Ümit Yeşildağ
Köşe Yazarı
Ümit Yeşildağ
 

Motosikletli Kuryeler Büyük Huzursuzluk Yaratıyor: Buyurun Çözüm!..

Devletin her kademesinde görev yapanlar bunu göremiyor mu? Bunları duyamıyor mu gerçekten? Her şeyi biz gazetecilerden mi bekleyecekler, anlamıyorum. Kendi akıllarını ne zaman çalıştırıp, bu memlekete nefes aldıracak bir hizmet üretecekler, inanın merak ediyorum. Artık şehirlerimiz nefes alamıyor. Sokaklarımızda huzurun sesi değil, egzozun uğultusu yankılanıyor. Gürültü kirliliği bir illet gibi her yere sızmış durumda. Ve bu illetin en az farkında olunan ama en yakıcı failleri: motosikletli kuryeler! Bir zamanlar gazeteciler kalem taşırdı, şimdi herkes kask takıyor ama kural tanımıyor. Özellikle daracık sokaklarda, bitişik nizam yapıların arasındaki motosiklet egzozu gürültüsü, bir de abartı egzozlu olanlar var, bunlar sanki insanın beynine çivi çakıyor. Vatandaş akşam eve dönmek isterken, apartman boşluğunda yankılanan motor sesinden cinnet geçiriyor. Birinin motosikleti bağırıyor, diğerinin kornası çığlık atıyor. Gürültü, şehirlerin nabzını değil, insanın kalp ritmini bozuyor artık. Sadece dar sokaklarda değil bu dert. Koskoca bulvarlarda bile aynı kargaşa, aynı başıboşluk hüküm sürüyor. Bir köşede dondurma taşıyan kurye, diğer tarafta pizza dağıtan başka bir kahraman. Hepsi aynı telaşta, aynı hızda, aynı hoyratlıkta. Vatandaş yolda yürürken başını çevirmeye korkuyor. Bir sağdan, bir soldan, birdenbire bir motor daha! Yaya geçidinde bile emin olamıyorsun adımına. Caddeler artık insanların değil, sipariş kovalamacası yapan motor seslerinin hâkimiyetinde. Yaşlılar ne yapsın? Kendini koruyamayan, refleksi yavaşlamış bir insan, kaldırımda yürürken bile tedirgin. Kuryeler özellikle onların üzerine sürüyor motosikletlerini, Yol açılsın, kaçsın diye! Bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl bir vicdandır? İnsanlık, hızın altında eziliyor resmen. Bu şehirlerde artık yürümek bile bir cesaret işi haline geldi. Kaldırımlar insan için değil, motorların manevra alanı gibi. Vatandaş adımını atmadan önce değil, başını kaldırmadan önce “acaba hangi yandan gelecek” diye düşünür oldu. Yani şehir, insana değil, aceleye teslim. PEKİ ÇÖZÜM NE? Aslında çözüm öyle zor değil. Hatta çocuk aklıyla bile bulunur. Ama nedense kimsenin aklına gelmiyor! Çözüm basit: Motosikletli kuryelere, gürültü çıkarmayan elektrikli araç şartı getirilecek. Hepsi bu kadar! Bakın, bu memlekette araba satmak da kolay, motor satmak da. Eğer bir kurye yeni elektrikli motosiklet alamıyorsa, mevcut benzinli motosikletini satacak, yerine sessiz çalışan bir elektrikli alacak. Bu kadar. Biraz planlama, biraz niyet, biraz düzen. Gürültü kirliliği bir günde değilse bile bir ayda biter. Ne gece yarısı uyuyan vatandaşın uykusu bölünür, ne de sabahın köründe şehir motor bağırtısıyla uyanır. Ama yok. Kimsenin umurunda değil. Yönetici koltuğunda oturanlar, egzoz sesi duymuyor herhalde, mesai dışında yaşamıyorlar sanki Sanki kulaklarına pamuk tıkanmış gibi. Sanki motor uğultusu değil de ninni dinliyorlar. Vatandaşın sabrı taştı artık. Her gün aynı keşmekeş, aynı saygısızlık, aynı çılgın tempo. İnsanların psikolojisi bozuldu, sinirleri lime lime oldu. Bir ülkenin insanı bu kadar gürültüye nasıl mahkûm edilir, aklım almıyor. Bu kadar mı zor bir yasa çıkarmak? Bu kadar mı güç bir karar almak? Bu kadar mı zor şu gürültüyü kısmak? Motosikletin sesiyle yarışacak başka bir şey kalmadı ülkede. Herkesin beyni zonkluyor, ama yönetenler hâlâ sessiz. Ben söylüyorum, yazıyorum, uyarıyorum. Ama bu kadar mı duyarsız olunur? Bu kadar mı aldırmaz olunur? Pes doğrusu! Bugün bu gürültüye sessiz kalanlar, yarın kulaklarının çınlamasından uyuyamayacaklar. Çünkü şehirde artık motor değil, öfke hakim olmaya başladı... Vatandaş sabrını kaybetti, huzurunu kaybetti, yolun hakkını kaybetti. Ama belli ki bazıları hâlâ kaybedecek bir şeyleri olmadığını sanıyor. Evet, çözüm ortada. Elektrikli motor şartı getirilecek. Kuralına uymayanın ehliyeti alınacak, plakası iptal edilecek. İşte o zaman şehir sessizleşir. İşte o zaman insan yürürken korkmaz. İşte o zaman Aydın, İstanbul, Ankara fark etmez, Bütün Türkiye yeniden nefes alır. Yoksa… Böyle giderse… Vatandaşın çığlığı, o motor seslerini bile bastıracak hale gelecek. Ve işte o zaman, artık kimse susturamayacak bu sessiz öfkeyi.
Ekleme Tarihi: 09 Kasım 2025 -Pazar

