Artık gözlerini açmanın, hakikati görmenin, kendi geleceğini yeniden inşa etmenin zamanı geldi…
Evet haber sitelerimiz devam edecek, ama artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak, agresif, algı ağırlıklı olacak, iyi niyetimizi artık iyice bozduk, madem bize karşı herkesin niyeti bozuk, e napalım, biz de bozarız, yapacak birşey yok, kısasa kısas!..
Herkes bundan böyle yazdığına, çizdiğine, paylaştığı fotoya, oluşturmaya çalıştığı algıya eskisinden çok daha fazla dikkat etsin!..
Gelelim konumuza;
Lüks İçinde Bir Azınlık, Yük Altında Bir Millet
Görmüyor musun be halkım?
Her yeni güne yeni bir vergiyle uyanıyorsun.
Bir yandan doğalgaz, bir yandan elektrik, bir yandan sessiz sedasız gelen zamlar…
Ama bu paralar nereye gidiyor hiç düşündün mü?
Yollarına dökülen asfalt mı zenginleştiriyor seni?
Yoksa o ışıl ışıl makam arabaları mı senin alın terinden nasipleniyor?
Vergilerimiz, alın terimizin damla damla birikmiş hali…
Ama o damlalar, birileri için lüks otellerde, özel uçaklarda, sonsuz makam sofralarında göle dönüşüyor.
Milletin payına ne düşüyor biliyor musun?
Bir torba unun, bir kilo etin, bir şişe yağın hesabını yapmak.
Bu mu adalet, bu mu kalkınma, bu mu refah?..
İktidarlar Değişiyor, Ama Düzen Aynı
AKP’si, CHP’si, adı ne olursa olsun…
Koltuk değişiyor, ama zihniyet değişmiyor.
Bir taraf “biz milliyiz” diyor,
diğeri “biz halkçıyız” diyor;
ama ikisi de aynı sofrada buluşuyor.
Sofra aynı, kaşıklar aynı,
değişen sadece menü!
Halkın payına yine kırıntı düşüyor.
Yıllardır aynı oyun sahnede, sadece dekor değişiyor.
Biri “bayrak”, biri “özgürlük”, biri “reform” diyerek geliyor,
ama hepsi giderek milletin sırtına biraz daha yük bindiriyor.
Savunma sanayii geliştikçe iktidar daha da zalimleşiyor!..
Son on yıldır “Savunma Sanayii” dendi mi, gözler parlıyor.
Evet, ülken güçlü olmalı, bu milletin bağımsızlığına söz söyleyemez kimse…
Ama bir düşün:
Bu yatırımlar gerçekten milli mi, yoksa bir avuç sermaye grubunun kasasını mı dolduruyor?
Her biri milyarlarca dolarlık projeler...
Ama askerin botu yırtık, vatandaşın cebi boş, gencin umudu yok.
“Savunma” dedikleri şey kime karşı artık?
Yoksa millete karşı mı korunuyor bu iktidarlar?
Dikkat ederseniz, savunma sanayii geliştikçe, iktidar Türk milletine karşı daha da zalimleşiyor!..
Sığınmacılar Ülkesi mi Olduk?
Bir zamanlar bu topraklar “Misafirperver Türk milleti” diye övülürdü.
Ama artık misafir, ev sahibini kapı dışarı ediyor.
Kendi ülkesinde iş bulamayan Türk genci,
kendi parkında, kendi mahallesinde yabancı oldu.
Sığınmacılar, Arap ülkelerinden gelen paralar, hibeler, anlaşmalar…
Hepsi bir “yardım” kılıfıyla, bu ülkenin kimliğini eritiyor.
Ve hükümet, tıpkı geçmişteki gibi, halkın öfkesini değil, dış desteği önemsiyor.
Türk Milletine Zulüm, Yabancıya Lütuf
Bu milletin çiftçisi toprağını ekemiyor,
emeklisi markete girmeye korkuyor,
gençleri bavul hazırlığında,
işçisi borçla, krediyle, umutla yaşamak zorunda kalıyor.
Ama bir bak, saraylarda iftarlar veriliyor.
Bir bak, yabancı yatırımcıya vergi muafiyeti getiriliyor.
Bir bak, sığınmacıya bedava sağlık, bedava eğitim, bedava barınma sağlanıyor.
Peki Türk milletine ne düşüyor?
Sabretmek.
Yine sabretmek.
Yine “biraz daha dayan” cümlesiyle avutulmak.
CHP Toparlanmazsa, Umut da Kalmaz
Bu milletin bir umudu vardı: muhalefet.
Ama muhalefet, kendi içindeki koltuk savaşından başını kaldıramıyor.
İl başkanlarıyla, belediyeleriyle, kendi gölgesine bile güvenemeyen bir yapı…
Nasıl olacak da halka umut verecek?
CHP, hâlâ 1980’lerin siyaset diliyle konuşuyor.
Hâlâ “biz zaten haklıyız” rehavetiyle yaşıyor.
Ama halk artık haklıyı değil, çözüm bulanı istiyor.
Eğer CHP bu enkazdan silkelenip çıkmazsa,
bu ülkenin kaderi yine aynı döngüye mahkûm kalacak:
Bir iktidar gidecek, diğeri aynı yöntemlerle hükmedecek.
Artık Uyanmanın Vakti Gelmedi mi?
Siyaset dediğin şey artık bir geçim kapısı.
Vatan, bayrak, din, hak, özgürlük…
Hepsi birer araç, birer propaganda süsü.
Ama gerçek orada, sokağın sessizliğinde gizli:
Bir baba, çocuğuna harçlık veremiyor.
Bir anne, mutfağa girdiğinde tencereyi karıştırmadan çıkıyor.
Bir genç, her sabah “bugün gitsem mi” diye uyanıyor.
Bunları görmezden gelen bir sistem,
adına ne derse desin, milletin değil menfaatin düzenidir.
Son Söz: Artık “Algı”yla Değil, Akılla Yönetilmek İstiyoruz
Uyan artık be halkım…
Seni kandıran cümlelerin büyüsünden çık.
Her “müjde”nin ardında bir borç,
her “yatırım”ın ardında bir ihale,
her “reform”un ardında bir yeni vergi saklı.
Gerçek değişim, sandıkta değil, bilinçte başlar.
Gerçek mücadele, sloganla değil, sorgulamayla olur.
Gerçek vatanseverlik, eleştirmekten korkmamakla mümkündür.
Bu ülke, senin alın terinle ayakta duruyor,
ama başkalarının masasında yok sayılıyor.
Artık yeter…
Artık uyan…
Çünkü sustukça, sadece ekmeğini değil, onurunu da kaybediyorsun.
FATİH KISAPARMAK (ALINTI ŞARKI SÖZÜ)