Sine-i millete dönmeyen ana muhalefet, artık milletin vicdanında hükümetle aynı sırada oturuyor.
CHP de, İYİ Parti de sine-i millete dönmediğine göre...
Demek ki iktidarla aynı sofrada oturuyorlar!
Neden mi?
Çünkü para tatlı geliyor.
Emekli milletvekilleri sadece maaş olarak ayda 350-400 bin TL arası para alıyor.
Ek ödemeleri, temsil giderleri, lojmanları, makam araçları...
Hepsi bir yana, bu saltanatın tadına varan kolay kolay vazgeçer mi?
Sine-i millet lafı artık dilden ibaret.
Gerçekte dönecek bir sine-i de kalmadı zaten!
Milletin kalbi kırık, sinesi paramparça...
Hepsinin keyfi yerinde.
Koltuklar yumuşak, maaşlar düzenli, imkanlar sınırsız.
Kime ne?
Bakın, Müsavat Dervişoğlu da sustu.
Aylardır sesi çıkmıyor.
Demek ki o da “makul muhalefet” kervanına katıldı.
Yeniden Refah desen, o da fos çıktı!
Bir iki bağırdı çağırdı, sonra bir şeyler verildi herhalde.
Bir baktık, o da sustu!
DEM Parti mi?
Zaten herkesin en kullanışlı aparatı haline geldi.
Ne zaman sıkışsalar, sahneye onlar çıkıyor.
Kulislerde “ayar” onlardan geçiyor.
Ama unutma:
Amerika onların arkasında olduğu sürece bu tiyatro devam eder.
Sonuç?
Ülke parça parça bölünecek.
Kimi koltuğuna, kimi dolarına, kimi payına razı olacak.
Özgür Özel boşuna sokaklarda dolaşmasın!
“Meclise gitmedik, protesto ettik” diyorlar...
Yerse!
Artık millet yemiyor!
Hayvan terli artık, yemiyor bu numaraları!
Peki sine-i millete dönerlerse ne olur?
Hiç düşündün mü?
Ne olacak…
İktidar meclise bile gitmeye utanır!
Zaten AKP’li ya da MHP’li vekiller meclise gitse ne olur, gitmese ne olur?
Olsalar ne olur, olmasalar ne olur?
Görevleri el kaldırıp indirmek.
Bir de ara sıra sahadaki şikayetleri bakanlara aktarmak.
Hepsi bu.
Bir “demokrasi tiyatrosu” oynanıyor.
Sahnede roller değişse de senaryo aynı.
Bir yanda soyguncular, öbür yanda fakir Türk halkı
Ve o halk
Artık alkışlamıyor.
Sadece izliyor.
Çünkü halkımız biliyor:
Bu ülke artık demokrasiyle değil, korkuyla yönetiliyor.
Ortadoğu’nun otoriter karanlığına çoktan adım attık.
İşte o yüzden…
Sine-i millete dönmeyenler aslında sine-i iktidara teslim olanlardır.
Milletin değil, düzenin adamlarıdır onlar.
Ve bu düzenin tek gerçeği var:
Soyguncular artık sadece Ankara’da değil...
Aydın’da da iş başında!