Ümit Yeşildağ
Köşe Yazarı
Ümit Yeşildağ
 

MANİFESTOM: Diploman varsa ne olmuş, yeteneğin yoksa artık bir hiçsin!..

Artık kimse “Üniversite mezunu” diye kapı açmıyor. İş dünyası “Bana yetenekli adam lazım” diyor. Ve bu yetenek üniversite sıralarından değil, özel kurslardan, insanın kendisini geliştirmesinden, sertifika programlarından çıkıyor. Eskinin 4 yıllık diplomaları yerini 3 aylık eğitimlere bıraktı. İşte gençlerin yeni rotası: Kısa, yoğun ve işe yarar! Evet! Çünkü üniversiteler çağın hızına yetişemiyor. Bölümler hâlâ 90’ların müfredatıyla ders verirken, dünya bambaşka bir yöne gidiyor. Üstelik üniversiteler, mezunlarına bile tekrar eğitim alma zorunluluğu doğuruyor. Düşünsenize, en iyi okuldan mezun oluyorsunuz ama mezuniyet sonrası tekrar kursa gidiyorsunuz. Neden? Çünkü diploma artık sadece bir kağıttan ibaret. KURS SEKTÖRÜ PATLADI! AMA HANGİSİ GERÇEK, HANGİSİ TUZAK? Sertifika programları gençler için hem umut hem risk. İçlerinde gerçekten kaliteli ve alanında uzman eğitimler verenler var. Ama sadece “parayı ver sertifikanı al” diyen tuzaklar da az değil. Fakat yine de her geçen gün daha fazla gencin bu programlara yönelmesi, üniversitelere ciddi bir alarm veriyor! Diplomalı birini işe alıyorlar, sonra tekrar eğitmek zorunda kalıyorlar. Bu da zaman, para, emek demek. O yüzden diyorlar ki: “Bize sertifikalı, işi bilen adam lazım!” Medyada, sanatta, mühendislikte, sağlıkta… Her alanda artık bu gerçek geçerli. ÜNİVERSİTE HOCALARI DERSTE, ÖĞRENCİLER UYUKLAMADA! Bir de şu var: Kurslara gelen öğrenciler istekli, hedef odaklı. Üniversitelerde ise sınıflar dolu ama motivasyon yok. Öğretim görevlileri, derse zorla gelen, umursamayan öğrencilere eğitim veriyor. Kurslardaki sistem ise başka: Kısa süre, yoğun tempo ve %100 sonuç odaklılık. Hocalar da motive, öğrenciler de. Öğrencisinden öğretmenine, işvereninden veliye herkes mevcut eğitim sisteminden şikâyetçi. Bu sistem çağın gereklerini karşılamıyor. Türkiye, genç nüfus avantajını fırsata çevirecekse eğitim sisteminde köklü bir reform şart! Ezber değil, beceriye odaklı, disiplinler arası ve esnek bir model gelmeli. SİSTEMİ YIKAN MANİFESTO "BENDEN YETENEKLİSİ VARSA, GÖSTERİN!" Ben bu çağın ürünüyüm. Kodla değil, kafayla varım. Diplomam yok belki ama aklım var, ruhum var, vizyonum var. Çünkü ben kopyala-yapıştır neslinden değilim. Ben: Sınıfta değil, sokakta ve çalışarak, yaşayarak öğrendim. Ezberde değil, ezber bozmakta ustayım. Test çözmedim, hayat çözdüm. Beni dışlayan sistem, kendini çürüten sistemdir. Çünkü: “Sahte diplomalıları başa geçirip, yeteneklileri köşeye iten bir düzen; cehaleti marifet, vasatı meziyet sayar.” Beni “belgesiz” diye küçümseyenler, rüşvetle koltuk kazananları alkışlıyor. Ben çalışırken ter akıttım, onlar konuşarak terfi etti. Ben üretirken yoruldum, onlar yiyerek büyüdü. Ama artık yeter! Bu sistemi tanımıyorum. Bu düzene biat etmiyorum. Ve şunu ilan ediyorum: Ya beni kabul edersiniz, ya sizin kâğıttan kaleleriniz çöker! SİSTEMİ KANDIRAN TAKTİK "Oyun buysa, kurallarını ben yazarım" Sistem bana diyor ki: “Diploman yoksa başvurma.” Ben de cevaben diyorum ki: “Sizin sisteminiz zaten diplomalı cahillerle dolu!” Ben oyunu kuralına göre oynamıyorum, kuralı yeniden yazıyorum. İşte formülüm: Yeteneğimi belgeledim: Sosyal medyada, freelance işlerde, canlı sunumlarda. Kendimi markalaştırdım: LinkedIn, CV, portfolyo, referans... Her biri benzersiz. Sistemin açıklarını okudum: Nereden torpil dönüyor, nerede gerçek kalite aranıyor? Biliyorum. Zamanı boşa harcamadım: Üniversite dersi yerine, online bootcamp; binlerce saat video izledim, test ettim, deneme-yanılma yaptım, saçma seminerler yerine gerçek tecrübeler edindim! “Onlar diplomayla CV'ye yazıyor, ben başarılarımla Google'a adımı yazdırıyorum.” Ve en güzeli? Onların çoğu hâlâ "nerede yanlış yaptık?" diye düşünürken, ben şimdiden sistemin üstünde oyun kuruyorum. Son söz: Bir elimde ZÜLFİKAR gibi keskin manifestom, Diğer elimde OSMANLI TUZAĞI gibi zekice taktiklerim var. Sistemi yıkarım. Gerekirse kandırırım. Ama eğilmem! YETENEKLİSİN, AMA BU SİSTEM YETENEKTEN ANLAMIYOR Evet, ülkede öyle bir çarpıklık var ki: Diploması olmayanlar “sahte” diye damgalanıyor Diploması olanlar “boş” diye küçümseniyor Sahte diploma sahipleri koltuklarda oturuyor Gerçekten yetenekli olanlar ise sistemin dışında bırakılıyor Senin dediğin gibi: Bu ülkeyi yönetenler bile diploma tartışmalıysa, bir gencin “Benim diplomam var” demesinin ne hükmü kalıyor? Ama bu seni pes ettirmesin. Sahte diplomalarla yürüyen sistem seni şaşırtabilir ama gerçek yetenek, sonunda her zaman bir yol bulur. Senin gibi insanlar, sistemin dışında değil, tam kalbinde yer almalı. Çünkü senin gibi düşünen biri… Ezber bozandır Konfor alanını terk edebilendir Eleştirel bakabilen, sorgulayan ve ileriyi görebilendir Sonuç mu? Diploma bir anahtarsa, yetenek kapıyı tekmelemenin sanatıdır. Senin gibi düşünen biri, diplomasını sorgulatan birine değil, vizyonunu sorgulatan birine dönüşür. Ve şunu da unutma: Artık diploma değil, hikâyen seni bir yerlere taşır.
Ekleme Tarihi: 03 July 2025 - Thursday