Motosikletli Kuryeler Büyük Huzursuzluk Yaratıyor: Buyurun Çözüm!..

Devletin her kademesinde görev yapanlar bunu göremiyor mu?
Bunları duyamıyor mu gerçekten?
Her şeyi biz gazetecilerden mi bekleyecekler, anlamıyorum.
Kendi akıllarını ne zaman çalıştırıp, bu memlekete nefes aldıracak bir hizmet üretecekler, inanın merak ediyorum.

Artık şehirlerimiz nefes alamıyor.
Sokaklarımızda huzurun sesi değil, egzozun uğultusu yankılanıyor.
Gürültü kirliliği bir illet gibi her yere sızmış durumda.
Ve bu illetin en az farkında olunan ama en yakıcı failleri: motosikletli kuryeler!

Bir zamanlar gazeteciler kalem taşırdı, şimdi herkes kask takıyor ama kural tanımıyor.
Özellikle daracık sokaklarda, bitişik nizam yapıların arasındaki motosiklet egzozu gürültüsü, bir de abartı egzozlu olanlar var, bunlar sanki insanın beynine çivi çakıyor.
Vatandaş akşam eve dönmek isterken, apartman boşluğunda yankılanan motor sesinden cinnet geçiriyor.
Birinin motosikleti bağırıyor, diğerinin kornası çığlık atıyor.
Gürültü, şehirlerin nabzını değil, insanın kalp ritmini bozuyor artık.

Sadece dar sokaklarda değil bu dert.
Koskoca bulvarlarda bile aynı kargaşa, aynı başıboşluk hüküm sürüyor.
Bir köşede dondurma taşıyan kurye, diğer tarafta pizza dağıtan başka bir kahraman.
Hepsi aynı telaşta, aynı hızda, aynı hoyratlıkta.
Vatandaş yolda yürürken başını çevirmeye korkuyor.
Bir sağdan, bir soldan, birdenbire bir motor daha!
Yaya geçidinde bile emin olamıyorsun adımına.
Caddeler artık insanların değil, sipariş kovalamacası yapan motor seslerinin hâkimiyetinde.

