ABD Temsilciler Meclisi'ne sunulan yasa tasarısıyla Türkiye’nin Avrupa ve Avrasya statüsü iptal edilip “OrtaDoğu” kategorisine alınması gündemde. Peki bu ne anlama geliyor? Hiçbir anlama gelmiyor.
Çünkü Türkiye’nin girdiği yoldan çıkması artık çok zor. Hatta bazen, girdiği yeri dönüştürecek duruma gedi. Ortadoğu’ya mı alıyorsunuz? Ortadoğu’ya Avrupa getiririz biz!
AVRUPA KAPISINDAN MI KOVULDUK? HAYIR, BİZ ZATEN KAPIYI KİLİTLEMİŞTİK!
ABD Temsilciler Meclisi'nin akıl dolu (ya da tam tersi) bir yasa tasarısıyla Türkiye’yi Avrupa’dan alıp Ortadoğu’ya monte etme girişimi, diplomasi tarihine adeta "Google Maps siyaseti" olarak geçti. “Coğrafi olarak Doğu’da, siyasi olarak da artık orada olsun” mantığıyla hazırlanmış bir girişim bu.
Eminiz ki haritaya bakıp “Türkiye bu tarafa daha yakın galiba” diyen bir danışman, konuyu “ciddi diplomatik karar” diye önermiştir. Sonra biri "hadi bunu da dosyaya koyalım" demiştir. İşte bu kadar basit.
DİPLOMATİK ŞAKALAR VE POLİTİK KARIŞIK PİZZALAR
Bir ülkenin kaderi artık dünya koordinat sistemiyle çiziliyor.
Şaka değil, Washington’da harita cetveliyle oynayan bir avuç politikacı, 85 milyonluk Türkiye’yi Batı’dan çıkarıp Ortadoğu haritasına monte etmeye çalışıyor. Sanki bu bir “Risk” oyunu.
Ama kusura bakmayın sevgili senatörler; biz o haritanın altına şöyle yazarız:
"Türkiye bu klasörde durmaz, kendi haritasını çizer."
Trump’a soracak olursanız, muhtemelen şöyle diyecektir:
“Türkiye? Great country. Very strong. Erdoğan? He’s tough. Very tough. But... we like maps. Changing maps is easy. You know, like Twitter policies.”
BOP MU DEDİNİZ? BİZ ONU RAFA KALDIRMIŞTIK
Yasa tasarısında Türkiye’nin “Büyük Ortadoğu Projesi”ne dahil edileceği belirtiliyor. Sayın senatörler, o proje zaten çürüdü. Ortadoğu’yu bölüp küçültmek için kurulmuş bu emperyal mutfak senaryosunu, şimdi yeniden mi ısıtıyorsunuz?
Üzgünüz ama Türkiye o fırının fişini çekti. Artık o projeyi sadece PowerPoint sunumlarında bulursunuz. Türkiye, Iraklaşmadı. Suriyeleşmedi. Libyalaşmadı. Hatta öyle bir savunma sanayi kurdu ki, artık İHA’larıyla Ortadoğu haritalarına sınır çizen ülke haline geldi.
AVRUPA MI BİZDEN VAZGEÇTİ, YOKSA BİZ Mİ YAVAŞÇA UZAKLAŞTIK?
AB bize yıllarca "Siz zaten Avrupalısınız ama biraz daha bekleyin" dedi. Biz de bekledik. Sonra biraz daha bekledik. En son “Şengen” dediler, “Gümrük Birliği” dediler. Her seferinde daha çok kırtasiye, daha çok komisyon oluşturdular…
Ve şimdi ABD çıkıp diyor ki:
“Türkiye artık Avrupa’da değil.”
Pardon da, zaten biz de onu diyorduk. Avrupa bize sürekli turnikeden geçip geçip geriye dönen yolcu muamelesi yaparken, biz zaten yolumuzu çizmiştik.
Artık Avrupa değil, Avrasya, Afrika, Asya... biz nereye istersek oradayız.
TRUMP’TAN TÜRKİYE’YE GEOGRAFİK GÜZELLEME BEKLEYENLER…
Trump hâlâ kendi coğrafya bilgisiyle meşgul. Türkiye’yi sorsanız, muhtemelen “Harika bir yer. İstanbul, evet. Şu kuleler... çok iyi kuleler” diyecektir. Ama iş politikaya gelince, harita üzerindeki isim değişiklikleriyle uğraşmayı, duvar örmeye tercih eden bir zihniyetin bizi sınıflandırmaya kalkması zaten ironik.
Çünkü siz sınıflandırırken biz sınıf atladık beyler, kraliçeler...
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK? CEVABI BASİT: HİÇBİR ŞEY!
Bu sınıflandırma kararının anlamı nedir? Sembolik. Hatta sembolik bile değil.
Sıralayalım mı?
✓ AB kapıları mı kapanacak? Zaten açılmıyordu.
✓ Yatırımcı kaçar mı? Olan kaçtı, kalanları biz çekiyoruz.
✓ Vize zorlaşır mı? Zaten zordu, aşağılayıcıydı, alıştık.
✓ Türkiye yalnızlaşır mı? Hayır, yalnızlık güçlenmenin yoludur.
✓ Ortadoğu mu? Gelin bakalım, biz Ortadoğu'ya Avrupa’yı getiriyoruz.
SAVUNMA SANAYİİ %80’İ GEÇTİ, BİZİ ÇİZGİYLE DEĞİL, İLERLEYİŞLE ÖLÇÜN
Türkiye artık yerli SİHA’larıyla gökyüzünü kontrol eden, Kaan savaş uçağıyla NATO üyelerini kıskandıran, TCG Anadolu’suyla denizlerde konuşlanan bir aktör. Yani artık “nereye ait” olduğumuz değil, “kimlere yol çizdiğimiz” önemli.
Sınırlar haritayla çizilir, ama kader teknolojiyle yazılır.
SÖZÜN ÖZÜ: TÜRKİYE’Yİ LİSTEDEN ÇIKARMAK KENDİ LİSTENİZİ BOZAR
Bizi Avrupa’dan çıkardınız diyelim. O zaman Avrupa’nın sınırları çöker. Çünkü Türkiye orada bir tampon değil, bir dengeydi. Bu denge bozulduğunda ne göçü durdurabilirsiniz, ne ticareti sürdürebilirsiniz, ne de jeopolitik avantajınızı koruyabilirsiniz.
Yani sevgili senatörler:
Türkiye’yi kağıt üzerinde çıkarabilirsiniz, ama gerçeklerde çıkaramazsınız.
Üstelik artık Türkiye Avrupa’ya muhtaç değil,
Avrupa Türkiye’ye muhtaç hale gelmiştir.