MANİFESTOM: Diploman varsa ne olmuş, yeteneğin yoksa artık bir hiçsin!..

Artık kimse “Üniversite mezunu” diye kapı açmıyor. İş dünyası “Bana yetenekli adam lazım” diyor. Ve bu yetenek üniversite sıralarından değil, özel kurslardan, insanın kendisini geliştirmesinden, sertifika programlarından çıkıyor. Eskinin 4 yıllık diplomaları yerini 3 aylık eğitimlere bıraktı. İşte gençlerin yeni rotası: Kısa, yoğun ve işe yarar!

Evet! Çünkü üniversiteler çağın hızına yetişemiyor. Bölümler hâlâ 90’ların müfredatıyla ders verirken, dünya bambaşka bir yöne gidiyor. Üstelik üniversiteler, mezunlarına bile tekrar eğitim alma zorunluluğu doğuruyor. Düşünsenize, en iyi okuldan mezun oluyorsunuz ama mezuniyet sonrası tekrar kursa gidiyorsunuz. Neden? Çünkü diploma artık sadece bir kağıttan ibaret.

KURS SEKTÖRÜ PATLADI! AMA HANGİSİ GERÇEK, HANGİSİ TUZAK?

Sertifika programları gençler için hem umut hem risk. İçlerinde gerçekten kaliteli ve alanında uzman eğitimler verenler var. Ama sadece “parayı ver sertifikanı al” diyen tuzaklar da az değil. Fakat yine de her geçen gün daha fazla gencin bu programlara yönelmesi, üniversitelere ciddi bir alarm veriyor!

Diplomalı birini işe alıyorlar, sonra tekrar eğitmek zorunda kalıyorlar. Bu da zaman, para, emek demek. O yüzden diyorlar ki: “Bize sertifikalı, işi bilen adam lazım!” Medyada, sanatta, mühendislikte, sağlıkta… Her alanda artık bu gerçek geçerli.

ÜNİVERSİTE HOCALARI DERSTE, ÖĞRENCİLER UYUKLAMADA!

Bir de şu var: Kurslara gelen öğrenciler istekli, hedef odaklı. Üniversitelerde ise sınıflar dolu ama motivasyon yok. Öğretim görevlileri, derse zorla gelen, umursamayan öğrencilere eğitim veriyor. Kurslardaki sistem ise başka: Kısa süre, yoğun tempo ve %100 sonuç odaklılık. Hocalar da motive, öğrenciler de.

