görünmez? Hiç mi pergulesi 3 cm dışarı taşan, hiç mi terasında mutfak yapan, çatıya kiler konduran yok?

Ama Ercan Hoca’ya denk geldi işte. Çünkü Ercan’ın suçu büyük(!): Bilim insanı. Çünkü Ercan’ın başka bir suçu daha var(!): Konuştuğu zaman, iktidar da muhalefet de yerinden oynuyor. “Depreme hazır değiliz” dediği her şehirde aniden yapı denetimi artıyor, ve tabii bazı çevreler çok rahatsız oluyor. Rahatsız olanlar da ilk fırsatta “ahşap sundurmayı” bahane ederek kendilerini adalet meleği ilan ediyor.

ADALETİN İÇİNE ŞEMSİYE GİRDİ
Şimdi Kuşadası Belediyesi’ne düşen görev çok basit: Her bir sokakta, her bir çatı arasında “kaçak” bir hayat izi var mı, yok mu, tek tek tespit etmesi lazım. Sabah 07.00'de zabıta, çantasına cetvel, pusula ve balkon ölçer cihazını alıp çıkmalı. Akşam 22.00'ye kadar her çay bahçesinde, her villada "millimetrik" kontrol yapılmalı. Çünkü madem Ahmet Ercan’dan başlanıyor, herkese eşit davranmak lazım, değil mi?

Ha bir de şunu yeni duyduk: Sayın Belediye Başkanı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in oluşturduğu yeni komiteye davet edilmiş. Harika! Adaletin, liyakatin, kamunun menfaatinin temsil edildiği o kutsal masaya “Kaçak Pergule Komisyonu” temsilcisi olarak gitmiş olabilir mi? Kimbilir, belki de yakında partide “Yapı İhlalleri ve Ruhsat Meseleleri Genel Sekreteri” olarak atanır.

DAYIM YAZDIRIYOR (!)
Bana “Bunları sana kim yazdırıyor?” diye merak edenlere de artık tek cevabım var: “Dayım yazdırıyor!” Çünkü böyle bir memlekette, açık açık konuşan herkes ya bir partinin adamıdır, ya bir belediyeden maaş alıyordur, ya da “dayısının parmağında oynadığı” biridir.

"Dayım yazdırdı" modu açılır, bazen de "sistemde geçici bir ahlak hatası oluştu" uyarısı verir.

Ama şunu da unutmayalım:
Bu memlekette bazı şeyler ancak 'biri dürtünce' değil, 'biri susunca' fark edilir.
Ve o zaman biz de yazarız, hem de pergule gölgesinde değil, gölge etmeyin başka ihsan istemez ayarında yazarız!

Kendim yazsam olmaz zaten. Düşünsene, adam gibi yazsam bir gün sonra "Ecrimisil Memurluğu" kapıya gelir. Bir kahve içtiğimiz kafenin masası, saksısı kaçak çıkar. Balkonumuzdan sarkan limon dalı bile “kamusal alan ihlali” sayılır. O yüzden dayım yazdırıyor diyeyim! Hatta geçen gün “Ercan Hoca’ya çok yüklendiniz, bu kadar da değil” dedi. Ama duramadım. Yazıyorum çünkü yazılamayan her şey içimde büyüyor.

ÖVGÜN ERCAN: SUÇU “BİLİM” OLAN ADAM
Ercan Hoca’nın bu ülkede yaptığı şey aslında basit: Bilimi savunmak. İnsanları deprem gerçekliğiyle yüzleştirmek. Ama bazılarına göre asıl suçu da bu. Çünkü bu ülkede gerçekleri söyleyenin villası kaçak olur, balkonundan elektrik çekilmiş olur, çatısında “terörist kiremit” bulunur. İlla ki bir suç bulunur.

Oysa gerçek şu: Ercan’ın yıktığı sadece bir pergule değil, bu ülkenin suskunluğuydu. Ve giderken aslında hepimize şunu dedi: “Bilime yer yoksa, o şehirde bana da yer yoktur.”

SONUÇ YERİNE: AÇIK HAVA KOMEDİSİ KUŞADASI
Kuşadası bundan böyle bir tiyatro sahnesidir. Bu sahnede başrolü Ercan oynuyor ama senaryoyu başka eller yazıyor. Adaleti perguleyle ölçenlerin, liyakati pergola gölgesinde unutanların, eleştiriyi ‘yıkım sebebi’ sayanların sahnesi bu.

Ama bu oyun fazla uzun sürmez.

Çünkü bilim gölgeye sığmaz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.