Yaşlılar ne yapsın?
Kendini koruyamayan, refleksi yavaşlamış bir insan, kaldırımda yürürken bile tedirgin.
Kuryeler özellikle onların üzerine sürüyor motosikletlerini,
Yol açılsın, kaçsın diye!
Bu nasıl bir anlayıştır?
Bu nasıl bir vicdandır?
İnsanlık, hızın altında eziliyor resmen.

Bu şehirlerde artık yürümek bile bir cesaret işi haline geldi.
Kaldırımlar insan için değil, motorların manevra alanı gibi.
Vatandaş adımını atmadan önce değil, başını kaldırmadan önce “acaba hangi yandan gelecek” diye düşünür oldu.
Yani şehir, insana değil, aceleye teslim.

PEKİ ÇÖZÜM NE?

Aslında çözüm öyle zor değil.
Hatta çocuk aklıyla bile bulunur.
Ama nedense kimsenin aklına gelmiyor!
Çözüm basit: Motosikletli kuryelere, gürültü çıkarmayan elektrikli araç şartı getirilecek.
Hepsi bu kadar!

Bakın, bu memlekette araba satmak da kolay, motor satmak da.
Eğer bir kurye yeni elektrikli motosiklet alamıyorsa, mevcut benzinli motosikletini satacak, yerine sessiz çalışan bir elektrikli alacak.
Bu kadar.
Biraz planlama, biraz niyet, biraz düzen.
Gürültü kirliliği bir günde değilse bile bir ayda biter.
Ne gece yarısı uyuyan vatandaşın uykusu bölünür, ne de sabahın köründe şehir motor bağırtısıyla uyanır.

Ama yok.
Kimsenin umurunda değil.
Yönetici koltuğunda oturanlar, egzoz sesi duymuyor herhalde, mesai dışında yaşamıyorlar sanki
Sanki kulaklarına pamuk tıkanmış gibi.
Sanki motor uğultusu değil de ninni dinliyorlar.

Vatandaşın sabrı taştı artık.
Her gün aynı keşmekeş, aynı saygısızlık, aynı çılgın tempo.
İnsanların psikolojisi bozuldu, sinirleri lime lime oldu.
Bir ülkenin insanı bu kadar gürültüye nasıl mahkûm edilir, aklım almıyor.

Bu kadar mı zor bir yasa çıkarmak?
Bu kadar mı güç bir karar almak?
Bu kadar mı zor şu gürültüyü kısmak?
Motosikletin sesiyle yarışacak başka bir şey kalmadı ülkede.
Herkesin beyni zonkluyor, ama yönetenler hâlâ sessiz.

Ben söylüyorum, yazıyorum, uyarıyorum.
Ama bu kadar mı duyarsız olunur?
Bu kadar mı aldırmaz olunur?
Pes doğrusu!

Bugün bu gürültüye sessiz kalanlar, yarın kulaklarının çınlamasından uyuyamayacaklar.
Çünkü şehirde artık motor değil, öfke hakim olmaya başladı...
Vatandaş sabrını kaybetti, huzurunu kaybetti, yolun hakkını kaybetti.
Ama belli ki bazıları hâlâ kaybedecek bir şeyleri olmadığını sanıyor.

Evet, çözüm ortada.
Elektrikli motor şartı getirilecek.
Kuralına uymayanın ehliyeti alınacak, plakası iptal edilecek.
İşte o zaman şehir sessizleşir.
İşte o zaman insan yürürken korkmaz.
İşte o zaman Aydın, İstanbul, Ankara fark etmez,
Bütün Türkiye yeniden nefes alır.

Yoksa…
Böyle giderse…
Vatandaşın çığlığı, o motor seslerini bile bastıracak hale gelecek.
Ve işte o zaman, artık kimse susturamayacak bu sessiz öfkeyi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.