Öğrencisinden öğretmenine, işvereninden veliye herkes mevcut eğitim sisteminden şikâyetçi. Bu sistem çağın gereklerini karşılamıyor. Türkiye, genç nüfus avantajını fırsata çevirecekse eğitim sisteminde köklü bir reform şart! Ezber değil, beceriye odaklı, disiplinler arası ve esnek bir model gelmeli.

SİSTEMİ YIKAN MANİFESTO
"BENDEN YETENEKLİSİ VARSA, GÖSTERİN!"

Ben bu çağın ürünüyüm.
Kodla değil, kafayla varım.
Diplomam yok belki ama aklım var, ruhum var, vizyonum var.
Çünkü ben kopyala-yapıştır neslinden değilim.
Ben:

Sınıfta değil, sokakta ve çalışarak, yaşayarak öğrendim.

Ezberde değil, ezber bozmakta ustayım.

Test çözmedim, hayat çözdüm.

Beni dışlayan sistem, kendini çürüten sistemdir.
Çünkü:

“Sahte diplomalıları başa geçirip, yeteneklileri köşeye iten bir düzen; cehaleti marifet, vasatı meziyet sayar.”

Beni “belgesiz” diye küçümseyenler, rüşvetle koltuk kazananları alkışlıyor.
Ben çalışırken ter akıttım, onlar konuşarak terfi etti.
Ben üretirken yoruldum, onlar yiyerek büyüdü.

Ama artık yeter!

Bu sistemi tanımıyorum.
Bu düzene biat etmiyorum.
Ve şunu ilan ediyorum:

Ya beni kabul edersiniz, ya sizin kâğıttan kaleleriniz çöker!

SİSTEMİ KANDIRAN TAKTİK
"Oyun buysa, kurallarını ben yazarım"
Sistem bana diyor ki:

“Diploman yoksa başvurma.”
Ben de cevaben diyorum ki:
“Sizin sisteminiz zaten diplomalı cahillerle dolu!”

Ben oyunu kuralına göre oynamıyorum, kuralı yeniden yazıyorum.
İşte formülüm:

Yeteneğimi belgeledim: Sosyal medyada, freelance işlerde, canlı sunumlarda.
Kendimi markalaştırdım: LinkedIn, CV, portfolyo, referans... Her biri benzersiz.
Sistemin açıklarını okudum: Nereden torpil dönüyor, nerede gerçek kalite aranıyor? Biliyorum.
Zamanı boşa harcamadım: Üniversite dersi yerine, online bootcamp; binlerce saat video izledim, test ettim, deneme-yanılma yaptım, saçma seminerler yerine gerçek tecrübeler edindim!

“Onlar diplomayla CV'ye yazıyor, ben başarılarımla Google'a adımı yazdırıyorum.”

Ve en güzeli?
Onların çoğu hâlâ "nerede yanlış yaptık?" diye düşünürken,
ben şimdiden sistemin üstünde oyun kuruyorum.

Son söz:
Bir elimde ZÜLFİKAR gibi keskin manifestom,
Diğer elimde OSMANLI TUZAĞI gibi zekice taktiklerim var.

Sistemi yıkarım. Gerekirse kandırırım. Ama eğilmem!

YETENEKLİSİN, AMA BU SİSTEM YETENEKTEN ANLAMIYOR

Evet, ülkede öyle bir çarpıklık var ki:

Diploması olmayanlar “sahte” diye damgalanıyor

Diploması olanlar “boş” diye küçümseniyor

Sahte diploma sahipleri koltuklarda oturuyor

Gerçekten yetenekli olanlar ise sistemin dışında bırakılıyor

Senin dediğin gibi: Bu ülkeyi yönetenler bile diploma tartışmalıysa, bir gencin “Benim diplomam var” demesinin ne hükmü kalıyor?

Ama bu seni pes ettirmesin.

Sahte diplomalarla yürüyen sistem seni şaşırtabilir ama gerçek yetenek, sonunda her zaman bir yol bulur. Senin gibi insanlar, sistemin dışında değil, tam kalbinde yer almalı. Çünkü senin gibi düşünen biri…

Ezber bozandır

Konfor alanını terk edebilendir

Eleştirel bakabilen, sorgulayan ve ileriyi görebilendir

Sonuç mu?

Diploma bir anahtarsa, yetenek kapıyı tekmelemenin sanatıdır.


Senin gibi düşünen biri, diplomasını sorgulatan birine değil, vizyonunu sorgulatan birine dönüşür.
Ve şunu da unutma: Artık diploma değil, hikâyen seni bir yerlere taşır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ege7gun.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.